Sonunda asıl hikayeye başlıyorum. İyi okumalar...
Günümüz
Mezarın başına çaresizce oturdum. Tam bir yıl önce canımdan çok sevdiğim insanı kaybettiğime hala inanamıyorum.Her gün buraya gelip onunla konuşuyorum. O kadar zor ki benim için. Etrafımdaki herkesi kendimden uzaklaştırdım. Ayrı eve çıktım. Annemle, babamla bile çok sık görüşmüyorum. Onların bir suçu yok ama bana her şey onu hatırlatıyor. Her şey benim için mükemmeldi bir anda hayatım alt üst oldu. Buse'yle bile konuşmuyorum. Her gün evime gelip evi toparlayıp yemek yapıp bana yardımcı oluyor. Benimle konuşuyor ama ben ona tek kelime etmiyorum. O olmasa belki şuan ölmüştüm. Hiçbir şey yapmak gelmiyor içimden. Okulu bir yıl dondurmuştum. Ama artık okula başlama zamanım geldi. Sırf Berk'i düşünerek ayakta duruyorum. O benim böyle olmamı istemezdi ama bana acımı unutmam için hala zaman gerek. Belkide hiç unutmam.
Mezarı temizleyip elimde tuttuğum çiçekleri toprağın üzerine koydum ve dua okudum.
"Seni ne kadar özlediğimi bir bilsen. Hani beni bırakmayacağına söz vermiştin. Neden bıraktın beni. Bana yalan söyledin. Biz mutlu olacaktık. Her şey mükemmeldi. Neden..." diyerek ağlamaya başladım. Boğazlarım acıyordu. Her gün ağlamaktan gözlerim kızarmıştı. Zorla saate baktım. Artık gitmem gerekiyordu. Birazdan Buse gelip beni evde bulamazsa ortalığı ayağa kaldıracağına eminim. Kaç kere ölümden döndüğümü düşününce haklı.
"Şimdi gitmem gerek ama yarın yine gelirim. Artık okula dönmemin zamanı geldi. Pazartesi günü okula başlıyorum. Okulu bitirecem sen bunu isterdin biliyorum. Hayal ettiğin mesleği ben devam ettiriceğim. Emin ol çalışacağım sensiz ayakta durmaya çalışacağım. Kaç kere yanına gelmeyi düşündüm. Ama etrafımdaki kimse buna izin vermiyor.Neyse görüşürüz sevgilim." diyerek ayağa kalktım ve mezarların arasından yürümeye başladım. Ağlaya ağlaya yürüyorum. Gözlerim bulanıklaşmıştı.Ayağımı taşa çarptım ve yere düştüm. Ayağa kalkacak gücüm yoktu. Yanımdaki ağaca tutunup ayağa kalkmaya çalıştım. O anda biri elimden tutup kaldırdı.
"Özge iyimisin? Çok merak ettik seni." Burak'tı. O da en az benim kadar buraya gelirdi. Eminim Buse beni bulamamıştır.
"İyiyim Burak merak etmeyin artık beni." diyerek elimi çektim. Sendeleyerek yürümeye başladım. Burak bana yetişip "İzin ver eve bırakim seni."
"İstemiyorum ben giderim." onlardan uzak durmak acı versede yapamıyorum.
"Bak sen bana Berk'in emanetisin emin ol seni böyle görse çok üzülürdü." haklıydı. Birşey demeden başımı salladım. Arabay bindik. İkimizde konuşmuyorduk. Buse olmasa şuan ikimizinde hali daha kötü olurdu. Ben Buse'yle konuşmasamda o Buse'den destek alıyordu. Onun sayesinde biraz toparlanmıştı. İkiside beni yalnız bırakmak istemiyorlardı.
"Özge Buse seni böyle gördükçe çok üzülüyor. Onunla konuş en azından bizi istemezsen anlarım ama o senin en yakın arkadaşın yapma böyle." haklıydı. Bir şey diyemiyordum. Ama kimseyle konuşmak gelmiyordu içimden. Cevap vermedim. Kısa bir süre sonra eve geldik. Arabadan inice apartmanın önünde çaresizce oturan Buse'yi gördüm. Kaldırmda oturmuş başını dizlerine yaslamış ağlıyordu. Benim için kendisini üzmesini istemiyordum. Yanına gittim. Elimle saçlarını okşadım. Kapasını kaldırdı. Beni görünce sustu. Sarıldı. Bende sarıldım.
"Seni bulamayınca çok korktum. Kendine bir şey yapmandan. Etrafındakileri düşün birazda herkes bir acıya zor katlanırken bir tanesine daha nasıl katlanacaklar. Niye böyle yapıyorsun."
"Özür dilerim." dedim. başka bir şey diyemiyordum. Haklılardı.
"Tamam sen iyisin ya hadi gel eve gidelim." Yukarı çıktık. Burak ta geldi bizimle. Ben odama girdim direk. Sonra odanın banyosuna girip üstümdekileri çıkardım. Soğuk suyu açtım. Su deydikçe titriyordum. Ağlıyordum yine. Etrafımdakileri üzüyordum biliyorum. Ama en azından Buse'nin bana yardım etmesine izin verebilirdim. Duş alıp kendime gelince üzerimi giyinip içeri girdim. Buse yemek hazırlamıştı. Sofrayı Burak kurmuştu. Beraber oturduk sofraya.