Eğer Itadori'nin hastalığı için birini suçlayacak olsaydınız, tam anlamıyla babasını suçlayabilirdiniz. Eğer genetik nedenler dışında bir şeyi suçlayacak olsaydınız -ki, bu hastalıklar genetik özellikte taşıyabilir,- yine babasını suçlayabilirdiniz.
Itadori, insanların bir aylık kira parası ya da bir parça araba hurdası için birbirini bıçaklayabileceği, Japonya'nın fakir kesimlerinde doğmuştu. Babası, en zirve zamanlarında bir anda iflasa sürüklenmiş bir şirketin başa geçememiş varisiydi, bolluk içinde geçmiş hayatının aniden sefil bir şeye dönüşmesi kaldırabileceği bir şey değildi.
Parasını tekrardan kazanmak istemişti, ama yankesicilik ya da kundakçılık eski günlerini geri döndürülemez şekilde kaybetmesine neden olan en büyük şeydi. Ona göre o bunların hiç birini yapmamıştı, bir bakıma doğruydu da bu. Itadori'nin babası Itadori'yle aynı hastalığa sahipti, fakat Itadori'den daha kötü durumdaydı.
Itadori içinde başka bir kişiliği olduğunu biliyordu, bu kişilik babasının Itadori'ye olan yansımasıydı ve Itadori bunun farkındaydı. Fakat babası içinde başka birinin olduğunun farkında değildi, kaburgaları kırılana kadar yediği dayaklardan ya da öldüresiye dövdüğü insanlardan sonra başka bir kişiliğe büründüğünde bunu garipsememişti hiç. Sabah soğuk bir depoda uyandığı ve gece ne olduğunu hatırlamadığı zamanlar da onun için bir sorun değildi.
Evlendikten sonra düzelmiş sayılabilirdi. Yan kesicilik gibi işleri bırakmıştı ama dengesiz davranışları hala devam ediyordu ve bu davranışlardan en çok Itadori etkileniyordu.
"Babam küçükken beni döverdi," dedi Itadori konuşmasının arasında. "Sözünü geçirebildiği ve ne dengesizliğinin farkında olmayan tek kişi bendim sanırım. Anneme el bile kaldıramazdı ve annem onun deli olduğunu kabullenmişti, ama ben bilmiyordum bile. Bazen bana öyle oyunlar oynardı ki, ne yaptığını ancak şimdi fark edebiliyorum."
Dizlerine doğru daha çok eğilirken, "Nasıl oyunlar?" dedi Megumi.
Itadori'nin bakışları yere sabitlenmişti. "Yani bunu nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Ama bazen... Beni çıkmaza sokacağı şeyler olurdu. Aniden yaptığı ya da söylediği şeyler, beni öyle bir baskıya sokardı ki... Sanırım bunu nasıl açıklamam gerektiğini bilmiyorum."
(Itadori'nin burada açıklayamadığı şey babasının psikolojik manipülasyonuna -diğer bir deyimiyle gashlighting- uğraması. Bunu anlamlandıramadığı için açıklayamıyor.)"Kendini açıklamak zorundaymış gibi hissetme."
Itadori bunun üzerine derin bir nefes aldı ve devam etti.
Itadori'nin annesi, evde geçirdiği zamanlarda köşede oturup kendi kendine bir şeylerle meşgul olan ve bu yerden ve insanlardan kurtulup gitme hayalleri kuran bir insandı, sürekli kocasıyla kavga ederdi ve Itadori'yi bu lanet evliliğin bir hatası olarak gelmiş lanetli bir çocuk olarak düşünürdü, ama yine de onun çocuğuydu, eğer babasının Itadori'ye bir şey yaptığını görürse onu kolundan tutup arkasına alır ve kocasıyla kavga ederdi.
Itadori'nin annesine bağlı olmasının sebebi buydu, gerçek bir aile sevgisine ihtiyacı vardı ve annesinin onu gerçekten sevdiğini ama güçlü görünmek için sevdiğini belli etmek istemediğini sanmıştı.
Itadori 11 yaşındayken, evi girişinde babasını yatarken bulmuştu. Onun uyuduğunu sanmıştı ve bir süre onu izlemişti, babasını uyandırıp yerde yatmaması gerektiğini söylerse babasından alacağı tepkiden korkmuştu, en sonunda babasının hiç hareket etmediğini fark edip yanına yürümüştü.
Babasının ağzından çıkan köpükleri gördüğünde hemen koşup annesini çağırdı. Annesi yavaşça babasının nabzına bakıp ayağa kalkmıştı, tatsız bakışlarıyla yavaşça tekrar odasına dönerken "Gebermiş." diye mırıldanmıştı. İşte, Itadori'nin ilk krizi o zamandı.
Yere çökmüştü, nefes alamıyordu, beyni buğuluydu ve ne yapması gerektiğini bilmiyordu.
Bir süre kendi başına bekledi, beyni ne yapması gerektiğini söyleyen seslerle dolarken sakinleşmeye çalıştı.
Babası öldükten sonra bir süre etkisinden çıkamamıştı Itadori. Sanki babasının silüeti arkasındaymış gibi hissediyordu ve dedikleri sürekli beyninde çınlıyordu, ama bunu kendi başına atlatmak için çok uğraşmıştı.
Belki de babası öleli bir yıl olmadan, annesi yeni ve çok zengin bir adamla evlenmişti.
Üvey babası ve Itadori iyi anlaşamamışlardı, üvey babası Itadori'ye resmen eziyet ediyordu. En sonunda üvey babası Itadori'yi ona bakamadıkları gibi nedenler zırvalayarak yetimhaneye göndermişti.
Yetimhanede kendini daha çok yalnızlaştıran Itadori, kafasındaki seslerle daha çok yakınlaşmıştı, herkesten gizlice onlarla yaptığı konuşmalar ve saklamaya çalıştığı krizler aylarca sürmüştü, en sonunda biri fark edene kadar.
Itadori ardından tekrar üvey babasının ve annesinin yanına taşındı ve aylarca psikoterapi gördü. Fakat artık çok geçti, Itadori çoktan farklı iki kişiliğe bölünmüştü bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the last night, itafushi
FanfictionAma gözleriyle görmekte ısrar eden kişi nasıl görebilir ki varlığın yansıttığından fazlasını? DKB: Çoklu kişilik bozukluğu olarak da bilinir. Bir kişide birden fazla kişiliğin olmasıdır. Normalde tekil ve bütüncül olan zihin, bölünerek çoğul ve par...