-15

191 11 64
                                    

İki adam hazırlanmış servise giderken, ekran önünde daha dikkatli olmayı düşünmüşlerdi birbirinden habersiz. Hele Serhat'ın en çekindiği şey Burcu'ydu. Barbaros her gece telefonda konuşmasını anlayışla karşılıyor olabilirdi ama zaten sosyal medyada ikisinin lafı dönerken,  Burcu'nun Barbaros'a edebileceği sözleri düşünmek dahi istememişti.

Kıskançtı, Burcu da en az onun kadar kıskanç ama üzerine duygusaldı. En büyük problem de Serhat'ın nezninde burada başlıyordu.

Hala güneşe tam olarak bakamıyor, gözlüğünü taktığında başına ağrılar giriyordu. Bu yüzden serviste Barbaros'un yanına oturmuş, kafasını omzuna dayayıp kendine kocaman bir gölgelik alan yaratmıştı.

Düşündüğünden hızlı şekilde gidecekleri yere vardıklarında içten içe küfretse de sakin kalıp yemeğe odaklanmaya çalıştı. Neticede sakin kalmalı ve dikkatli olmak olmalıydı. Odağını Barbaros yanındayken bile kaybetmemeyi öğrenmeliydi. Yoksa finalde bu heyecanla birinciliği elleriyle ona bırakır, ardından Burcu'yu da alıp siktir olur giderdi ülke sınırlarından ama...

Amaların sırası değildi. Geldikleri yer boğazın en güzide yalılarından biriydi. İçerisine kurulmuş setin profesyonelliğinden buranın yaşamak için kullanılmadığını çıkarmıştı Serhat. İnsanların çok güzel imkanları vardı ama yaşamıyorlardı, kocaman bir tragedya olmalıydı bu insanlık.

-------

Şefleri Yeşilçam'dan ustaların geleceğini söylediklerinde içlerinde büyük bir heyecan uyandığını söyleyemezdi bu iki adam da. Nostaljiyi sevseler de tanımadıklara insanlara bu kadar bağlanmak saçma gelirdi.

"Fan" durumunun absürtlüğü de onları tam olarak burada vuruyordu. İnsanlar onları sevdikleri için üzülmeliler miydi yoksa sevinmeliler miydi kararsızlardı ama bu konunun üzerine düştüklerini söylemek kocaman bir yalan olurdu.

Mavi takımın tezgahı tam da güneşe doğru dönmüşken şanslarına küfretti Serhat. Aslında sadece şansına değil, dün gece durmayan ağzına da birkaç laf gitmişti tabii ki.

Menü açıklanırken birkaç gündür sürekli yan yana duran Serhat ve Barbaros bugün aralarına Celal'i almıştı. İleride tekrar yan yana muhakkak ki geleceklerdi ama tesadüf süsü vermeye çalışıyorlardı. Ah! Bu ne kadar devam edebilirdi ki?

Serhat gözlerini hala tam açamasa da süre başlamıştı. Bir saat içerisinde çıkaracakları yemek için hazırlıklara başladılar.Başta ikisi de pate a choux hamurunu yapan Ebru'yla bakışsalar da sonradan işlerine döndüler. Serhat yine Barbaros'un yanında yerini alırken kıvırcık, gözlüklerini yukarı almış kısık gözlerle iş yapmaya çalışan bu küçük bedene yer açmak istedi.

Doğrama tahtasını ve tuzluğu kendisine yaklaştırırken yine o kelimeyi kullandı;

"Dur bak..." Şöyle çalışabilirsin kanka bu tarafa doğru gel." Serhat bu kelimeyle afallasa da kıvırcığa küçük bir bakış attıktan sonra işine döndü.

Boğazın rüzgarları ocakları zorlarken, Celal'in getirdiği siperlik ile rahatlayan Barbaros, hemen altındaki dolaptan eğilmiş bir şeyler alan Berker'e zeytin yağı uzatmasını rica ettiğinde hemen altında olduğunun farkında bile değildi. Tek odağı yemekteydi o an.

Serhat kendini ne kadar işine verse de kaçamak bakışların bir günahı olmayacağını düşünüyordu.

Celal ile konuşmak için uzaklaşan Barbaros tezgahtaki bir şeyi akmak için hemen arkasından yaklaşınca, diğer insanların ona yaklaştığındaki gibi kaskatı kesilmedi. Aksine burnuna gelen belli belirsiz koku ile rahatlayıp, odağını arttırmaya çalıştı. Bu adamın ona iyi geldiğini kimse yadsıyamazdı...

Balkon - düzenlemedeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin