Deniz cidden sinirimi bozmuştu. Hilal'den hoşlanıp hoşlanmadığımdan ben de emin değildim. Evet ikisinden gözlerimi alamıyordum. Ya da birinden. Kimi kandırıyordum ki, Deniz'di işte hoşlandığım kişi. Bununla nasıl başa çıkacağımı hiç bilmiyordum ve bu durumu reddetmek her geçen gün daha da zorlaşıyordu.Sıkkınca nefesimi verip odamdan çıkıp yan odaya girdim. Kız kardeşim kumral uzun saçlarını güzelce örmüş, üstüne bol bir pijama takımı giymiş yatağın üzerinde oturmuş kitap okuyordu. İşitme engelli olduğu için geldiğimi duymamıştı. Normalde içgüdüleri son derece güçlü olduğu için geldiğimi farkedebilirdi ancak kitabına o kadar dalmıştı ki beni farkedememişti.
Yatağa yavaşça oturmamla yataktaki hareketliliği farkedip gözlerini yüzüme çıkartmıştı. Genişçe gülümseyip kafasını hafif sağa doğru yatırdı. İşaret diliyle konuşmaya başladım. "İyi misin?" Kardeşim doğuştan işitme engelli olduğundan çocukluğumdan beri işaret dilini biliyordum. Kafasını olumlu anlamda salladı. Bir yıl önce tacize uğramıştı. Sürekli olarak terapiste gidiyordu bu yüzden. Henüz 12 yaşındaydı. Küçük burnu, belli belirsiz çilleri ve yemyeşil gözleriyle annemin küçük bir ikizi gibi gözüküyordu. Onun hakkında gerçekten hassastım. Üzülmemesi için her şeyi yapmaya hazırdım. O olaydan sonra bir süre ona yaklaşan herkesten korkmuştu ancak neyse ki o dönemler bitmiş az çok kendini toparlamayı başarmıştı. O gerçekten çok güçlü bir kızdı ve onunla gurur duyuyordum.
Biraz okul hakkında sohbet ettikten sonra uyumak için onun yanından ayrılmaya karar verdim. Deniz bizi Hilal'le odaya kilitleyecekti. Belki de Hilal'den Deniz konusunda tavsiye isterdim. Aklıma o küçük ela gözleri, belirgin çilleri ve sarı saçları ile bir sanat eserini andıran Deniz'in suratı geldi bir anda. Onu düşünmeden duramıyordum. Bu zamana kadar ne kadar reddetsem de çocuk aklımdan çıkmıyordu işte. Kafamı sallayıp düşüncelerimden kurtulmaya çalışırken bir yandan da yataktan kalktım. Tam arkamı dönüp gidecekken elimi tutan elle duraksadım. Arkamı dönüp yüzüne baktım küçük kardeşimin.
Yüzünde korkulu bir ifade vardı. Arada oluyordu bu. Bir anda aklına geliyor, onu tedirgin ediyordu. Yavaş yavaş azalsa da bir türlü kurtulamıyordu. Gülümseyip elimle kaymasını işaret ettim. Battaniyenin içine girip yana kaydı. Ben de ışığı kapatıp hâlâ korkan kardeşime kollarımı sıkı sıkı sardım. Çok geçmeden yavaş yavaş sakinleşmiş ve uykuya dalmıştı.
Ne olursa olsun onu mutlu etmek benim en büyük sorumluluğumdu. Bunu başarmak için elimden geleni yapıyordum.
Önceki bölümde bahsettiğim için zaafını açmak istedim. Karakterlerin zaaflarının onlar hakkında önemli detaylar olduğuna inanıyorum. Gökhan'ın aile ilişkilerine de biraz girmiş oldum. Ayrıca bu tarz konularda çok güçsüz bir insanım. Yakınlarında bu tarz durumlar oldu. Umarım sizin veya bir yakınınızın başına gelmemiştir. Bu tarz olaylar insanların hayatını kökünden sarsan olaylar en kötüsü de bunun genel olarak cezasız kalması. Yazık diyorum yalnızca.
Gelecek bölümde görüşürüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Kokusu bxb Yarı Texting
Teen FictionÖnceki hesabım kapandığı için kitabın devamı buradadır. Gökhan: Bal gibi de yürüyorsun kıza çocuk yok karşında Deniz: Sen olayı baya yanlış anlamışsın be Gökhan Deniz: Benim gözüm kızlarda değil ki :D Gökhan: Ne diyorsun amk Gökhan: Gay misin? Deniz...