12/1- KISKANÇLIK

100 12 50
                                    

•••

Susuyorduk. Benim konuşacak yüzüm yoktu, belki o da benim yüzsüzlüğüme şaşırmıştı. Bir ay olmuştu onunla görüşmeyeli. Ancak o ne şirkete gelmiş ne de bir daha aramıştı beni. Onu o kadar üzmüştüm ki intihara kalkışmıştı. Şu an bu halde olmasının suçlusu bendim. Buna rağmen kalkıp onu ziyarete gelmiştim. Jimin olmasaydı onun kaza geçirdiğinden bile haberim olmayacaktı.

"Şey, daha ne kadar susacaksınız? En azından kim olduğunuzu söyleyin. Arkadaşım mısınız?" Diye bilinçsizce sorduğunda başımı kaldırmış ve yüzüne odaklanmıştım. Sargılı kafası, soluk dudakları, çizilmiş yanağı... Buna rağmen çok güzel görünüyordu. Bir bebek gibiydi, ne yaparsa yapsın çirkin olamıyordu.

"Evet," dedim sessizlikle. "Arkadaşınım." Başını sallayıp geri çekildiğinde tekrar bir suskunluk olmaması için konuşmaya girdim.

"Aslında tam olarak arkadaşın değilim. Yani biz seninle.." Gerisini getirememiştim. Ne olduğumuzu ben bile bilmiyordum, ona nasıl söyleyecektim?

"Flört ediyorduk." Dedim aniden. Gözleri fal taşı gibi açıldığında sessiz odayı yutkunma sesiyle doldurmuştu.

"O zaman Lisa'nın bahsettiği eski sevgilim sen misin?"

"Hayır hayır! Sevgili değildik, bak aramızdaki ilişki çok garipti tamam mı? Ben bile koyamıyorum adını tek bildiğim," duraksamıştım.

"Aramızda bir arkadaşlık ilişkisinden çok daha fazlasının olduğu." Utançla yanakları kızardığında gülümsemiştim. Ona yaptıklarımı hatırlıyor olsaydı eminim çoktan tokadı suratıma çarpmıştı. Aklına bir şey gelmiş gibi kaldırmıştı eğdiği başını.

"O zaman benim eski sevgilim kim? Sen tanıyor musun?" Lanet olsun sürekli şu eski sevgili muhabbetini açmak zorunda mıydı? Sinirlerim bozuluyordu.

"Eski sevgilin benim." Diye girdi içeriye bir ses. Kafamı sesin geldiği yöne doğru çevirdiğimde kapının orada duran Jongin yumruklarımı sıkmama neden olmuştu.

Yavaşça kapıyı kapatıp yanımıza geldiğinde ayağa kalkmıştım.

"Nasıl girdin içeri?" Dedim buz gibi bir sesle.

"Odaya en fazla üç kişi girebiliyormuş. Bu da demek oluyor ki, ben de girebilirim. Ama sen çıkıyorsun." Sırıtmıştım.

"Nedenmiş o?"

"Çünkü benim onunla konuşmam gereken önemli şeyler var. Bu halde olmasının sebebi benim." Dediğinde tüm zamanların içimde biriktirdiği öfkeyle ani bir kafa atmıştım ona. Jennie küçük çaplı bir çığlık attığında sakinleştirmek için ona dönmüştüm ancak yakamdan tutulup güçlü bir yumruk yememle kendimi yerde bulmuştum. Jennie ikinci çığlığını da attığında sinirlerime hakim olamamış ve ayağa kalkarak karnına bir tekme geçirmiştim. Hızla duvara çarptığında dirseğimle baldırına vurmuştum. Canı acısa da bana karşı koymuş ve boğazımı tutup az önce kendisinin olduğu duvara beni fırlatmıştı.

"Ya durun lütfen! Kimse yok mu! Güvenlik!" Diye arkamızdan bağıran Jennie benim umurumda olsa da onun umurunda değildi. Tek derdi beni eşşek sudan gelinceye kadar dövmekti ve bunu gözlerinden de anlayabiliyordum. Yenilmeyecektim.

Yakasından tutup yere fırlatarak üzerine çıkmış ve en sert yumruklarımı geçirmiştim yüzüne. Bir yumruk daha atacağım sırada birisi kolumu havada yakalamış ve hızla beni ayağa kaldırmıştı. Kafamı çevirip baktığımda bu kişinin Jennie'nin doktoru olduğunu fark etmem fazla zamanımı almamıştı. Hemen aklıma gelen şeyle bakışlarımı Jennie'ye döndürmüştüm.

𝐋𝐲𝐢𝐧𝐠 𝐋𝐨𝐯𝐞𝐫 | MYG • KJNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin