Bu bölümü editlerken farkettim ki biraz klişe olmuş. Ancak bu kadar büyük bir esir yapmak istemedim o yüzden değişmeyeceğim.
Hayır, hayır, hayır.... Bunun tam tersi olması gerekiyordu. Benim yerimde Hilal olmalıydı. Kızı bir odaya sokmayı bile becerememiştim. Garip olansa yanımda telefonumun olmayışıydı. Sinsi yılan kesin almıştı gizlice.
Odaya kilitlenmemizden daha büyük bir sorun vardı, Hilal'in beni odaya sokmadan önce söylediği cümle. Ona öyle bir şey asla söylememiştim. Ancak Gökhan buna inanır mıydı bilmem. Gözlerim iri iri açılmış karşıdaki eski çatlak duvara bakıyordum. Şoka girmiştim resmen. Yavaş yavaş zihnim netleşirken Gökhan'a bakmamak için kendimi zorladım. Ancak ortamı daha da germiş ve garipleştirmişti ona bakmamam. Kafamı korkuyla ona çevirip yüz ifadesini incelemeye başladım.
Yeşil gözleri yüzümde dolanıyordu. Kaşları çatılmıştı ancak kızgın gibi değildi, yalnızca şaşırmıştı. Hafif dolgun soluk pembe dudakları kısa bir süre açılıp sonra geri kapanıyordu. Bir şey söylemek istiyor ama söyleyemiyor gibiydi. Biraz daha ona böyle bakarsam Hilal'in söylediklerini yalanlasam da inanmazdı. Gözlerimi kaçırıp bir süre cesaretimi topladıktan sonra kendime geldiğime iyice kanaat getirdim ve gözlerimi gözlerine sabitledim. Rahat bir tavır takınıp hafifçe güldüm. "Merak etme senden hoşlanmıyorum. Hilal bizi yakıştırıyordu o yüzden yaptı büyük ihtimalle. Öyle bir şey yok yani, korkmana gerek yok." Bir süre yüzümü inceleyip gözlerini kaçırdı ve "Korkmadım zaten." diye mırıldandı sessizce. Duymuştum ama anlam verememiştim. O yüzden "Ha?" diye bir ses çıkardım. Gözleri tekrar beni bulurken "Bir şey demedim." dedi.
Üstelemek istemeyerek yere oturdum. Ancak nefes almam zorlaşmıştı. O da aynı şekilde karşı duvarın dibine çöküp oturdu. "Ne yapacağız şimdi salak salak plan yapıyorsun, bak senin yüzünden okul bitene kadar buradayız." dedim sıkkın bir ses tonuyla. Bu ne klişelikti böyle. İnsan gibi bir plan bile yapamamıştı. "Of ne bileyim ben. Dizilerde işe yarıyordu dedim belki bende de işe yarar." "Bok yarar." diye söylenirken kafamı pencereye çevirdim. İçerideki hava çok boğucuydu ve biraz daha bu havayı solursam astım krizi geçirebilirdim. Astım ilacımı da salak gibi sürekli unuturdum. Hep annem çantama koyardı. Sorun şuydu ki astım ilacım çantamda kalmıştı. Hilal'in aklına da gelmemişti astım ilacımı vermek. Yavaşça yerimden kalkıp pencereye ilerledim ancak pencere çok yüksekte kalıyordu ve nefesim yavaş yavaş kesilmeye başlamıştı. Gökhan anlamış olacak ki yanıma gelip pencereye uzanmaya çalıştı ama o da yetişememişti. Etrafta tabure gibi bir şey aradım ancak toplardan ve bir kaç dandik plastikten yapılmış parkur engellerinden başka bir şey yoktu.
Gökhan'a baktığımda endişelenmiş gibi görünüyordu. Yüzünü bana eğmiş sakinleştirmek ister gibi bakıyordu. Boyum 1.66'ydı nereden baksan benden 25 santim uzundu. Aklına bir şey gelmiş olacak ki gözleri adeta parladı. Ne olduğunu anlamadan ellerini koltukaltıma soktu ve beni havaya kaldırdı. Ancak hâlâ pencereye yetişemiyorduk. "Belinden kaldıracağım." diye beni önceden bilgilendirdi ve eğilip kollarını sıkıca belime sardı ve beni havaya kaldırdı. Zor da olsa pencereye yetişebiliyordum. Demir pencerenin kolunu zar zor aşağıya çekip pencereyi ittiğimde sonunda pencereyi açmayı başarmış bulunuyorduk. Yüzüme esen havayla rahatça bir nefes aldım. Beni hâlâ indirmeyen Gökhan'a baktım. O an kendine geldiğini belirten bir şekilde kafasını sallayıp beni indirdi.
"İyi misin? Hava yeterli değil mi?" dedi hafifçe yüzünü bana eğerek. "Evet, evet iyiyim merak etme." dedim gülümserken. "Sağ ol, yardım ettin." diye de ekleyip yine yerime oturdum." Siz bu kadar saat ne yapacaktınız Hilal'le?" dedim hafifçe gülerek. "Bilmiyorum. Aklımda bir kaç konuşma vardı ama..." dedi. Sona doğru sesi kısılmış düşünceli düşünceli gözlerini etrafta dolaştırmaya başlamıştı. "Aslında..." diye mırıldanırken yüzünü bana döndü. "Sende deneyelim. Sen nasıl tepki verir anlarsın herhalde." Ağzımı açıp itiraz etmeme fırsat vermeden dibimde bitmişti.
Karşıma oturup gözlerini gözlerime dikti tekrardan. "Hilal, ben senden cidden hoşlanıyorum, ama yani gerçekten hoşlanıyorum. Yüzünün güzelliği için değil ya da o minnoş tatlı vücudun için değil." dedi naif bir sesle. Ancak öyle bir söylüyordu ki sanki bana söylüyormuş gibi hissettiriyordu. Gözleri gözlerimde dalmış gibi görünüyordu ama bu doğru olamazdı, çünkü beni Hilal olarak hayal ediyordu. Hepsi buydu. "Senin o tatlı çirkefliklerin bile hoşuma gidiyor. Sürekli dudaklarını dişlemen..." Hilal dudaklarını mı dişliyordu? Belki de ben farketmemiştim. "Hayvan sever olman, ağzını bir türlü tutamaman, zeki olman, yürüyüşün, tavrın, konuşman senin hakkındaki her şey çok hoşuma gidiyor. Ben senden çok hoşlanıyorum be Deniz." dedi hafifçe nefesini verirken.
Deniz mi demişti o? Gözlerim şaşkınlıkla açılırken o da farketmiş olacak ki kendini hızla geri çekip ellerini önümde sağa sola sallamaya başladı. "Hayır, hayır, hayır! Hilal diyecektim dalgınlıktan öyle dedim, yemin ederim! Gerçekten!" diye hızla konuştu. Kafamı olumlu anlamda sallayıp gözlerimi kaçırdım ve yerimden doğruldum. Kalbim ağzımda atıyordu. Sanırım havasızlıktandı. Pencere açıktı ancak oda yine de havasız gelmişti.
Aklıma dank eden şeyle yüzümü ona döndüm. Hilal yerine Deniz demesinin üstünden 5 dakika geçmişti ve ikimiz de kendi köşemize geçmiş sessiz sessiz oturmuştuk. Birbirimizin yüzüne bile bakmamıştık. Yüzündeki bakışları hissetmiş olacak ki o da bana döndü."Telefonun yanında mı? Ders bitmek üzere birileri gelir çıkarır bizi belki." "Hayır!" diye atıldı adrenalin dolu bir sesle. Ona garip bir bakış atıp "Peki?" dedim ve yüzümü başka bir yöne çevirdim. Çok geçmeden spor salonundan gelen adım sesleri duyuldu. Gökhan sesini bile çıkarmamıştı ancak benim bağırışım sayesinde birileri bizi bulup kurtarmıştı. Sorun şuydu ki, Gökhan çıkar çıkmaz telefonuyla konuşamaya başlamıştı. Yanında olmadığını söylediği telefonuyla...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Kokusu bxb Yarı Texting
Teen FictionÖnceki hesabım kapandığı için kitabın devamı buradadır. Gökhan: Bal gibi de yürüyorsun kıza çocuk yok karşında Deniz: Sen olayı baya yanlış anlamışsın be Gökhan Deniz: Benim gözüm kızlarda değil ki :D Gökhan: Ne diyorsun amk Gökhan: Gay misin? Deniz...