2. Bölüm: "YAZGI RANDEL"

1.8K 97 125
                                    


ÖLÜLER TUVALE ÇİZİLMEZ

"Ne sandın? Sen unuttun diye adaletin yok olduğunu falan mı?''

2. Bölüm:

"Yazgı Randel"

🎨

Ben bir bilmeceyim, beni çözmeye çalışan çıkmamıştı daha önce karşıma çünkü beni bilmek bile onları mahvedecekti. Ben tek başlı bir canavarım; çocukların korktuğu, her an tetikte olan bir canavar. Ben dört bir yana kötülüğün iksirini serpen bir cadıyım; henüz elimdeki elmayı pamuk prensese uzatmamıştım. Ben bir kitaptaki kötü karakterim; kötülüğü yayacaktım, şeytanı iyilikle ödüllendirecektim. Ben çok çirkin ve saldırganım; tanısı konulmamış aykırı bir vakayım.

Ben Rapunzel'i tek gözlü odaya hapseden o kötü kadınım; çocuklara anlatılan bir efsaneyim. Ben bazen çok kötü, bazen de arafım. Beni kimse çözemez. Ben arada kendisine bakan insanlara yalan söyleyen bir aynayım. Ben galiba her şeyim. Ben bir kralın soytarısı olmaktansa, gerçeği haykıran bir çocuktaki cesaretim. Ben gerçeklerin ve yanan mumun aydınlatılan odasıyım.

Ben Yazgı'yım. Ve ben güçtüm. Yenilgi mi? Uzun zaman önce es geçtiğim bir gerçeklikti çünkü kafasına eseni yapan, özgürlüğü için canavara dönüşen o kız benim. Öfkemin ateşi, bir okyanusu yakacak kadar mucize doluydu.

Öfke ensemden başlayıp gözlerime ulaştı. Ellerimi açtığımı fark eden iki adam, birbirlerine bakıp edepsiz bir küfrün peşinden gittiler. O flash belleğin boş olduğunu elbette ki biliyordum, katiyen salaklığı kabul edemezdim; Benim için bu kadar önemli olan şeyi yanımda taşıyacak kadar delirmemiştim. Asıl sorun şuydu: Bunlar neden o flash belleğin peşindeydiler?

"Sen nasıl açtın o ipleri?" dedi sarışın adam.

"O flashı bize vereceksin.''

"Sebep?'' Derken gözlerimi deviriyordum.

"Sebebi seni ilgilendirmez.''Ellerimi iki yana açtım.

"Benim olanı kimse benden alamaz," dediğimde, bakışlarıyla anlaşıp ikisi birden üzerime gelmeye başlayınca tekrar bir iğne vakası yaşamamak için yumruğumu sıkıp saldırmak için hazırlandım.

"Bu sefer farklı bir şey deneyelim." Sıktığım dişlerim gıcırdayınca kalktığım sandalyeyi elime aldım ve esmer olan adamın başına vurmak için kaldırdım. Elimdeki sandalyeye bakıp geri adım attılar.

"Yemin ederim eli çok ağır," diyen sarışın adamla tek kaşımı yukarı kaldırdım. Asır diye bildiğim çocuk başını iki yana salladı, elimdeki sandalyeyi tutup çekti ama bırakmadığım sandalye ile kaşlarını çattı. Birden şaşırmış gibi yapıp demir kapıya baktım ve fısıldadım "Sen de kimsin?" Tam da tahmin ettiğim gibi ikisinin de başı kapıya doğru çevrilince sırıtıp sandalyeye tekme attım. Sandalyeyi tutan Asır mıdır nedir tekmemden nasibini alınca açık kapıdan çıktığım gibi ince sürgüyü çektim.

Etrafıma bakmadan çıkışa doğru koşup bedenimi dışarıya attım ve buraya tekrar geleceğimi aklımda tutup soğuk havanın esaretiyle yürüdüm. Çok geç kalmıştım, o doktora hiç güvenmiyordum ama küçük kızı ona bırakmıştım. Her zaman bütün işlerimi kendi başıma çözer, kimseden yardım istemezdim ama bu sefer Duhan Amcadan yardım istemek zorundaydım, Küçük kızı emin ellere bıraktıktan sonra ise şu flash olayını çözecektim. Bakalım bu ahmakların flashı aramalarının sebebi neydi. Montumun cebine koyduğum soğuk ellerimle duraksadım. O boş flashı bilerek yanımda taşıyordum; kimlerin peşinde olduğunu öğrenmenin en iyi yolu buydu çünkü.

ÖLÜLER TUVALE ÇİZİLMEZ.(Yeniden Yazılıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin