8- AŞK NEDİR?

153 16 96
                                    

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

O beni engellemişti. Her yerden. Tamamiyle. Ne arayabiliyordum ne de mesaj atabiliyordum. Jongin'in yaptığından bile daha çok acıtmıştı bu canımı. Ona ulaşmamı neden engellediğini anlayamıyordum. Küçücük bir öpücük onu ne kadar etkilemiş olabilirdi ki? Neden bu kadar sinirlenmişti de işleri beni engellemeye kadar getirmişti. Cidden yaptığım şey o kadar kötü müydü?

Belki de aramalarına cevap vermediğin için kızmıştır?

Düşünmekten kafayı yiyecektim. Ona ulaşmak, iyi olduğunu bilmek istiyordum. Tamam, beni görmek istemiyor olabilirdi ama en azından sesini duymama izin vermeliydi. Uzaktan da olsa görmeye razıydım. Sadece onu istiyordum. Görmek, sesini duymak, iyi olup olmadığını bilmek. Onunla ve oynadığı oyunlarla uğraşırken ona bu kadar bağlandığımı fark etmemiştim tabii. Çok düşünmüştüm neden bu kadar merak ettiğimi. Her şeyin sonu aslında hep bildiğim o şeye çıkıyordu. Ben de kaçmak yerine kabul etmeyi seçmiştim. Evet, Ben Min Yoongi'ye aşığım.

Ben Min Yoongi'ye aşığım.
Ama o değil.

Onun beni sevmediğinin farkındaydım. Bir öpücükten bu kadar kaçmasının başka açıklaması olamazdı çünkü. Ona ulaşamadığım günden beri gözüme uyku girmiyordu. Sürekli beni neden engellemiş olabileceğini düşünüyordum. Aynı zamanda ondan gelecek ufacık bir arama ve mesaja hemen dönebilmek için telefonu her daim elimde tutuyordum. Doğru dürüst yemek de yemiyordum. Ne zamandır böyle olduğumu bilmiyordum ama her gün deli gibi telefonla dua ediyordum. Yine o günlerden birindeydim.

Elimde telefon siyah ekrana bakıyordum öylece. Gelecek ufak bir arama, mesaj sevindirirdi beni. Her zaman yaptığım şeyi yaptım ve telefonu ellerim arasına alarak kalbime yaklaştırdım.

"Tanrım lütfen çalsın, Tanrım lütfen çalsın, Tanrım lütfen çalsın..." Beni bu halde biri dışarıdan biri görseydi muhtemelen delirdiğimi düşünürdü. Ama umurumda değildi. Şu an benim odamda, tek başıma ve tamamen benim auramlaydım. Doğaya çok inanırdım. Mistik güçler beni hep kendine çekmişti. Henüz liseye giderken bir çok meditasyon tipi öğrenmiş, doğaya mesaj gönderme ve gerçekleştirme yöntemleri öğrenmiştim.

On beşinci kez aldığım nefesi güçlü bir şekilde ağzımdan dışarı atmıştım. Bir yandan da papağan gibi cümleyi tekrarlıyordum. Kapalı gözlerim telefonun çalmasıyla fal taşı gibi açılmıştı. Çığlık atarak telefonu yatağın öbür ucuna fırlattığımda anın verdiği sevinç ve korkuyla yatakta tepinmeye başlamıştım.

"Biliyordum, olacağını biliyordum! Teşekkürler Tanrım, çok teşekkürler." Hızla telefona uzanıp ekranı kendime çevirdim. Ancak az önceki mutluluğum ekranda gördüpüm numarayla son bulmuştu. Çünkü telefonda gördüğüm numara Yoongi'ye değil, Jongin'e aitti.

Doğru ya, dua ederken kimin araması gerektiğini söylememiştim...

Aslında onu çoktan silmiştim rehberden. Ama bu ezberlemediğim anlamına gelmiyordu. Büyük bir çöküşle kapatmıştım telefonu. Bana yaptığı onca şeyden sonra telefonlarını açacak halim yoktu, açmayacaktım da. Ama unuttuğum bir şey vardı;
O da Jongin'in benden çok daha inatçı olduğuydu..

𝐋𝐲𝐢𝐧𝐠 𝐋𝐨𝐯𝐞𝐫 | MYG • KJNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin