1. Bölüm: "SOĞUK ODALAR"

3.2K 233 145
                                    

08.01.2021.

Emre Aydın, Soğuk Odalar.


Bıraktık işte iyiliğin yakasını. Ne çok yediniz iyiliğin etini, gökkuşaklı canavarlar.

🌚


Yazgı Randel

Gökyüzü ciğerlerine çektiği dumanı yeryüzüne doğru üflediğinde, her yer küçük çocukların korktuğu bir yere dönüşmüş; kocaman, yüklü kamburu olan küçük bir kız, dinlediği masallardaki mutlu sonları hayal etmiş ve dudaklarına Tanrı'nın karıştırdığı tebbesüm ilacını sürmüş.

Ama birden her şey tersine dönmüş; Pamuk prenses kendisine uzatılan zehirli elmayı yaşlı, iyi bir kadına uzatmış, büyükannesini kötü kurda yem eden, Kırmızı Başlıklı Kız olmuş, kendi saçlarının katili Rapunzel olup iyi niyetli prensi terk etmiş... Bunları izleyen kötü insanlar, masal kahramanlarının ellerine bulaştırdıkları kendi kanlarına bakmış ve iyi olmaya karar vermişler lakin unuttukları bir şey varmış: Bu sefer kötü olan Masal kahramanlarıymış ve kendilerine yazılan kötülükler için intikam adına yola çıkan da yine onlarmış.

Masal kahramanları kendini yazan yazarlardan intikam almak için yola çıkmışlar çünkü bütün bu olanlar onları yazan yazarlar yüzündenmiş. Peki benim de, beni yazan yazardan intikam almam gerekir miydi? Yoksa beni kötülüğe iten insanlardan mı intikam almam gerekirdi?

Elime geçirdiğim siyah, deri eldivene ardından etrafıma baktım. Gökyüzünü yeryüzünden alı koyan Tanrı, yarattığı insanların kötülüğe itilişini büyük bir kederle izledi ve bu anı görmemek için gökyüzüne birer maskot gibi asılı olan yıldızları karanlığa esir etti. Akşamdan kalan hissizliğim, aldığım nefeslere keyifli darbeler atıp zihnimi ferahlatıyordu.

Başımdan düşmek üzere olan siyah bereyi uzun, kızıl peruklu saçlarımın üzerine sabitleyip önümdeki duvara baktım ardından yerdeki karları ezerek yürüdüm. Onların kötü olmak için bir sebebe ihtiyacı yoktu ama benim kötü olmak için bir sürü sebebim vardı. Biz bu insanlara göre çok hafif iyi kalırdık. Mesela biz durduk yere kimseye kötülük yapmazdık, ama onlar durduk yere yaparlardı çünkü onların kötü olmak için sebebe ihtiyacı yoktu.

Sağ ayağımı duvardaki çıkıntıya yerleştirip bedenimi yukarı ittim, ardından sol bacağımı da kullanıp duvarın üstüne oturdum ve yüzümdeki sırıtışla geceye ve gökyüzüne meydan okudum. Karla kaplı eldivenlerimi silkeleyip bedenimi duvardan atik bir şekilde aşağıya bıraktım, iki bacağımda hissettiğim uyuşmaya karşı dişlerimi sıktım ve acıya katlanabilmek için kendime zaman tanıdım. Zaman, yeryüzüne kocaman bir oyuk açıp o oyuktan yokuş aşağı doğru yuvarlandı ve arkasında bulunan sessizliği, terk edilmişliğiyle yaşadığı son ana bıraktı. Zihnimdeki düşüncelerime üvey evlat muamelesi yapan duyguları yok edip amacıma odaklandım. Aştığım duvara ters bir bakış attım ve adımlarımı karşımda bulunan tek katlı, krem rengindeki eve yönlendirdim.

Herkes yaşamdan hak ettiği kadarını almalıydı, başkalarının payına düşene göz dikmemeliydi aksi takdirde dengeler karışır, insanoğlu nankörleşirdi.

Cebimdeki çakıyı çıkardım ve evin girişine yürüdüm

Kötülüğün bende genel bir tanımı olsaydı eğer; yaklaşan kötülüğü görüp, ona mani olmayan insanların adında anlam kazanırdı ve ben de üzerine uzunca romanlar yazabilirdim.

ÖLÜLER TUVALE ÇİZİLMEZ.(Yeniden Yazılıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin