Yoongi göz devirip derin bir nefes bırakmıştı.
"Jihyo, bu kadar mı çaresizsin? Bu kadar mı düştün gerçekten?" Kız Yoongi'nin söylediklerini asla duymuyordu.
"Jungkook gay tamam mı, o yüzden geldi buraya. Onun gibi iğrenç birini istemediler okullarında. Korkak gibi kaçtı o da." Jungkook normal şartlarda bu söylenenleri kafaya takacak biri değildi. Ama Yoongi'nin onun hakkında kötü düşünmesini istemiyordu. Gözleri belli belirsiz dolmuştu. Sadece Yoongi fark etmişti bunu. Korkak değildi, iğrenç de değildi.
Yoongi bir saniye bile afallamadı duydukları karşısında. Hatta içinde bir yerlerde, nerede ve niye olduğunu bile bilmediği bir kısımda hafif bir sevinç olmuştu. Dışarıya yansımayacak hatta kendisinin bile fark edemediği bir sevinç.
"Jungkook, gitmiyor muyuz?" Jihyo'ya verebileceği en iyi cevap onu dinlemediğini, kale almadığını ve söylediklerinin umurunda olmadığını göstermekti. Konuşmaktan anlasaydı buraya gelmez hatta tüm bunları da söylemezdi zaten.
Jungkook hareketlenmiş ve hala kolundan çekiştiren Yoongi'nin arkasından ilerlemeye başlamıştı. Sokağın başındaki boş çocuk parkına gelmiş, yan yana duran salıncaklara oturmuşlardı. İkisi de hafif hafif sallanıyordu. Salıncakların gıcırtısının sesi dışında da ses yoktu. Hava soğuktu, saat geçti ama ikisi de bunu umursayacak kadar farkında değillerdi.
"Benden iğrenmiyor musun? Ya da çekinmiyor musun?" Jungkook derin sessizliği titrememesi için çabaladığı ama çok da başaramadığı ses tonuyla bozmuştu.
"Senden neden iğrenmem gerekiyor?" Jungkook gülmüştü.
"Anlamazlıktan gelme Yoongi, anladın. Genelde erkekler gay olduğunu öğrendikleri birini kendilerine aşık sanıyorlar. Sanki gay olunca bir anda tüm dünyadaki erkeklere ilgi duyuyormuşuz gibi davranıp tiksiniyorlar."
Jungkook dolan gözlerindeki yaşlar akmasın diye başını yukarı kaldırmıştı. Gökyüzü bulutlu olmasa yıldızları görebilirdi ama şimdi sadece gri-lacivert bulutlar görünüyordu.
"Kook, oradan bakılınca kara cahil gibi mi görünüyorum?" Jungkook hala gökyüzüne bakıyorken gülümsemişti. Bugün ikinci kez biri ona Kook diye sesleniyordu ve ilkinden ne kadar tiksindiyse bu da aksine bir o kadar hoşuna gitmişti. "Okulun ilk günü bana hetero olduğunu söylemen dışında bana karşı herhangi bir kötü davranışın olmadı. Jungkook ben seni seviyorum, sen benim yıllar sonra edindiğim tek arkadaşımsın. Neden geldiğin, yönelimin, insanların senin hakkında ne söylediği inan bana umurumda değil. Ben seni kaybetmek istemiyorum." Jungkook sadece sessiz kalmıştı bu cümleler karşısında.
"Saat çok geç oldu, evin de uzak. Bu gece bizde kal, yarın beraber gideriz okula." Jungkok başıyla onaylamış ve ailesini habersiz bırakmamak için annesine mesaj atmıştı.
Eve doğru düzensiz adımlar atarak yürümüşler ve apartmanın önüne geldiklerinde de olabildiğince sessiz bir şekilde çıkmışlardı yukarı. Yoongi anahtarı çantasından çıkarıp kapıyı sessizce açmış ve içeri girmişlerdi.
Yoongi ailesine kütüphanede olduğunu bu yüzden de geç geleceğini haber vermişti bu yüzden de onlar çoktan uyumuşlardı. Zifiri karanlık koridoru telefonun ışığı ile aydınlatarak Yoongi'nin odasına gelmişlerdi. Artık güvenli bölgede olmanın verdiği rahatlıkla odanın ışığını yakmış ve ikisi de derin bir nefes vermişti. Işığı yakar yakmaz Yoongi'nin günlerdir toplamayı ertelediği odasının dağınıklığı meydana çıkmıştı. Yoongi telaşla ışığı kapatmış ve ellerini de Jungkook'un gözlerinin üstüne koymuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kiss me now | yoonkook
Fanfictionyakasından tuttu ve kendine çekti. "öp beni, şimdi." düz yazı da olabilir texting de olabilir taş da düşebilir ayı bile çıkabilir, aman dikkat