Elim ayağım titriyordu. Üşüyordum. Kapı çalmaya başladı. Yavaş yavaş kapıya yürüyordum. Kafamdaki sorulardan kurtulamıyordum bir türlü. Kapıyı açtığımda Burak ve Buse'yle karşılaşmıştım. Buse ayakkabısını çıkarmaya çalışıyordu. Burak ise anlamsızca suratıma bakıyordu.
"Ya ben anahtarı unutmuşum. Neyseki evdesin. Akşama bi..." Buse kafasını kaldırıp beni gördüğünde şoka girmişti.
Bir şey demeden içeri geçtim. İkiside içeri geçip iki yanıma oturdular.
"Özge noldu sana böyle?" dedi Buse. Ne diyeceğimi nasıl başlayacağımı bilmiyordum. Elimdeki kağıdı sallayarak Burak'a baktım.
"Bu ne böyle açıkla bana bunu kim yazdı. Niye böyle bir şeyi yazdı. Berk'e nasıl böyle bir iftira atabilir. İnanmıyorum ben bunu asla inanmıycam." elimdeki notu alıp okumaya başladı. Bakıyordu sadece ne diyeceğini bilmiyordu. Ne şaşırmıştı ne de beklediği bir şeymiş gibi davranıyordu. Burak'ın elindeki notu Buse çekerek eline aldı. Burak elleriyle yüzünü kapatıp dizinden destek aldı. Bir kaç dakika sonra bir şey demeden notu alıp çıkıp gitti.---
Ayaz(Uğur)
Sinemadan çıktığım gibi Ece'yi taksiye bindirip eve yolladım. Biraz zor oldu ama ikna ettim. Zaten hangi akla hizmet Özge'yi takip ettiysem sırf o yanındaki kişinin kim olduğunu öğrenmek için peşine takılmıştım. Sahte bir karşılaşma ayarlamak için Ece'yi çağırmıştım. Tabi onun bundan haberi yoktu. Çıkma teklifi ettiğimi düşünüyordu. 18 yaşındaki bir kızdan beklenileceği üzere.
Özge'nin yanındaki kişinin asla sevgilisi olduğuna inanmamıştım. Özge Berk'e ihanet edeceğini düşünerek asla biriyle çıkmazdı.Neden bu kadar sevdiğini anlayamıyordum. Berk gibi birini nasıl bu kadar severdi. Yaptıklarından sonra. Bunları bilmiyordu tabiki. Ama öğrenirse asla kendine gelemezdi. Onu bu kadar severken...Şirkette odamda oturmuş bunları düşünüyordum. Ben ne zamandır kendimden, dedemden ve Berk'ten başka birini düşünür olmuştum? Kapımın hızlıca açılmasıyla Burak içeri girdi. Ayağa kalktım. Elindeki kağıdı yüzüme fırlattı.
"Doğruyu söyle sen mi söyledin ?" diyerek bağırdı. Elini başına koyup düşünmeye başladı. Delirmiş gibiydi.
Elimdeki notu okumaya başladım.
" Berk'in seni gerçekten sevdiğine inandığın için sana acıyorum."
Bunu Özge öğrendiyse halini düşünemiyordum. Ama tek bildiğim ona asla bunu yapmayacağım.
"Ben yapmadım. Bunu bile bile Özge'nin böyle bir şeyi öğrenmesine izin vermem."
"Senden ve benden başkası bilmiyor. Ben söylemediğime göre sen yapmış olmalısın."
"Ne düşündüğün umrumda değil Berk kardeşim gibidir. Özge'yi bana emanet etti. Böyle bir şeyi asla öğrenmesine izin vermem."
"Kim yaptı o zaman söyle bizden başka kim biliyor."
"Biri bizimle oyun oynuyor o kişiyi bulursam elimden sağ çıkmayacak."
"Peki madem bunu kimin yaptığını bulursan haber ver bendende çekeceği var şimdi evde cevap vermem gereken biri var." arkasını döndü. Kapıya doğru yürürken "Ne diyeceksin?" dedim.
"Bilmiyorum. Ama gerçekleri öğrenmesi daha iyi olacak.Ama bunu diyecek cesaretim yok."
"İstersen ben diyim ne olsa benden nefret ediyor. Bana bağırır çağırır rahatlar belki. Hem öğrenmesi daha iyi bu oyunu oynayan kişiden öğrenirse bizi suçlayacak. Hem o kişiyi bulmamız kolaylaşır." biraz durup düşünmeye başladı. Çaresiz görünüyordu. Bunu saklamak ikimizide ağır geliyordu.
"Bende seninle geliyorum." diyerek beraber Özgelere gitmeye karar verdik. Yol boyunca sessizdik. Ben sürekli aklımda ne diyeceğimi düşünüyordum.Kapıyı çaldık. Kapıyı açan Buse'ydi. Ben direk içeri girdim. Burak Buse'yle konuştu ve dışarı çıktılar. Salonda değildi Özge. Daha önce pencereden girdiğim için odasını tahmin ederek kapıyı yavaşça açtım. Sol tarafıma baktığımda yatakta uyumuş olduğunu gördüm. Yavaşça uyandırmamaya çalışarak yatağa oturdum. Yüzüne gelen saçlarını kulağının arkasına aldım. Böyle masum bana çemkirmezken çok güzel görünüyordu. En baştan beri ona hayrandım. Görmemiş olsamda Berk'in onu anlatması,Berk'e olan sevgisi... Çok kıskanmıştım en yakın arkadaşımı sonra saçmaladığımı düşünmüştüm. Ama gerçeği öğrendiğim ilk an Berk'e çok kızmıştım sonradan hak versemde bunu yapması yanlıştı.
Saçlarıyla oynarken birden gözlerini açtı. Doğruldu ve geri çekildi.
"Ne işin var senin burda ne hakla evime gelebiliyorsun." sesi çatallıydı.Gözleri şişmişti.
"İzin verirsen açıklayacağım." hafifçe başını salladı.
"Konu Berk ve sana gelen not sözümü kesmeden dinle beni...Bak biliyorsun ki Berk benim en yakın arkadaşım. Onu çok severim kardeşim gibidir. Onun hakkındaki herşeyi bilirim.Her şeyi bana anlatır. Bu sana gelen not kimden geldi bilmiyorum. Ama Berk ilk başta seni sevmiyordu. Annesi ve babası evlenmesi koşuluyla ona şirketi bırakacaktı. O ise evlenmek değil birini sevmeyi bile beceremezdi. Annesiyle babasını inandırması gerekiyordu. Oyun olduğu anlaşılırsa şirketi alamazdı. O gün evden çıkmış ve konuştuğu ilk güzel kızla evleneceğini söylemiş kendine. İlk konuştuğu kişide senmişsin. İlk başta seni tekrar görüp görmeyeceği konusunda tereddütte kalmış ama sonra aynı üniversitede ve aynı sınıfta olunca oyuna başlamış. Seni kendine aşık etmiş. Ama o sana aşık olmamış. Hep güzelliğinden bahsederdi. Masum olduğundan... Kararsız kalmış oyunu devam ettirip ettirmemekte ama senin ona aşık olduğunu anlayınca devam ettirmiş. Babanın onların şirketinde çalıştığını öğrenince tesadüfen karşılaşma ayarlamış.Daha sonra yavaş yavaş sana aşık olmaya başlamış. Aşık oluncada bunları söylememeye karar vermiş ve mutlu olacağınızı düşünmüş. Ama asıl söylemek istediğin o seninle nişanlanmadan 3 hafta kadar önce biriyle birlikte olmuş." Özge bana anlamsızca bakıyordu. Sanki ruhu yoktu. Korkmaya başladım. Hafif sarstım kendine gelsin diye.Şoka girmişti.
"Özge kendine gel!" sarsmaya devam ettim ama hareketsizce duruyordu. Ayağa kaldırdım. O an bayılması bir oldu. Kucağa alarak apar topar aşağı indim. Arabanın arka kapısını açarak yatırdım. Hemen direksiyona geçip gaza bastım. Bir yandan Burak'ı aradım.
"Alo. Ne oldu konuştun mu ?"
"Evet ama bayıldı arabadayım şimdi hastaneye götürüyorum. Ailesine hemen haber verme telaşlanmasınlar.İki sokak aşağıdaki hastane." diyip kapattım. Telefonu yan koltuğa fırlattım. İlk defa içimde bir korku hissediyordum. Keşke söylemeseydim. Belki hiç öğrenmezdi. Hastanenin acil kapısına yanaştım. Arabadan inip Özge'yi kucağıma aldım. Koşturarak içeri girdim. Hemen kapıdaki hemşire bizi bir odaya yönlendirdi. Doktor geldi.
"Nesi var?"
"Şoka girdi. Birden bayıldı."
"Tamam beyefendi sizi dışarı alalım." dışarı çıktım. Kapıda Buse ve Burakla karşılaştım.
"Nasıl durumu ?" dedi Buse.
"Bilmiyorum. Doktor muayene ediyor."
Biraz sonra doktor çıktı. Hepimiz merakla doktora bakıyorduk.
"Korkulacak bir şey yok. Yoğun stres altında kalmış. Serum verdik. Biraz dinlenmesi gerekiyor. Bu gün burda kalacak."
Yoğun stres derken dediklerim ona çok mu ağır gelmişti. Doktor giderken tekrar arkasını döndü.
"Bir daha bu kadar stres yaşamasın." deyip gitti.
"Ona tam olarak ne söyledin." dedi Burak.
"Herşeyi söyledim." elleriyle yüzünü kapatıp bir sağa bir sola yürümeye başladı.
"Ailesine ne diycez peki?" diye sordu Buse.
"Bilmiyorum. Bu konuyu anlatmasak daha iyi sanırım. "
Zaman geçiyordu. Bizde sabahı bekliyorduk. Özge'nin uyanmasını. Ona ne diyeceğimi bilmiyordum. Sorduğu sorulara nasıl cevap verecektim? En iyisi bunları uyanınca düşünmek.
Buse ve Burak bekleme yerinde uyuyakalmışlardı. Özge'yi görmek istiyordum. Yavaşça odanın kapısını açtım. Yatağın yanındaki sandalyeye oturdum. Saçlarını düzelttim. Elini tuttum.
"Özür dilerim. Bunları sana söylememem gerekti ama ya bizden öğrenecektin. Ya da başkasından. Bu oyunu kim oynuyorsa hiç iyi olmayacak. Onu bulacağım.Berk'e kızma ilk başta oyun olsa da onun aşık olduğunu biliyorum. Fotoğraflarda bakışlarından , seni anlatırken sesindeki heyecandan... Biliyor musun? Bir gün beni aradı ve durup dururken bana bir şey olursa Özge sana emanet dedi. Ona çok kızmıştım. Ama hissetmiş bir şey olacağını. Merak etme seni koruyacağım. Kimsenin zarar vermesine izin vermem. Kardeşime söz verdim." onu izlemek huzur veriyordu. O kadar kırılgan ve masum duruyor ki...
Yorulmuştum bugün en son hatırladığım uykudan gözlerimin kapanması.