Final

167 14 32
                                    


Belki daha uzatabilirdim ama yeterli bence? Neyse bunu vmin ficine uyarlayabilme ihtimalim olduğu için hemen finali yazdım.
Bu arada bölümün çoğunluğu
smuttur bilginize
Umarım beğenirsiniz iyi okumalar!




Yeosang

"Sessiz ol Woo malı."
Sinirle Wooyoung'a vurduğumda geri bana vurmuştu. Kolumu ovuşturup merdivenden düşmemeye çalıştım.

Abim yılbaşı ağacı almıştı süslemeyi bize bırakmıştı ama biz Wooyoung ile akşama kadar uyuduğumuz için sabahta abim burayı eğer boş görürse bizi keseceği için gece gece ağacı süslemeye kalkmıştık.

"Küçük velet o boyunla tabi yetişemezsin oraya." San, Wooyoung'u kolunun altına çekerek konuştuğunda sinirle dudağımı ısırdım.

"Görürsünüz bakın kim asabiliyor!"

Parmak uçlarımda yükselip yıldızı koymuştum ki dengemi sağlayamayıp ağacın üstüne düşmüştüm.

"Ahhh!"

Camın üzerine devrilen ağacın üstünden yere düşmem ile Wooyoung ve San büyük bir kahkaha patlatmıştı.

Ben kesilen elime bakıp küfürler ederken büyük gürültüye elbette abimler uyanmış ve solunum kapısında şaşkınlık ile bize bakıyordu.

Seonghwa hızla yanıma gelirken beni yerden kaldırmıştı. Şimdi şımarıklık vakti Yeosang yoksa şu ikili benim ağzıma sıçardı.

Gözlerimi doldurup sol elimle kanayan sağ elimi tutup ağlamaya başladım. "Bebeğim ağlama ne oldu?"

"Şu iki pis.. bana kısa boylusun sen asamazsın yıldızı dediler sonrada merdivenimi tutmayıp bana güldüler bende düştüm."

Hongjoong sinirle Wooyoung ve San'ı kovalamaya başladığında alttan bir sırıtıma gönderip Seonghwa'nın koynuna sokulmuştum.

"Gece gece ses yapmayın. Joong ben Yeosang'ın eline pansuman yapıcam."

Seonghwa kucağında ben ile salondan çıkmış ve beni odamıza taşımıştı. Odaya girdiğimizde beni yatağa bırakıp odadan çıkmış ve bir kaç dakika içersinde elinde ilk yardım çantası ile odaya girmişti.

"Sen kendini masum sanıyorsun ama melek yüzlü şeytan olduğunu çok iyi biliyorum güzelim."

Şirince Seonghwa'ya gülümsediğimde yanıma gelmiş ve dudaklarımızı birleştirmişti.

"Elini ver bakalım."

Kanı kurumuş elimi ona uzattığımda plastiğin kestiği yeri güzelce temizlemiş ve kahverengi olan sıvıdan sürmüştü. Yaranın yanması ile ağlamaya başladığımda birazcık üflemişti.

"Bebek misin sen?"
"Hm hm.. seni bebeğinim ya babacık."

Göz yaşlarımın arasından konuştuğumda kahkaha atmıştım. Elime beyaz sargı bezini sarıp çantayı yere atmış ve benim yatağa uzanmamı sağlamıştı.

Üstüme çıkıp dudaklarımızı birleştirdiğine ona karşılık vermiştim. Sağlam elimi siyah saç tutamlarına atıp çekiştirdiğimde inleyip kendisini bana bastırmıştı.

Hissettiğim sertliği ile onu içimde istemiştim, tekrar ve tekrar.

"Bebeğim beni delirtiyorsun..."

Gülümseyip onu alta aldım ve üstüne çıkıp penisinin üstüne oturdum. Biraz sürtünürken sarı saçlarımı geriye atıp ona yaramazca gülümsedim.

Baby ~seongsang~ ✓Where stories live. Discover now