-7

253 18 88
                                    


———-

"Tanrının bir nimeti ha? Büyük günahlar işliyoruz Serat."

Serhat karşısındaki adamın nefes nefese söylediği söylediği bu cümleyle gülümsedi.

"Ne demiş Füruğ Ferruhzad?" Cümlesinin devamını getirmedi. Barbaros'un genel kültürünü tam da şu an tartmak istemişti. Kıvırcık bu sözün üzerine biraz düşündü, düşünürken nefesleri de düzene girmeye başlamıştı.

"Ne demiş?" dedi en sonunda pes edercesine. Serhat, karşısındaki adama şiirler okumayo görev bilmişti artık.

"Günah işledim, lezzet dolu bir günah
Alevli yangılı bir kucakta
Günah işledim kinci, sıcak
Ve demirsi iki kol ortasında."

Serhat'ın güzel şiir okuduğunu aklının bir köşesine yazdı Barbaros. Sesinin böylesine tok ve dikkatli kullanmasından belliydi ama şu tonlamaları bile kıvırcığı tahrik etmeye yetmişti.

"Ne güzel okudun öyle, şu alevli kucak kısmını bir kucağımda okusana?"

Serhat bu teklife büyük bir kahkaha attı. "Edebiyatı kirli işlerimize alet edecek miyiz cidden?"

"Adamlar kirli işleriyle edebiyat yapmışlar, biz iki fantezi yapsak şurada ne olur?"

Serhat elini çenesine götürüp, düşünür gibi yaptı. Aralarındaki bu şakalaşmaların her daim cinsel içerikli olması güldürmüştü onu. Kapattığı telefonu yatağa fırlattı umursamazca, yatakta bacaklarını açmış oturarak onu bekleyen adamın kucağına oturdu sabırsızca. Dudaklarını hiç beklemeden birleştirirken, şu an olan duruma ne kadar hızlı alıştığını fark etti. Bu farkındalık onu kıkırdatırken, kıkırdaması altındaki adamın içini bir kere daha ısıttı.

Barbaros alev alev olan vücudunun bir kere daha ısınmasıyla bu sefer ellerini karşısındaki adamın belinden ellerini çekip, seri bir hareketle tişörtünü çıkardı. Serhat bu hareketle gözlerini birkaç ay sonra göbeğe dönüşeceğini bilmediği baklavalara çevirdi. Daha önce onu üstsüz görse de hiç dikkatini çekmemiş olması şaşırtmıştı onu.

"Ben bunları nasıl görmedim?" diye yakındı ellerini kıvırcığın karnında gezdirirken. Her bir dokunuşu karşısındaki adamın içini titretmekle kalmıyor, gırtlağında iniltiler biriktiyordu. Bu naif ve beceriksiz dokunuşlarla bile titriyorsa, ilerisinde ne olacağını düşünmek bile istemedi o an.

Serhat da üstünü hızlıca çıkardı. Tişörtü terlemekten ıslanmıştı, kalbi çok hızlı atıyor, öncesinde kafasına kazıdığı anları gerçekliğe tekrar dökmenin verdiği bulanıklık umursamazlığını arttırıyordu.

İki beden de bu boş vermişlikle temaslarını derinleştirirken, en istemedikleri şey oldu; kapı çaldı.

"Hay amına koyayım!" diye sinirle kalktı Serhat. Saat on bire geliyordu; bırakın bu saatte kapılarının çalınmasını, normalde kimse uğramazdı odalarına. Tam da bugün, şu anda kapılarının çalınması evrenin bir intikamıydı belki de.

Serhat doğrulup, üstünü başını dahi düzeltmeden kapıyı açtı. Karşısındaki Emir'in bakışlarıyla bir an ne halde olduklarını hatırladı. Kafasında hızla bir senaryo kurmaya çalışsa da anın rehavetiyle aklına hiçbir şey gelmedi.

"N'oluyor abi birbirinizi mi sikiyorsunuz ne bu hal?" Emir'in şakasına söylediği şeyin bu kadar gerçek olmasıyla Serhat bir kere daha afalladı. Boş gözlerle Emir'e bakarken, Emir'in şaşkınlığı her bir zerresinden okunuyordu.

"Pizza sipariş etmiş bizimkiler, aşağıda muhabbet ediyorduk. Gelmek ister misiniz diye soracaktım." Kendisini şaşkınlığını belli etmemeye çalışarak ifade etmeye çalışsa da tonlamalarını iki adam da fark etmişti. Serhat'ın ağzından tek bir kelime dahi çıkmadığını gören Barbaros, durumun saçmalaşmaması adına yataktan doğrulup kapıya geldi.

Balkon - düzenlemedeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin