"Burcu'yu haksız çıkartmak istemiyorum." dedi Serhat yüzü düşerken. "İnan bilmiyorum Barbaros. Üzerine düştükçe içinden çıkılmaz bir hak alıyor. Ben de düşünmemeye çalışıyorum."
"Fark ettim." Barbaros'un sesi esen rüzgardan daha soğuktu. "İşi bitince odaya geçip reçete ezberleyen senin bugün bir anda sosyalleşmeye karar verdin." diye açıkladı sonrasında.
"Nasıl her şeyi kendine yorabilirsin?" Alaylı sesiyle önüne dönüp sigarasını yaktı. "İnsanlar beklediğim kadar soğuk değiller." diye devam etti. "Televizyondaki yarışma programlarını hiç samimi bulmadım. İnsanlara kamera arkasından yazı okuttuklarına emindim. Yarışmanın ardından birlikte poz verenlerin ise amacı gündeme gelmekti." Derin bir nefes çekti sigarasından. Bunun da boşa yanmasını istemedi. "Ama bu adamlarla... Hayatıma devam ederim seve seve."
Barbaros gözlerini konuşma sonuna kadar ayırmadı. "Haklısın fazla önyargılısın." dedi sakin bir sesle. Serhat ise böyle bir cevap beklememişti. "En doğru sensin, ilk izleniminden vazgeçmiyorsun, kaskatısın, duvarların renksiz ve kalın, dönüp insanlara bakmıyorsun. Empati becerin yok. Alıngansın, belli etmediğini sanıyorsun ama kinin beş metre öteden görünüyor. Böyle hayat geçmez usta."
"Ne oldu bir anda eleştiri kısmına geçtik?" dedi Serhat Barbaros'un sigara yakışının yarattığı sessizlikte.
"Her oradaydık."
Bu sözlerin üzerine Serhat da bakışlarını karşısındaki adamın dudaklarına kilitledi. Dediklerini sadece duymak değil, görmek de istedi. Kanıtlamak istediği tek şey öyle olmadığıydı. Empati mi yapamıyordu? O mı alıngandı?
Anlık sinirle kolunu tuttu. Yaptığı harekete de hiçbir açıklama bulamadı.
"Kusura bakma, sinirim bozuktu senden çıkardım." diyerek kendini geri çekmeye çalıştı kıvırcık. Beklediğinden daha güçlü olan Serhat ise milim kıpırdamadı.
"Devam et." dedi soğuk sesiyle. "Dinlemek istiyorum."
"Bunun neticesinde odaları ayırmak istemem."
"Ben de Eray'la kalmak istemem merak etme."
Barbaros sigarasından derin bir nefes çekip devam etti diyeceklerine "İnsan sevmiyorum tavırlarında geziyorsun ama o insanlara muhtaçsın. Senin gibi insanları etrafında toplayıp on ikinci yüzyıl klanları gibi geziniyorsun etrafta. Yeniliğe açık değilsin. Öğrenmek istemedikçe dinlemiyorsun bile. İnsanl- gözlerini dudağımdan çekecek misin yoksa durmam mı lazım?"
"Sadece duymak değil görmek de istiyorum."
"Dudağımı okuduğunda görmüş sayılmıyorsun." Barbaros da gözlerini karşısındaki dudaklara dikti. Serhat'ın yüzünü kapatan dumanların yok oluşunu seyretti.
"Haklısın garip oluyormuş." dedi Serhat. "Dün geceden sonra güven vermiyordur."
Barbaros sigarayı tuttuğu elini alnına vurdu. Külleri ise Serhat'ın koluna düştü. Serhat kolunu hızla çekene kadar ikisi de Barbaros'un kolunu tuttuğunu unutmuştu.
"Sana ne kadar sağcı gözüktüğüm hakkında hiçbir fikrim yok ama Bodrum'da çalıştım oğlum ben yıllarca. Senin düşüncene göre orada iki gün duramamam lazım. İnsanların kimi sevdiği umurumda değil. Sevelim sevilelim abi chill ya."
"Yandım amına koyayım sen ne anlatıyorsun." diye söylendi Serhat.
"Söndürürüz anam." Ortamı yumuşatma çabasının etki edip etmediğini anlayamadı Barbaros. Serhat'ın bakışları dümdüzdü.
Bu sefer o bakışlarını dudaklarına dikti. Serhat'ın ne yapmaya çalıştığını anlayamamıştı. Serhat minik bir adımla aralarındaki mesafeyi kapattı.