Tıknaz, kısa boylu, her an terleyen ve bu yüzden tebeşirli sol elinden mendili eksik olmayan felsefe hocası, sınıfın dalgın bakışları altında "Bilgi Felsefesini" açıklıyordu. Tüm sınıfta dersi dinleyen tek kişi, hocanın ağzından çıkan her cümleyi yılışık bir espriye dönüştüren ve yaptığı espriye Felsefeci Murat'la gülen Cenk'ti. Dün gece bilgisayar başındayken Cenk'in kabarık yürüyüşünü hatırladı, bir gözü saatte bir gözü Rotring kalemiyle kaloriferin kirli su fışkıran ucunu kurcalayan Fatih. 28 dakikadır sürüyordu Fatih'in can sıkıntısını yenme dürtüsü... Her zamanki gibi soğuktu sınıf. "Her zaman değil canım iki gündür böyle, abartmayın lütfen!" derdi bu durumda okul müdürü Cemal Kırıntı. Kimse Cemal Hoca demezdi ona. Müdürdü müdür olmasına ama okulun sahibiydi de. Tüm öğretmenler Cemal Bey derdi. Tabi öğrenciler öyle nazikliğe gelemezlerdi. Cemal Kırıntı'ydı adı işte.
Biliyordu aslında Fatih durumu. Pazartesi'den beri Timor gibi bir şehrin ocak ayında kaloriferler çalıştırılmıyordu. Nedenini kendi katlarına bakan Hademe Hamdullah'tan öğrenmişti, arası hizmetlilerle iyi olan Fatih. Kaloriferlere sıcak su pompalayan motor bozulmuştu. Kazan dairesiyle ilgilenen Galip Abi iki gün tamir etmeye çalışmış ancak pek bir sonuç alamamıştı anlaşılan. Bugün kazan tamircisi gelecekti. "Hala gelmedi mi ya?" diye isyan etti. Saate gene baktı otomatikleşmiş bir kafa hareketiyle. 10'a yaklaşmıştı yelkovan. 10 dakika kalmış diye umutlanırken kalemini sertçe su fışkıran yere bastırdı. Ve kırmızı bir şey sıçradı sırasının kalem-silgi konan oyuğuna. Gözleri şaşkınlıkla açılan Fatih, dün geceki belirsiz tıkırtıları ve korkunç hırıltıyı hatırladı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM KONÇERTOSU
HorrorÇocukluktan beri iki arkadaş, Fatih ve Selin, Başlarına gelecek Timor'un Laneti İlk kurbanlar, Çoktan seçildiler bunun için Bundan bihaber...