()

297 40 27
                                    





Pow Yeosang

"Amınakoyim bu yanık kokusu- SİKTİR SİZ ÖPÜŞÜYOR MUSUNUZ?!"

San'ın sesi ile hızla Seonghwa'yı itip elimi sarı saçlarıma attım. Derin nefesler alırken Seonghwa hariç her yere bakıyordum. Gözüm sonunda dumanlar yükselen tencereye kaydığında hızlı davranıp tencerenin altını kapattım.

"Lan lan lan öpüştünüz siz... JONG HYUNG  YEOSANG'IN IRZONO GOÇUYORDU BOROKSONO OĞZUMU OMUNUKOYİM!"
Sinirle San'ın üstüne atlayıp elimi ağzına kapattım.

"Kes sesini yemin ederim Wooyoung'a giderim."
Sinirle kaşlarını çatıp elimi ısırdığında zorla elimi çekmiştim. "Bir gün çıkıcam karşısına seviyorum ulan sesi ya benimsin ya kara toprağınsın dicem. Sizinde elinize koz vermicem amınakoyim ya."

"Kim Yeosang'ın ırzına geçiyor?!" Hongjoong'un sesi kulağıma geldiğinde hızla kapıya dönmüştüm. Tek kaşını kaldırarak bize bakıyordu.

Siktir.

"Kimse abicim." Hongjoong hyungum bize inanmam bakışları atsada ocağı görünce kaşlarını çatmıştı. "Siktir ya o tencereyi yeni almıştım. Hangi salak yaktı bunu?"

Sonunda gözlerim Seonghwa'yı bulduğunda dikkatle bana baktığını görmüştüm. Gözlerimi direk ondan çekip abime döndüm. "Ben yaktım. Yani bilerek yakmadım unutmuşum orda."

"Tabi hwanın dudaklarını sömürmek ile meşgulken unutursun tabi..." San mırıldanarak konuştuğunda hızla dirseğim ile boşluğuna vurmuştum.

"Kes sesini."
"Ne dedin San?"

Joong hyungun kolunu tutup mutfaktan çıkarken son kez göz ucuyla Seonghwa'ya bakmıştım. Elindeki pastayı buzdolabına yerleştirdiğini görünce tekrar öpüşmemiz gözümde canlandı.
Siktir dudakları çok güzeldi.

Tekrar tadını almak için götümü bile verirdim. Siktir siktir ne diyorum ben. Bir daha asla böyle bir şey olmayacaktı. O kim ben kimdim.

İkimiz imkansızdık.

Ya da ben öyle sanıyordum.




Pow Seonghwa

Elimi dudağımın üstünden bir kez daha geçirdim. Siktir, biz öpüşmüştük. Amına koyim ciddi ciddi öpüşmüştük.

"San."
San ağzına attığı çileği çiğnerken bana döndü. Tek kaşını kaldırdığında yanına gidip kolunu sıkıca tuttum.

"Sen demin ne oldu gördün mü?"
"Evet amk malı az kalsın Hongjoong hyunga yakalanıyordunuz. Bari öpüşceksiniz gizli yapın."

"Biz öpüştük dimi."
"Sen mal mısın amınakoyim?"

Elimi tekrar dudağımda gezdirip dudağımı yaladım. Siktir, tadı hala dudağımdaydı.

"Amınakoyim biz nasıl öpüştük onunla?"
"Ne biliyim amk ben geldiğimde maşallah çocuğu vakumluyordun."

Sırıtıp tezgaha döndüm.
Biz. Yeosang. İle. Öpüşmüştük.

Bana imkansız diyordu ama beni öperken hiçte imkansız gibi değildi.

Aklıma gelen düşünce ile dudağımdaki sırıtış silindi. Ya öylesine öptüyse? "San."
"Ne var amınakoyim evet öpüştünüz o seni vakumladı sen onu."

"Hayır onu sor-"
"Kimle öpüştün?"

Arkamdan gelen Joong hyungun sesi ile hızla oraya döndüm. Siktir. Bu gün ne çok kullandım bu kelimeyi böyle? "Kim?"
"Ne kim?"
"Öpüşmüşsün?"
"Ben öpüşmedim sen mi öpüştün?"
"Benimle taşak mı geçiyorsun Hwa?! Kiminle öpüştün diyorum soruma adam gibi cevap ver!"

Sinirle bağırdığında yerimden sıçradım. Şu hayatta her boku yapın ama Hongjoong'u sinirlendirmeyin. Kediyken kaplana dönüşebiliyor kendisi.

"Kimseyi öpmedim hyung sen yanlış duydun biz filmden bahsediyorduk." Joong hyung başını sallayıp tezgaha yanımıza geldi.

"Yeosang patates yakmış.. dışardan sipariş etsene uğraşmayalım şimdi kızartmakla."

"Şey ben hemen hallederim zaten soyulmuş var hyung." Joong başını sallayıp bir bardak su aldı ve yanımızdan ayrıldı.

"Altıma işedim sanırım..." San mırıldanarak konuştuğunda bu haline kahkaha attım.
"Joong hyungtan ölümüne korkuyorum amk."

Tekrar konuştuğunda göz devirsemde haklı buluyordum onu. Yaklaşık 17-18 yıldır arkadaştık fakat gerçekten hep bir ağırlığı vardı. Benimde vardı ama genellikle çocuklaşırdım arkadaşlarımın yanında.

San yanımdan ayrılırken bende patatesleri başka bir tencereye koyup yanan tencereyi çöpe attım.









Hwa hyung: Pişt
Yeosang~

Yeosang: Hyung
?

Hwa hyung: Bu gün bir şeftali yedim
Tadı çok güzeldi

Yeosang: Eee hyung?

Hwa hyung: Bundan sonra hep şeftali yemek istiyorum

Yeosang: Hyung ben ne yapabilirim şu an?

Hwa hyung: Yeosang

Yeosang: Efendim hyung?

Hwa hyung: Lip balmını sakın değiştirme
Görüldü

Gözlerim Yeosang'ı bulduğunda yüzünü kıpkırmızı görmek benim sırıtmama sebep olmuştu.
Tekrar telefonu elime alıp sadece dudaklarımın gözükeceği bir resim çektim.

Hwa hyung: Sanırım seni özleyen bir şey var.

Yeosang: Nw
Ne?

Hwa hyung:

Kendileri şeftali istiyor

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kendileri şeftali istiyor...
Üç tane istiyor ama sanırım şu anlık bir tanesi yeter.
Görüldü

Telefonumu bırakıp Yeosang'a baktığımda yerinden huzursuzca kıpırdandığını gördüm. Sinsice gülerken bakışları beni bulmuştu.

Yerinden hızla kalkmıştı. Joong, tek kaşını kaldırıp ona bakarken bende tek kaşımı kaldırıp bakmıştım. Bir bana bir Joong'a bakmıştı.

"Ş..şey. Ben bi lavaboya gidip gelicem abi.."
Joong başını salladığında hızla odadan çıkmış ve lavaboya gitmişti.

Arkasından sırıtarak odadan çıkmıştım. "San patatese bakar mısın? Odaya gidip gelicem."

Hızla lavaboya ilerleyip kapıyı iki kez tıklattım.
"Dolu!"
"Yardıma ihtiyaç var mı güzelim?"



Bence var hadi sevişin

Şaka daha var sevişmeye

Neyse hadi bb

Baby ~seongsang~ ✓Where stories live. Discover now