2. Bölüm

486 13 24
                                    

Kartallar Aquilaes'in kutsalıdır. Birçok meziyetleri vardır. Keskin gözlüdürler, yükseklerden uçarlar ve iyi avcıdırlar. Bundan ötürü devletimizin kutsalıdırlar. Kartalların avlanması, onlara zarar verilmesi yasaktır. Kartallar, Kartal Koruyucuları tarafından korunurlar ve kartallara zarar verenler Kartal Koruyucuları tarafından çok sert bir şekilde cezalandırılırlar. Bu cezalardan birisi lanetlenmiş bir yaratığa dönüşmektir ve bunun geri dönüşü ancak ve ancak iyi bir insan olmaları ile mümkündür. Çevrelerindeki insanlara iyilik yapmaları, devlete yardımcı olmaları takdirde günahları bağışlanabilir.

Dağların Efendisi "Kartallar" sayfa 11

Genç bir erkek yayını aynaya doğrulttu. Artistik birkaç hareket yaptı ve kendinden emin bir şekilde gülümseyerek "senden iyi bir avcı yok be Alpagut." diye böbürlendi. Ardından aynada kendisini şöyle bir inceledi.

Beyaz tenli ve uzun boylu bir gençti. Büyük elleri, etli parmakları, güçlü bacakları, geniş omuzları ve kaslı kolları vardı. Fiziksel gücü yüksek olduğu için avcılıkla geçiniyor, yakınlardaki hanlara gidip ücretli dövüşlere katılıyor, iyi para kazanıyordu. Alpagut'un uzun bir yüzü, uzun kumral saçları, küçük kahverengi keskin gözleri, uzun bir sakalı, kalın ve çatık kaşları, kısa kirpikleri ve uzun bir burnu vardı. Güçlü olmasının yanında yakışıklı da sayılırdı.

Alpagut, babasının ensesine attığı tokatla kendisine geldi ve yayını indirdi.

"Sürekli böbürlenip durma Alpagut! Böbürlenmek hiç iyi bir şey değil."

Alpagut, acıyan ensesini ovalayarak "tamam baba." dedi ve kendisinin tıpa tıp aynısı fakat yaşlanmış, biraz da göbeklenmiş haline şöyle bir baktı.

Alpagut'un babası Akın, oğlu gibi kalıplı, uzun boyluydu. Gözleri onun gibi küçüktü. Bir zamanlar siyah olan saçları her ne kadar pek fazla dökülmemiş, uzun kalmış olsa da tıpkı sakalı gibi saçı da beyazlamıştı.

"Sana daha ne kadar böbürlenmemen gerektiğini söyleyeceğim Alpagut? Mütevazilik her zaman iyidir. Bazı şartlarda kendini öne çıkarmalısın ama bu böbürlenme biçiminde olmamalı."

Alpagut, utanarak başını eğdi ve "haklısın baba." dedi. Babasına genelde karşı çıkamaz, sessiz kalırdı ve yine öyle olmuştu.

Akın, gülümseyerek "aferin." dedi. Yanına küçük oğlu Altay'ın geldiğini gördü ve onu kucağına aldı.

Altay babasına ile abisine değil, annesine ile ablasına benziyordu ve çok şirin bir çocuktu. Sarışın, mavi gözlüydü. Al ve tombul yanakları vardı.

"Biz abinle dışarıdayken evin güvenliğinden sen sorumlusun. Tamam mı oğlum?"

Altay, çocuksu bir sevinçle başını aşağı yukarı salladı. Kendine güvenilmesi çocuk ruhunu okşamış, kendine olan güvenini arttırmıştı.

Akın, gülümseyerek Altay'ı kucağından indirdi ve Alpagut'a baktı. "Gidelim." dedi. Yanlarına gelen karısı Alaltın ile kızı Akaltın'ı gördü. "Biz çıkıyoruz." dedi.

Alaltın, uzun boylu, zayıf ve çok güzel bir kadındı. Uzun, yaşına göre fazla kırışmamış bir yüzü, uzun ve gençliğinde altın sarısı, şimdiyse beyaz olan düz saçları ve küçük mavi gözleri vardı.

Akın'ın kızı Akaltın ise annesinin gençliğine oldukça fazla benziyordu. Uzun boylu, zayıf ve çok güzel bir genç kızdı. Yüzü uzun ve pürüzsüzdü. Upuzun düz ve sarı saçları vardı. Gözleri küçüktü ve maviydi.

"Nereye gidiyorsunuz Akın?"

Akın, gülümsedi ve Alaltın'ın elini öptü. Ardından yüzüne aşk ve de şefkat ile baktı.

ALPAGUT "Kartalın Laneti" (Erotizm) (Devam ediyor ve Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin