§15§

1K 114 61
                                    

Konumu takip edip hızla konser alanına ulaştım. Üstüme havalar soğumaya başladığı için kalın, yünden, sarı bir kazak giymiştim. Altımda bana biraz büyük gelen ancak bacaklarımı sıcacık tutan ve gri renge sahip bir eşofman altı vardı. Çok bekletmeden Ece koşa koşa yanıma geldi. Yanağındaki kırmızı ruj izi dikkatimi çekse de sebebini sormadım çünkü bir an önce içeriye girmemiz gerekiyordu. Konser başlamak üzereydi.

Tam ağzımı açıp mızmızlanacakken Ece baygın bakışlarını gözlerime sabitleyip hızla elimi kendine çekti. Ne yapacağını anlamayarak ona bakarken elime biletimi bırakıp elini elimden çekti ve arkasını dönüp giderken konuştu. "Ben bir yere uğrayıp geleceğim. Sen gir." İtiraz etmemeye karar vererek konser alanına girdim ve grubun sahneye çıkmasını beklemeye başladım.

Yarım saat olmuştu. Konser başlamıştı ve her şey çok güzel gidiyordu ancak Ece'nin dönmemesi beni endişelendiriyordu. Telefonumu cebimden çıkarıp Ece'ye bir mesaj gönderdim.

Deniz: Ece nerede kaldın ağaç oldum meyve vereceğim az kaldı

Ece: Deniz benim işim biraz uzadı da kusura bakma

Ece: Aa Gökhan gelecekti konsere onunla takılırsınız. Hadi size iyi eğlenceler. Beni arama işim başımdan aşkın.

Ece çevrimdışı

Hayır, neden Gökhan olmak zorunda ki? O gün olanlar... Hayır Deniz, yalnızca ismini karıştırdı. Peki ya telefon olayı? Cebindeki telefonu nasıl fark edemez ki?

Kafamı iki yana sallayıp kafamı toplamaya çalıştım. Bir şeyler içmek yardımcı olabilirdi belki de. Vişneli meyve suyu kafamı toparlamama kesinlikle yardımcı olurdu. Kafamı yavaşça sallayıp kendi fikrimi onayladım.

Tezgaha ilerlemeye fırsat bulamadan görüş alanıma giren vişneli meyve suyuyla olduğum yerde durdum. Bir süre vişne suyuna sonra da onu uzatan kişiye baktım. Gökhan...

Üçe vurulmuş saçlarına rağmen oldukça çekici gözüken bir yüzü vardı. Elmacık kemikleri çıkıktı ve yeşil gözleri yüzünü daha da güzel gösteriyordu. Her zamanki gibi siyah bol bir eşofman giymişti. Üstündeyse siyah, bol sweatshirtünün altından ucu hafifçe gözüken beyaz tişörtü vardı. Boynundan çıkarmadığı kolyeleri de kıyafetine eşlik ediyordu. Tarzlarımız tamamen birbirinin zıttıydı.

"Ne bakıyorsun salak salak alsana." deyip elindeki vişneli meyve suyunu biraz daha yaklaştırdı ve gözlerini kaçırıp kafasını gruba çevirdi. Işıklardan dolayı mı öyle görünüyordu, yoksa onun yüzü mü kızarmıştı?

"İyi be aldık. Sağ ol." deyip elinden meyve suyumu alıp pipeti deliğine soktum ve içmeye başladım. Vişneli meyve suyu hep keyfimi yerine getirirdi ancak Gökhan büyük ihtimalle tesadüfen almıştı. Büyük bir yudum alıp "Teşekkür ederim. Gerçekten çok iyi geldi." dedim ve ben de gözlerimi gruba çevirdim. En sevdiğim şarkılarından biri olan Biraz Delisin şarkısını çalmaya başlamışlardı. Kafamı sağa sola sallayıp şarkıya kendimce eşlik ederken Gökhan'ın gözlerini yüzümde hissedebiliyordum. Bu da beni cidden geriyordu.

Kendimi tutamayarak kafamı Gökhan'a çevirdim. Hala hiçbir şey olmamış gibi dümdüz bana bakıyordu. "Gökhan..." sözüm belime sarılan bir çift kol ile kesildi. Kafasını boynumun girintisine soktu iyice. Saklanmak istiyor gibiydi. "Gökhan..." "Neden aklımı bu kadar karıştırıyorsun Deniz?" dedi ağlamaklı sesiyle ve derin bir nefes aldı. Kalbinin sesini duyabiliyordum. Maraton koşmuşçasına hızlı atıyordu ve benim kalbimin de onunkinden aşağı kalıp bir yanı yoktu.

"Gökhan, ne demeye çalışıyorsun, ben..." Sözümü yine kesti. Sanki beni dinlemiyor ya da duymuyor gibiydi. "Neden böylesin ki. Neden her halinle güzel görünüyorsun bana? Neden sende kusur bulamıyorum Deniz?" Kaskatı kesilmiş, sözlerini hazmetmeye çalışıyordum. Beni yine Hilal olarak mı hayal ediyordu? Yine yanlışlıkla mı adımı söylemişti yani? Buna inanmam saçma olurdu ancak Gökhan'ın bunları beni düşünerek söylemesi de mantıklı gelmiyordu. O Hilal'den hoşlanmıyor muydu?

"Niye Hilal'le değil de seninle olmak istiyorum?" dedi son kez. Sonra da yüzüme bile bakmadan çekip gitti. Güzelim konseri terk etti.

Deniz Kokusu bxb Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin