Bölüm Dört - Haykırış

1K 70 13
                                    

KARARTI

4.Bölüm: "Haykırış"


Mert'in gözlerindeki korku ,Dağhan'ın ne kadar da tehlikeli bir varlık olduğunun göstergesiydi. Kendi halinde bir kızken iki gün boyunca yaşadıkları hiç normal yaşantısına uymayan hallerdi.

Benim yanımda yerini alırken, ben onun sıkmaktan bembeyaz olmuş ellerine baktım. Gözlerindeki ateş değil Mardin'i dünyayı kül edecek kadardı sanki. Sinirden kaskatı kesilmişti. Ben ise ruhsuz gibi ona bakıyordum.

Üç yıldır kendisini bir kere bile göstermemişti. Şuan neden yanımdaydı neden odama giriyordu? Artık her şey o kadar ağır geliyordu ki. Oturup yere hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordu. Dağhan'ın gözleri gözlerimle kesişince bir an boğulacağımı sandım. Cehennem gibiydi. Bakışları yakıp yıkıyordu.

Bakışları tekrar Mert'e kayınca,derin bir nefes aldım. Mert ise başını öne eğmişti. Bu durum iyiyice canımı sıkmıştı. Karışmaya hakkı yoktu.

" Ne dedi sana.." Çenesiyle sanki zavallı bir varlığı gösterir gibi tiksinerek işaret etti "..bu piç?"

Dağhan'ın öfkesini,acımasızlığını abilerinin anlatmasıyla çok iyi biliyordu. Sadece konuştu diye Mert'e  zarar vermesini istemiyordum. En yakın zamanda da bu adamdan kurtulmalıydım. Hayatımı sabote ediyordu.Daha iki gün önce doğru düzgün görmüş adam kendisi üzerinde hakkı varmış gibi konuşması beni delirtiyordu.

Ben onun gözlerine korkusuzca bakıp ,kendimden  emin bir sesle " Sana neden hesap verelim ki?"

Mert'in yüzü kireç gibi olmuştu,yanlış bir şeyler yaptığımı  hissetsem de kendimden emin duruşumu  bozmamam gerekiyordu. Susmamam  gerektiğini biliyordum.  Ezilmeye karşı susmazdım, susamazdım.

Dağhan'ın bakışları Mert'ten kendisine yavaş ama tehlikeli bir şekilde çevrildi. Ölüm fermanının mührü kara gözleriydi. Gözlerinden her dakika bir insanın idamı gerçekleşiyordu. Bir insan bu kadar korkutucu olmamalıydı.

"Öyle mi?" Daha çok meydan okur gibiydi. Hem bu kadar korkup hem de deli cesareti göstermek tam kendisine göre bir hareketti.

Hiçbir şey demeden  kolumu çekiştirip son model arabasına götürdü. Hayır götürmedi, fırlamıştı . Sinirlerim tepemdeydi. Bağırmak istiyordum fakat etraftaki insanların yeterince ilgisini çekmiştik daha fazla gözleirn üzerimizde olmaması için mümkün olduğu kadar kısık sesle,

"Nereye götürüyorsun beni sapık herif?" Ben arabanın içindeyken o da kapının yanından üstten bana bakıyordu.

"HasbinAllah.."boynunu iki kere kütletti ve kara bakışlarını benim yüzüme odaklamıştı. Yüzümdeki sıcaklık sinirimdendi.  "..seni ilk ve son kez uyarıyorum bana sapık demeyeceksin. " Sesi emir verme  dışında hiçbir duygu barındırmıyordu o kadar soğuk gözlerle baktı kışın çırılçıplak kara uzanmış gibiydi bunu tüm bedenimde hissettim.

"Sen de öyle davranmayacaksın. O gece odama giren de sen değilsin o zaman ,üç yıldır beni sapık gibi takip eden de sen değilsin. Ben bunları kafamdan sallıyorum. "

Kara gözleri yavaş bir şekilde kısıldı ve santim santim yaklaştı. Her ne kadar kendimi çeksem de arabanın vitesi  izin vermiyordu ve o hala tehlikeli bir yavaşlıkla üzerimegeliyordu. Dağhan'ın gözlerindeki ateşi  bana da yansımıştı. Biri çakmak yaksa benzin istasyonu gibi yanacaktık.

Başını  boynuma  bırakırken  titrediğime yemin edebilirdim. Nefesi boynuma çarparken, sıcaklığı da boynumun uyuşmasını sağlamıştı. Bu yeni sakinleşme yöntemiydi. Sakinleşmek için yavaş yavaş nefes alıyordu. Sert sesimle" Bırak beni."

"Benden başka gecenin o saatinde kimse odanda bulunamaz. Ya da erkenden eşek cennetine gitmek istiyordur o piç." Tiksinir gibi söylemişti,tahammül edemiyormuş gibi.

Bedenim duyduklarımla gerilmiş,zavallı kalbim ise hızlıca çarpıyordu. Yerini beğenmemiş gibiydi. Rahatsız hissediyordum. İçimdeki ağlama isteği bir türlü bitmezken ,ne yapacağımı bilmiyordum.

Kısık sesiyle "Benden ne istiyorsan?"

Ağırlığını o gece ki gibi onun zayıf bedenime bırakırken,

"Seni."

"Klişe bir cevap oldu ve ben istemiyorum." Son söylediğine cevap vermek yerine biraz daha sert soluklarla kokumu içine çekti.

Duymuyordu sanki,ölmüşte olabilir. Bu adam ne dediğinin farkında mıydı?Üç yıldır takip etmesinin sebebi...Aşık mı olmuştu?

"İstiyorum. Üç yıldır.  Her Allah'ın günü." Her kelimesi beyni için bir kurşun niteliğindeydi. Bu duruma da az fazla katlanamayacağı için sinirle konuştum.

"Kalk üzerimden!" Dişlerini sıkarak söylemişti bunu yapmasının sebebi bu arabadan ağlamadan çıkmasıydı. Saplantılı hislerine utanmadan dile getiriyordu. Haberi var mıydı üç yıldır nasıl bir esaret altına yaşadığından. Gelmiş pişkince istiyorum  diyordu. Böyle olmamalıydı.

Israrcı tutumunu sergilemeden kalktı üzerimden. Kapının yanından çekildi. Bende hızla bedenine çarparak çıktım. Sadece gittim. Kalbime mızraklar yerleştirmişlerdir. Soğuk rüzgar yüzüme şok etkisi  arabasından uzaklaşıncaya dek arkasına bakmadı bile. Bu onu son görüşüydü. Öyle olması için her şeyi yapmalıydı. Ama nasıl?

Böyle kötü bir adamın aşkını istemiyordum. Kana açtı ,katliamı seviyordu. Kendi sonunu onun mürekkep bulaşmış gözleriyle yazmak istemiyordu.

KARARTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin