(yalvarırım yorum yapın, iki hasbihal edelim lütfen. bölüm sonu yazar notuna da bi göz gezdirin, belki benimle karakterlerin gıybetini yapmak istersiniz çünkü ben isterim. hadi iyi okumalar.)
"Aileni ara Jungkook, buraya gelsinler. Konuşacağız." Bayan Min tarafından basılalı beş dakika oluyordu. İkisini de koltuğun iki ucuna ayrı ayrı oturtmuş, kendisi de karşılarındaki koltuğa geçmiş ifadesiz sert yüzüyle göz hapsine almıştı onları. "Anne-" Yoongi itiraz edecek gibi olduğunda annesi onu susturmuştu. "Fikrini sormadım Yoongi. Gelsinler konuşacağız."
Bu sırada Jungkook kaderine razı gelmiş ve kalkıp Yoongi'nin odasında olan telefonunu almaya gitmişti. Her şey mahvolmuştu işte. Buraya kadardı. Korktuğu başına gelmişti.
Ayrılacaklarına olan kesin inancı yüzünden yakalandıkları pozisyonu bile düşünüp utanamıyordu. Her şey bitmişti.
Telefonu bulduktan sonra bir müddet ekrana baktı öylece. Annesini ya da babasını arayamazdı şu anda, buna cesareti yoktu. Abisini aramak, ondan yardım istemek en mantıklısıydı çünkü yanında olan, ona destek olan abisinden başka kimsesi yoktu. İyi ki diye geçirdi içinden, iyi ki. Abisinin varlığına, dönmesine, iyi ki.
Birkaç çalışın ardından açılan telefonla ve abisinin sesini duymasıyla Jungkook az kalsın ağlayacaktı. "Hyung." çatallı ve güçsüz çıkan sesi Namjoon'u endişelendirmişti. "Jungkook? Ne oldu, iyi misin?" Jungkook derin bir nefes aldı. 'Hayır, iyi değilim' demek istedi. 'İyi değilim hyung, korkuyorum.' demek istedi ama yuttu bu cümlelerini. Onun yerine, "iyiyim, hyung." diyebildi. "İyiyim ama yardım et bana, ne yapacağımı bilmiyorum, çok çaresizim." diyebildi.
Özetle olayı anlattığında Namjoon kardeşini zor da olsa sakinleştirmiş, anne ve babasını da alıp geleceğini söylemişti. Telefonu kapattıklarında Jungkook istemeye istemeye aşağı inip yerine oturmuştu. "Geliyorlar." Bayan Min sadece başıyla onaylamış ve gergin sessizlik kaldığı yerden devam etmişti. En son Yoongi dayanamadı. "Neden bu kadar öfkeli olduğunu söyle bana anne. Bizi yakaladığın poziyon yüzünden mi yoksa sevgilim bir erkek olduğu için mi?" Bayan Min oğlunun bu durumda bile güvenle çıkan sesine hayret etmişti. "Beni aynı şekilde bir kızla yakalasaydın da bu tepkiyi verecek miydin? Hayır yanlış ne yaptığımı bilmediğim için soruyorum. Biz neyi yanlış yaptık?" Jungkook bile sevgilisinin bu kendinden emin dik duruşu karşısında şaşırmıştı. Çünkü kendisinin hiç gücü yoktu ve direkt suçlu psikolojisine girmişti.
"Yoongi, haddini aşıyorsun." Yoongi sinirle güldü. Annesi şaka mı yapıyordu şu an? "Hiçbir şeyi aştığım fala yok anne, özür dilerim ama cevabını veremeyeceğin her sorumda haddini aşan benmişim gibi davranamazsın." Jungkook istemsizce gülümsemişti Yoongi'nin bu güçlü tavrı karşısında. Kendisi yapamazdı. Dışarıdan bakıldığında Jungkook etrafında olan olaylara karşı daha umursamaz bir tavır sergilese de, daha güçlü görünse de bugün Yoongi'nin kendisinden daha güçlü olduğunu görmüştü.
Bayan Min cevap veremeden zil çaldığında orta yaşlı kadın ayaklanıp kapıyı açmış ve gelenleri içeri davet etmişti. Jungkook gelen abisini gördüğünde biraz da olsa rahatlayabilmişti.
Jungkook'un annesi, abisi ve Yoongi'nin annesi salona girdiklerinde Jungkook ve Yoongi ayakta dikilmeye başlamıştı.
"Siz odana geçin." Bayan Min onları odadan kovduğunda ikisinin de güvencesi Namjoon'du ve ikisi de ona bakmışlardı. Namjoon onlara güven veren bir gülümseme sunduktan sonra gözlerini kırpıp gitmelerini işaret etmişti.
Söz dinleyerek odadan çıkmışlar ancak odaya gitmek yerine merdivenin ortalarındaki basamaklardan birine oturmuşlardı. Ne konuştuklarını duymak istiyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kiss me now | yoonkook
Fanfictionyakasından tuttu ve kendine çekti. "öp beni, şimdi." düz yazı da olabilir texting de olabilir taş da düşebilir ayı bile çıkabilir, aman dikkat