Aradan geçen hafta sonu boyunca Yoongi ve Jungkook hiç görüşememişlerdi. Çünkü anneleri onca söylenene rağmen bildiklerini okumaya devam etmiş ve ikisinin de telefonuna el koymuştu. Dışarı çıkma yasakları vardı ve Yoongi ile Jungkook bir okul gününü hiç bu kadar iple çekmemişti.
Sabah Yoongi her zamankinden daha erken uyanmış ve çabucak hazırlanmıştı. Okula gidip sevgilisini görmek için sabırsızlanıyordu çünkü. Çantasını alıp aşağı indiğinde annesini mutfakta görmesiyle şaşırmıştı. "Anne?" Kahvaltılıklarla uğraşan kadın oğluna dönmüş ve günlerdir yüzünden atmadığı soğuk ifadesiyle bakmayı sürdürmüştü. Açıkçası Yoongi bunu umursamıyordu çünkü annesinin bu tavrı artık Jungkook'la olan ilişkisi ya da eşcinsel olmasıyla alakalı değildi. Tamamen Yoongi'nin haklılığı altında ezildiği için böyle davranıyordu. "Senin ne işin var sabah sabah evde?"
"Bundan sonra böyle Yoongi, işlerime biraz ara verdim. Sabah okula ben bırakacağım ve çıkışta da ben alacağım. Özel öğretmen ayarladım. Bundan sonra derslerini de daha yakından takip edeceğim, sınava az bir zaman kaldı." Yoongi alayla gülmüştü. "Benimle bu kadar yakından ilgilenmen için illa sevgilimin olması gerektiğini bilseydim bunu beş yaşımda yapardım anne." Yoongi yılların yalnızlığının acısını çıkarıyordu.
Ailesini severdi, ailesi de onu severdi. Sevgisiz değildi ama ilgisizdi. Yıllarca bunun eksikliğiyle yaşamıştı ve şimdi annesi ona ceza olarak ilgisini veriyordu. Komikti. Aklından geçenlerle gülmeden edememişti. "Neye gülüyorsun?"
"Beni yıllarca ihtiyaç duyduğum ilgiyle cezalandırmaya çalışmana gülüyorum anne." Bayan Min her defasında Yoongi'nin cümleleri altında ezilmekten yorulmuştu. "Kahvaltını ettikten sonra arabaya gel, arabada bekliyorum seni." Yoongi onaylamış ve annesinin hazırladıklarından yemeye koyulmuştu. İstemsizce gözleri dolduğunda ağzındaki lokması boğazında kalmıştı. Geçmemişti. Yutkunamamıştı.
Elindeki çubukları bırakıp ayaklanmış ve montunu giydikten sonra çantasını da alarak çıkmıştı dışarı. Arabaya bindiğinde annesi ona döndü. "Çabuk geldin." Yoongi umursamadı. Senin yüzünden lokmalarım boğazıma dizildi, hiçbir şey yiyemedim demedi. Kemerini taktı ve sustu.
Annesi de üstelemedi. Sessiz geçen yolculuğun ardından okulun önünde Yoongi'yi indirmişti. "Çıkışta gelip alacağım." Yoongi kapıyı kapattı. "Bulursan alırsın." Annesinin duymayacağını bilerek söylemiş ve hızla binaya girmişti.
Sınıfın önüne geldiğinde sevgilisinin onu kapıda beklediğini görüp koşarak sarılmıştı. "Çok özledim." ikisi de aynı anda söylediğinde bu, onları gülümsetmişti.
"Sınav ikinci derste olacakmış, kahvaltı yapalım mı birlikte?" Jungkook'un sorusunu Yoongi onaylamış ve sevgilisinin elinden tutup beraber kantine inmişlerdi.
Poğaça, birkaç çikolata, çubuk kraker ve meyve suyu alarak boş masaların birine oturduktan sonra ellerindeki yiyecekleri masaya sermişlerdi.
"Annem sabah şahane bir kahvaltı hazırlamıştı." Yoongi konuştuğunda Jungkook ona odaklanmış, sevgilisini dikkatle dinlemeye başlamıştı. "Ama ağzıma aldığım lokmayı zor yuttum Kook, geçmedi boğazımdan. Annemin ilgisiyle beni cezalandırmaya çalıştığını gördükçe kalbim çok kırıldı." sakince güldü. "Biliyor musun bugün beni okula o bıraktı. İlk defa. Ve bunu ceza sanıyor. Çıkışta da alacakmış. Bulursa alır." Zeytinli poğaçasından bir ısırık almıştı. "Özel öğretmen ayarlayacakmış bana. İşine de ara vermiş. Bana ilgisini göstermesi için sevgili yapmam gerektiğini bilseydim bunu beş yaşındayken yapardım. Bunu ona da söyledim. Hiçbir şey diyemedi." Jungkook, geçen günkü Yoongi'nin yerine bir enkaz görüyordu şu an karşısında. Bu onu üzmüştü. Yoongi'nin böyle hissetmesini istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kiss me now | yoonkook
Fanfictionyakasından tuttu ve kendine çekti. "öp beni, şimdi." düz yazı da olabilir texting de olabilir taş da düşebilir ayı bile çıkabilir, aman dikkat