7. Bölüm

176 7 22
                                    

Alpagut, Anastasia'nın tüm isteklerine, yalvarmalarına rağmen ilk gösteri için İki Draconia savaşçısı karşısına çıktı. Karşısındakilere baktığında onların ikiz kardeş olduklarını fark etti. İkisini de alt edeceği konusunda kendisine güveni tamdı.

Bo Bing Savaşçı kardeşler ile Alpagut'un arasına geçti. "Hanımlar beyler!" diyerek ve gülümseyerek seyircilere bir reverans yaptı.

"Bu gösteri ölümüne bir gösteri olacaktır. Yenilen ya hayatını ya da onurunu kaybedecektir. Teslim olursa onurunu, teslim olmazsa hayatını. Benim askerlerimin onurunu kaybetmektense hayatını kaybetmeyi yeğleyeceklerinden emin olabilirsiniz. Diğer askerleri bilemem tabi."

Alpagut, sırıtarak Bo Bing'e baktı ve "sayın kralımız bizi onuruna denk görmüyor sanırım." diye kinayeli bir söz söyledi.

Bo Bing, kaşlarını çattı. Sonra bir küçümsemeyle "bana ulaşabilmek için çok yolun var." diye ve ardından Alpagut'a karşı başka hiçbir şey söylemeden, "gösteri başlamıştır." diyerek sahneden çekildi. Sahne artık iki Draconia krallığı askerinin ve Alpagut'undu.

Alpagut, dişlerini birbirine kenetleyerek büyük bir hırsla sırıttı ve kılıcı ile kalkanını çekti. "Başlıyoruz." dedi kendi kendine ve kalkanı önde, kılıcı arkada tutarak iki savaşçıya doğru ilerledi. Kendisine fırlatılan bıçağı kalkanıyla savurdu. Bıçak, kalkanda asılı kaldı ve Alpagut için yeni bir silah oldu. Alpagut, bu silahı kalkanından çıkarmakta hiç acele etmedi. Üzerine inen kılıç darbesini kalkanıyla savuşturdu. Geriye doğru üç adım attı ve kılıç darbelerini üst üste ikisine de indirdi ama iki savaşçı da kılıçlarıyla iyi savunma yaptı.

Bu sırada kenarda Anastasia, "acele etme!" diye bağırdı. Heyecandan tırnaklarını yiyor, yerine oturamıyor ve gözünü dövüşten ayıramıyordu. Çok gergindi. Yüreğini "ya Alpagut'a bir şey olursa?" korkusu kaplamıştı.

Alpagut, daha Anastasia'nın sözünü duymadan iki savaşçı birden ağızlarından ateş saçarak Alpagut'un üzerine yürümeye başladılar.

Alpagut ise kendini korumak için aniden bir büyü kalkanı oluşturdu. Büyü kalkanı oluşturmayı henüz tam olarak layıkıyla öğrenemese de refleksle böyle bir kalkan oluşturabilmişti ve bu kalkan, onu hayata bağlayan bir pamuk ipliğiydi. Alpagut, geriye doğru hızlı adımlar attı. Büyü kalkanıyla alevleri savuşturmakla kalmadı, alevleri sahiplerine geri iade etti fakat iki savaşçı da anında, iyi bir refleksle yana doğru kaydı ve alevlerden son anda kurtuldu.

Alpagut, kalkanına saplanmış olan bıçağı çıkardı ve ileriye doğru fırlattı. Fırlattığı bıçak havayı delerek ilerledi ve ikizlerden uzun boylu olanı buldu. Göğsünün tam ortasına saplandı.

Alpagut, ikinci bir hamle daha yaptı ve şaşkınlıklarından yararlanıp ikisinin de işini bitirmek istedi fakat sağlam olan Savaşçı kalkanıyla kardeşini korudu. Anastasia, "kanatlar!" diye bağırdı ve böylece bu uyarı Alpagut'un daha önce kanatlarını kullanmadığını aklına getirdi ve kanatlarını çırpıp havalanma vaktinin geldiğinin farkına vararak bunu gerçekleştirdi. Sağlam Savaşçıya üst üste kılıç darbeleri indirdi fakat hepsi savuşturuldu.

Savaşçı tekrar ağzından ateş çıkardı ve Alpagut bu sefer hazırlıksız yakalandı. Büyü kalkanı oluşturamadı ve kendisini elinde bulunan kalkan ile savunmak zorunda kaldı. Elindeki kalkan odundan olduğu için alev aldı ve Alpagut, alevler kalkanı kül etmeden ve eline ulaşmadan önce kalkanını Savaşçıya fırlatıp son anda kurtuldu. Kalkanı çıkardığı an eli bir kartal pençesi hâlini aldı. Gözleri çakmak çakmak oldu. Çok sinirlenmişti. "Bu fazla uzadı." diye hırladı ve kılıcını savurdu, kılıcı savaşçının kılıcıyla çarpışınca Alpagut bu sefer de pençesini savurdu ve savaşçının yüzünü paramparça etti ve yüzünden kanlar fışkırdı. Alpagut, bir kılıç daha savurdu ve Savaşçının kafasını kopardı. Yerde can çekişen savaşçıya ağır adımlarla yaklaştı. Ona hayatta kalma şansı tanımak istedi ve "teslim oluyor musun?" diye sordu.

ALPAGUT "Kartalın Laneti" (Erotizm) (Devam ediyor ve Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin