10. Bölüm

105 6 43
                                    

Alpagut, Anastasia ile birlikte salondaki misafirlerin arasından kendilerine yer açarak geçti ve Aquilaes kralı Abay'a yaklaştı ve eğilerek selam verdi.

Abay, tebessüm etti. Alpagut ile Anastasia'nın elini sıktı ve "hoş geldiniz." dedi.

Alpagut ile Anastasia aynı anda, senkronize bir şekilde "hoş bulduk." dediler, görevliden birer içki aldılar. Aralarında çekimle birlikte belli bir uyum da ortaya çıkmaya başlamıştı.

Abay, Alpagut'u sırasıyla Kurdfors Kralı Batuhan, Accipteria Kralı Materazzi, Ursaris Kralı Dimitri ve Kraliçesi Katerina, Leogard Kralı Celaleddin Bin Halid, Draconia Kralı Bo Bing, Slatirn Kraliçesi Jia, Taurusya Kralı Ademar ve Kraliçesi Alicia, Tigrisis Kralı Baagh, Equusra Kralı Adejola ve Kraliçesi Afaf –kardeştiler devletlerini beraber yönetiyorlardı- ile tanıştırdı.

Alpagut, krallar ve kraliçeler ile tanıştığı için çok mutluydu. Böyle bir onur insanın başına pek gelmezdi. Gelse de bir kere gelirdi fakat Alpagut bunun tek olmayacağına inanıyordu. İçinde gelecekte yöneticilerden birinin en iyi askerleri arasında yer alacağına yönelik bir his vardı. Bu yüzden gülümsedi ve şakalar yaptı, hepsiyle sohbet etti.

Anastasia, Alpagut'un aksine gülümsemiyor, gülümsese bile bunlar nezaket gereği olan gülümsemeler oluyordu. Alpagut'un herkesle sıkı fıkı olmasını istemiyordu. Bu yüzden birkaç öğüt vermek için kulağına eğildi.

"Herkesin gülmesine, birbirine iyi davranmasına aldanma! Hatırlarsan bundan üç yıl önce bu imparatorlardan bazıları birbirlerine ciddi hakarette bulundular. Savaşlar oldu, savaşların savaşı büyük savaş büyücüler tarafından engellendi. Daha doğrusu bir süreliğine ertelendi. Yani demem o ki kime bağlı olacağını iyi seç ya da en iyisi kimseye bağlı olma!"

Alpagut, gülümsedi ve "haklısın." dedi. Ardından Anastasia'nın en sık ormanlar kadar yeşil olan gözlerine baktı. Anastasia gibi fısıltıyla konuşmaya başladı.

"Ya da ben senin yanından hiç mi hiç ayrılmayayım orman gözlüm. Hep beraber oluruz, beraber savaşırız, beraber avlanırız. Belki bir..."

Alpagut'un sözleri Abay tarafından bölündü. Abay, "önemli bir şey yok ya?" diyerek Alpagut'un sözünü kesmişti.

Bu sırada Anastasia, Alpagut'un sözleriyle kızarmış, artık onun çekimine karşı koyamamaya başlamıştı. Bu yüzden gülümseyerek nazikçe "aramızdaki özel bir şey hakkında konuşuyorduk." dedi ve Abay'dan izin istedi. Bu sırada müzik çalmaya başlayınca Alpagut, Anastasia'yı dansa kaldırdı ve böylelikle konuşmaya devam ettiler. Anastasia, Alpagut'un sözlerini tamamladı.

"Belki senin gibi güçlü bir çocuğum olur senden."

Alpagut, Anastasia gibi kızardı ve ardından güldü.

"Gözleri senin gözlerine, yani bir ormana benzer belki? Senin kadar akıllı ve çalışkan ve de yetenekli olur."

İkisi de aynı anda güldüler ve ardından konuşmadan dans ettiler. İkisinin de gözleri çok şey anlatıyordu zaten.

Bir süre sonra müzik bitti ve yeni müzik başladı. Yeni müzik başlayınca Draconia Kralı Bo Bing, başını eğerek selam verdi ve Anastasia'ya dans teklifinde bulundu

Bo Bing, beyaz tenli, uzun boylu ve zayıf bir kraldı. Zayıf olmasına rağmen güçsüz değildi. Kılıç ve kalkan kullanmayı bilirdi. Kınında uzun ve ince bir kılıcı vardı. Uzun ve düz, siyah saçlı ve kahverengi, çekik gözlüydü. İnce siyah bıyıkları ve keçi sakalı vardı.

Alpagut, Anastasia'ya kendisinden başka bir erkek tarafından dans teklifi yapılmasıyla sinirlendi ve o sinirle yumruklarını sıktı. Üst dişini alt dudağına geçirdi. Ardından Anastaisa'nın kendisini uyarır mahiyette bakmasıyla gülümsemek ve kavga çıkarmamak zorunda kaldı. Bir kralla kavga çıkarması hiç hoş karşılanmaz, bir diplomatik kriz yaratabilirdi. Anastasia'nın krallar hakkında yaptığı uyarıyı da hatırladı ve hepsine karşı mesafeli olmaya karar verdi. Bo Bing'in bu hareketi sadece O'na değil tüm krallara karşı mesafeli olması gerektiğini fark ettirdi. Kavga çıkarmamak zorunda olduğu için gülümseyerek Bo Bing'e yaklaştı ve onu kibarca uyarmak zorunda kaldı.

ALPAGUT "Kartalın Laneti" (Erotizm) (Devam ediyor ve Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin