(lütfen bölümün sonunda yazdığım manas destanını okuyun, bölümü o not için yazdım cidden. şimdi iyi okumalar size)
Jungkook'un tahminleri doğru çıkmıştı. Yoongi yarım saattir dırdır etmek suretiyle Jungkook'un hem başının etini yiyor hem de ağzına sıçıyordu. "Hayır da, biz oraya neden gittik sayın geri zekalı? Bizim," işaret parmağını ikisi arasında gezdirdi, "bak ikimizin," üstüne basa basa söyledi "öpüştüğümüz fotoğrafı imha etmek için gittik." derin bir nefes aldı. "Ve sen ne yaptın? Geldin ve herkesin içinde öptün beni. Yahu sen deli misin? Sen demedin mi uluorta öpüşmeyelim diye?"
Yoongi sağlamcı bir insandı. Aniden çıkan şeyler onu sinirlendiriyordu. "Yoongi ne yapayım Jihyo öyle diyince tutamadım kendimi." çocuk gibi azarlandığı için azarlanan çocuk psikolojisine girmişti Jungkook. Oturduğu yerde biraz küçülmüş ve başını önüne eğmişti. "Kook, farkında mısın bilmiyorum ama, her ne kadar öpüşmüş olsak da sevgili değiliz biz. Kıskanman ya da sahiplenmeye çalışman anlamsız."
Evet, işte bu Jungkook'un kalbini biraz kırmıştı. "Senden hoşlandığımı biliyorsun." Yoongi ne diyeceğini bilmiyordu. Jungkook'a karşı bir çekim hissettiği doğruydu ama kendinden emin değildi. "Ya bak, biliyorum evet, ama ben ne hissettiğimi bilmiyorum tamam mı?" ikisi de biraz gergindi. Bugün bir sürü şey yaşanmış ve ister istemez ikisinin de sinirleri gerilmişti.
"Yoongi, sen sadece hislerinden emin olmadığını sanıyorsun ama emin olmasan seni her öptüğümde karşılık vermezsin. Ha, eğer ki beni deneme tahtası gibi kullanıyorsan gerçekten kusura bakma ama ben bunu yapamam." Sesi yükselmeye başlamıştı.
Jungkook'un annesi de babası da birkaç günlüğüne iş seyahatinde oldukları için rahatlardı ve Jungkook'un evinde, Jungkook'un Jungkook gibi kokan odasında ikisi kavga ediyorlardı.
"Bana bağırma tamam mı?" artık Yoongi de bağırmaya başlamıştı. "Ayrıca bunu başlatan sendin, şimdi hiç öyle mağduru oynama. Günlerdir benimle flört ediyorsun Jungkook, tamam hoşuma gidiyor ama ben kendimi bilmiyorum tamam mı? Ben ne hissediyorum bilmiyorum. Sen ister inanırsın ister inanmazsın buna." birbirlerini kırmaktan çekinmemeleri olayı daha da hararetlendiriyordu.
Yoongi eşyalarını topladı. "Yoongi, gitmiyorsun." Jungkook'un gözlerinin içine baka baka açtı kapıyı. "Bak bakalım gidiyor muymuşum gitmiyor muymuşum." Tam arkasını dönmüştü ki Jungkook hızlı adımlarla kapıya varıp kapattı kapıyı.
Kapı ve Jungkook arasında kalan Yoongi ise yüzünü Jungkook'a dönmemek konusunda ısrarcıydı.
"Ne yapıyoruz biz şu anda?" Jungkook'un sorusu bir anda Yoongi'nin de kendini sorgulamasına sebep oldu.
"Jungkook, bırak gideyim, kavga etmek istemiyorum." Jungkook kafasını Yoongi'nin ensesine yasladı. "Neden kavga ediyoruz ki zaten?" Yoongi, ensesine çarpan nefesler yüzünden huylanmıştı. Sırtını kapıya yaslayacak şekilde arkasını döndü ve Jungkook'la göz göze geldi.
Şayet aralarındaki gerilim bir trafoya bağlanmış olsaydı, muhtemelen tüm şehre yetecek kadar enerji sağlanabilirdi. "Jungkook, şu anda ne sevgiliyiz ne arkadaşız, uzak kalamıyoruz ama yakınken de içimi huzursuz eden bir şeyler var. Bırak, bu sefer gideyim."
"Ben o içindeki huzursuzluğa çekim derdim galiba. Farkında değil misin yan yanayken aramızdaki o enerjinin? Hiç hissetmiyor musun?"
Hissediyordu. Kaçmaya çalıştığı şey de tam olarak buydu. İlişkileri duygusallıktan çıkıp bedensel ihtiyaca dönecek diye ödü kopuyordu ama söyleyemiyordu işte. Çünkü, Jungkook'a hissettiği şeyler öyle yatakta olup bitsin istediği şeyler değildi. Eğer olacaksa onunla güzel bir ilişkisinin olmasını istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kiss me now | yoonkook
Fanfictionyakasından tuttu ve kendine çekti. "öp beni, şimdi." düz yazı da olabilir texting de olabilir taş da düşebilir ayı bile çıkabilir, aman dikkat