~•~

334 48 13
                                    

Oy atacak mısınız yoksa gelip ben mi zorla attırayım krdşlrm?



Pow Yeosang

"Ah! Acıtıyorsun amk! Şey pardon öyle demek istemedim ama eliniz ağır beyfendi!"
Sinirle mırıldandığımda adam tanrıdan yardım ister gibi tavana baktı.

"Özür dilerim ama siz dua edin gözünüz çıkmamış!" Dudağımı sarkıtıp başımı salladım ve kaşıma dikiş atmasına izin verdim.

Mal wooyoung karşımda bana pişmiş kelle gibi sırıtırken doktor onun kolunu alçıya alıyordu.
Beraber sahilde içmiştik en son hatırladığım salak Wooyoung'un beni kaydıraktan itmesi, ardından üstüme atlamasaydı. Gerisi karanlık.

Sonra gözümü bir açtım salak hemşir kaşıma elleşiyordu. Seonghwa hyung ile konuşmamızın ardından doktor dikiş atılmasını söylemiş ve bu salak hemşireyi göndermişti bana.

Seonghwa hyung demişken. ONA RESEMN BABACIK DEDİM. Tanrım sanırım delireceğim!
Neden öyle bir şey dedim sorgulamayın çünkü bende bilmiyorum.

"Bitti."
Hızla oturduğum yerden kalkıp Wooyoung'un üstüne atlamak için atak yaptığım sırada San belimden tutup kendine çekti.
"BIRAK BENİ SİKİCEM ŞU ÇOCUĞUN YEDİ CEDDİNİ!"

"Yeosang! Bebeğim ama yapma böyle."
Wooyoung şerefsizce sırıttığında sinirlerim tepeme çıkmıştı.

Sinirle San'ın kolunu ısırdım, onun bırakmasını fırsat bilerek karşımda bana sırıtarak bakan Woo'nun kurumaya yüz tutan alçısını umursamadan üstüne atlayıp yanağını ısırdım.

"AH! Sikeyim seni. Vampir misin amınakoyim?"
"Sen dua et diğer kolunu ben kırmıyorum!" Sinirle çığırdığım sırada duyduğum ses ile kaskatı kesilmiştim.
"Yeosang!"

"O mu geldi?" Mırıldanarak Wooyoung'a baktığımda bana sinirle başını sallamış ve kucağından itmişti. Yerle buluşan popom sayesinde dudaklarımdan bir inleme kaçarken tekrar bir atak ile Wooyoung'un üstüne atlayacaktım ama bu sefer San sıkıca beni tutmuştu.

"Sikerim belanı Yeosang!" Omuz silkip ısırmaya yeltendiğimde yanağımı ısırmış ve beni başka birinin kollarına bırakmıştı.

"Hwa şunu biraz sakinleştir yoksa bir yumrukla kavuşturcam onu diğer tarafa." Dudağımı sarkıtıp ona onaylamaz bakışlar ile bakarken Seonghwa beni kucağına almış ve hızla çıkışa doğru adımlamıştı.

"Hwa hy-" "Bir kelime daha edersen seni öperim Yeo!" Dudağımı dişleyip ellerimle oynarken sinirden dolayı seğiren çenesine bakmıştım.
Öpse miydi ki? Siktir siktir siktir! Kes şunu yeo!
Ayrıca, Hwa hyung neden bu kadar sinirlenmişti ki?

Pow Seonghwa

Kucağımdaki minik bebeğimi bir banka oturtup önünde diz çöktüm ve minik yüzünü ellerimin arasına aldım. Kaşındaki dikişleri görmek kalbime acı veriyordu. Elim istemsizce morluk olan yere değdiğinde Yeosang'ın dudaklarından minik bir inleme kaçmıştı.

"Ah meleğim.. üzgünüm çok mu acıttım?"
"Hayır hyung... da sen neden bu kadar endişelendin?"

Ssana bir şey olur düşüncesi kalbimi sikti, diyemedim.

"Abin bana emanet etti seni hem... sanane oğlum!"
"Ay tamam ya bir şey demedim! Ayrıca beni bırak şu pişmiş kelle gibi sırıtan salağın ağzına sıçayım."

Ne dediğini anlamadığım için bakışlarını takip ettim. Woosan ikilisini bize doğru gelirken gördüğümde göz devirdim. Ne oldu bilmiyordum ama eminim bu iki bebek -wooyoung ve yeosang- yine salak saçma bir şekilde içip ne yaptıklarını unutmuşlardı.

"Hwa hyung şu kuduzu düzgün tutar mısın? Her an bana atlayacak gibi de..." Wooyoung alaylı gülümsemesi ile konuştuğunda kahkaha atarak Yeosang'a döndüm. Ellerini pati şekline getirip tısladığında kahkahalarım çoğalmıştı.

"Sen bekle beni bir salasınlar gece bak bakiyim o ağzının ortasına sıçmıyor muyum..."
gülmememi zar zor bastırıp ayağa kalktım.

"Hadi artık gidelim. Yeosang sende abine bunu nasıl açıklayacaksın onu düşün."
"Hassiktir ya... abim ağzıma sıçacak."

Elimle hafifçe pembe dudaklarına vurdum.
"Küfür etmek yok!" "Hwa hyung!"
Omuz silkip elini tutup arabaya sürükledim.

Ön kapıyı açıp onun binmesine yardım ettim ve uzanıp kemerini bağladım. Zincirli kolyemin onun, kolyesine takılması ile geri çekilememiştim.

"Ah bir saniye hyung..." Yeosang, kolyeleri ayrımış ve bana şirince gülümsemişti. Yakından gülümsemesini görmek kalbimin tekrar kriz geçirecek gibi atmasına sebep olmuştu.

"Bakışarak sevişmeniz bittiyse eve gidebilir miyiz? Joong hyung arayıp duruyor da..."
Wooyoung konuştuğunda hızla geri çekilip kapıyı kapattım. Büyük adımlar ile sürücü kapısına adımlayıp bindim.

"Yemin ederim belanı sikerim Woo! Kes sesini."
"Yeosang!"
"Yani Woocuğum eve gidelim o güzel kelimelerini senin ağzına yedireceğim canım kardeşim benim."

Dişlerinin arasından konuşup samimiyetten uzak bir gülümseme sundu bana. Bu haline kıkırdayıp arabayı çalıştırdım ve ana yola çıktım.

Tanrı bizi Hongjoong'un azabından korusun.





Sanırım texting kitaplarda düz yazı çok olunca sıkılıyormuşsunuz aslında benim çook hoşuma gidiyor ama neyse.

Düz yazıları çok uzun tutmamaya çalışırım ama dediğim gibi kitap yarı tex yarı düz yazı yani ikisinden de bolca olacak 💅🏻

Baby ~seongsang~ ✓Where stories live. Discover now