kiss me now | yoonkook

13

(bu bölüm 1k olmamızın şerefine arkadaşlar duygusal 1 top olduğum için buna duyarsız kalamadım ve sezon finaline rağmen bölüm yayımlamak istedim 🥺🥺🥺 iyi okumalar)

"Şimdi çıkıyorum ben, köşede buluşuruz tamam mı?" Yoongi bir yandan ayakkabısını giyerken omzu ve kulağı arasına sıkıştırdığı telefondan sevgilisi ile konuşuyordu. Sabah ani bir kararla Jungkook aramış ve onu sürpriz bir yere götürmek istediğini söylemişti. Yoongi'nin inatçı ısrarına rağmen tek bir ipucu bile vermemiş, gidince görürsün demekle yetinmişti.

"Tamam ben bekliyorum orada, acele et." Yoongi zorla da olsa bağcığını bağlamayı başarmış ve oturduğu yerden kalkmıştı. "Tamam Kook, iki dakikaya oradayım merak etme ağaç olmazsın." Bu söylediğine Jungkook kahkaha atmıştı.

"Yahu sabırsızım işte, bir an önce gör istiyorum." Yoongi kapıyı ardından kapatmış ve anahtarını cebine atmıştı. "Koşacağım şimdi kapatıyorum telefonu." Jungkook'tan onaylama aldıktan sonra telefonu kapatmış ve cebine koyduktan sonra koşmaya başlamıştı. Pek belli etmiyor olsa da o Jungkook'tan daha heyecanlı ve sabırsızdı. E sonuçta sürpriz yapılacak olan oydu.

Yoongi'nin dediği gibi birkaç dakika sonra köşede beklerken ayağının ucuyla yeri tepkileyen sevgilisini görmüş ve adımlarını yavaşlatarak yanına ulaşmıştı. "Selam."

Sevgilisinin sesini duyunca bakışlarını yerden çekip Yoongi'ye odakladı ve güzel bir gülümseme verdi karşıdakine. "Hoş geldin." ve sokağın ortasında olmalarını umursamadan Yoongi'nin elini tuttu ve çenesi ile kulağının oradaki o köşeye, kokusunun en yoğun olduğu yer orasıydı, öpücük kondurdu ve kokusunu içine çekerek söyledi. "Özlemişim." yerinden ayrılmadan, biraz da sessiz söylediği bu küçücük cümle Yoongi'nin gözlerini kapatmasına sebep oldu.

Yoongi, Jungkook'un tutmadığı elini sevgilisinin boynuna atarak kendilerini bir sarılmanın içine çektiğinde o da o an fark etmişti ne kadar özlediğini.

İlk ayrılan Jungkook'tu ve ayrılırken sevgilisini dudaklarını es geçmeyerek kısa bir öpücük kondurmayı ihmal etmemişti. "Evet, şimdi sürprize gidebiliriz."

"Uzak mı gideceğimiz yer?" Jungkook başını iki yana salladı.

El ele yürüdükleri yaklaşık yirmi dakikanın sonunda bir binanın önünde durmuşlardı. "Nereye geldik?"

"Yoon, çok soru soruyorsun. Sürpriz işte, bak geldik zaten." Yoongi oflarken Jungkook sevgilisinin elinden tutup onu arkasından sürükleyerek merdivenleri çıkmış ve üstünde 'Golden Closet' yazan bir kapının önünde durmuştu.

"Şimdi kapa gözlerini, ben kapıyı açacağım. Bakmak yok. Sakın." Yoongi başını sallayarak gözlerini kapattığında Jungkook cebinden çıkardığı anahtar ile kapıyı açmıştı. Yoongi'nin arkasına geçip onu omuzlarından itekleyerek içeri soktu. "Açabilirsin."

Çeşitli enstrümanlar ve profesyonel görünen bilgisayarlarla dolu bir oda görmeyi takdir edersiniz ki Yoongi de beklemiyordu. "Jungkook burası ne?" Şaşkınlıkla çıkan sorusuyla birlikte odanın içinde dolaşmaya başlamıştı. "Burası benim stüdyom. Böyle şarkı falan yapıyorum," Camın arkasında kalan küçük odayı gösterdi. "Orada da söylüyorum. Bugün sana burayı göstermek istedim." Yoongi hala şaşkınlıkla etrafı incelemekle meşguldü.

"Jungkook burası mükemmel bir yer." Jungkook gülümsedi. "Hatta bugün senin için bir şarkı söyleyeceğim. Sürprizim buydu. Seninle tanıştıktan sonra yazdım," eliyle ensesini kaşıdı. "Sana. Yani seni düşünerek." Derin bir nefes verip Yoongi'nin gözlerine baktı. Mutluluktan dolu dolu olmuş bir çift göz kendisine öyle derin bakıyordu ki, Jungkook bu bakışların altında ne yapacağını şaşırmıştı. Ki zaten onu fazla bekletmeden Yoongi hızlı adımlarla Jungkook'a doğru gelmiş ve sımsıkı sarılmıştı sevgilisine. Kollarını Jungkook'un beline sarmış ve kafasını da omzuna yaslamıştı. Jungkook'tan kısa boylu olmayı en çok ona bu şekilde sarılabildiği için seviyordu. "Teşekkür ederim." Jungkook da kollarını Yoongi'ye sarıp çenesini kafasına yasladı. "Yoongi teşekkür etmesi gereken benim. Hayatımda olduğun için ben teşekkür ederim. Beni itmediğin için, en başında öyle çok sevmesen de sevdiğini düşünüp benimle sevgili olduğun için," Yoongi kafasını kaldırıp Jungkook'a anlam veremeyerek baktı.