KARARTI7.Bölüm"Çığlık"
"Nasıl susulur bir haykırışa,bu da cinayet sayılmaz mı?"
Sahi ne yapıyordur şuan?
Düşüncelerimi tuzla buz eden konaktaki gürültüydü. Korkuyla yerimden sıçrarken aynı küçük bir kız çocuğu gibi dolaba saklanmak istedim.
Gözlerimi sıkıca kapattım ve her şeyin iyi olması için içimden milyonlarca dua okudum. Daha kötü olacağını bilmeden.Saklanmak hiç bu kadar güvenli gelmemişti bana. Dila için, abim için saklanmak istiyordum. Belki de en çok kendi benliğim için. İçimde hevesle hayata bağlanmayı bekleyen pembe elbiseli bir kız yoktu. Annemin parçaladığı bir kalpte çocukluğumu koşturamazdım.
Gözlerim ,karşımdaki pürüzlü duvardaydı, abimin sert sesi odamda yayılıyordu. Sanki kulağımın dibinde bağırıyordu. Nasıl sağır olunurdu bu isyana.
"Canınız cehenneme.."diyordu ,ben sadece dinledim." Evlenmeyeceğim onunla."
Belki de duygusuzca.
Vicdanım uzak diyarlardan bana Dila'mı getiriyordu . Bir insan hiç konuşmadan yürek parçalayabilir miydi?
Dışarıda sağanak vardı. Yağmur damlaları Boran abimin sesini az da olsa kısıyordu. Peki ya Dila ona nasıl duymayacaktım. Ben onu kulaklarımla değil, kalbimle dinliyorum,gözlerimle değil kalbimle görüyordum. Duymamak için kalbimin parçalanması gerekirdi. O benim canımdı.
Bu yaşadığı ağır değil miydi?
...
Düşünceler ağır ağır birleşip beynimi yıkıma götürecek kadar kuşatmıştı. Kelimeler artık bıçakla ikiye ayrılmış ,boğazlarda bir düğüm olarak ebediyete uğurlanmışlardı. Nasıl uyuduğumu hatırlamıyorum bile ama tek hatırladığım hakikât çok ağlamamdı.
Hayır!
Abime değil,
Dila'ya değil,
Ben bunları yaşayan ya da -yaşamak zorunda olanlar-için ağladım . Belki gözyaşlarımla temizlerdim kötü kaderi. Aklar paklardım.
Yetmez miydi?
Yüzüme soğuk suyu çarpınca kendime geldiğimi hissetmiştim. Ama maalesef dün çok geç yattığım için uykum daha açılmamıştı. Şuan zaten tek yapmak istediğim yorganın altında saatlerce ve hatta günlerce kalıp hiçbir şey yapmamak istiyordum.
İnsan bazen özlüyor hiçbir şey yapmamayı. Hiç kimseye bir şey beğendirmemeyi ya da hiç kimseye kendini anlatmamayı. Özlüyor işte.
Lavabodan sarsak adımlarla çıkınca bugün okulum olduğu gerçeği canımı sıkıyordu. Camdan görünen havanın hiçte iç açıcı bir tarafı yoktu. En sevdiğim havalar. Bu bile beni mutlu etmedi. Galiba artık acıya dayanma gücüm artığı için doğru orantılı bir şekilde daha büyük şeylere ihtiyacım vardı. Mutlu olmak için.
Mutlu olmak.
Kitaplar,mutluluk payımı almış. Ve ben onlardan arta kalan mutlulukla yaşamaya çalışıyordum. Ama insanoğlu dünyada varolduğu süre boyunca doyumsuz olmuştur. Hep daha fazlasını istemiştir. Tek fark ise farklı yaşayışlarda ve farklı yaşlarda olmamızdı. Ülkenin sayılı zengini daha fazla para isterken ,başka biri güzellik ister, memleketin el değmemiş başka bir yerinde herhangi bir çocuk okumak için bir kitap ister. Ve inanın ki bunlara sahip olduğumuz zaman daha fazlasını isteriz. Doyumsuzluk ve bu hırs biterecek bizi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARARTI
Romance"Sen yasaksın." Tanrı ağıt yakmıştı bu ölüm kokan adama,gözyaşı dökmüştü acıyan kalbime. Gözlerim gözlerine dikilirken mayınlı bölgesinde ben vardım. "Ama en çok banasın."