Bölüm Üç - Azrail

1.1K 69 37
                                    

KARARTI

3.Bölüm "Azrail"

Karanlıkta tanımadığım bir adam bana ' neden gelmedin?'diye hesap soruyordu. Yüzünü bile bir kez bile görmediğim adam  üzerimde hakkı olduğunu düşünüp hesap soruyordu.
Kafasını biraz daha boynuna gömerek konuştu.

"Artık sensiz olmuyor." Bu adamın kafası iyi miydi? Bu tacize daha fazla susmak istemediği için sert bir şekilde dirseğimi adamın sert karnına geçirdim. Olan onun dirseğine olurken adama döndüm.

Saçlarımı sinirle çekerken bakışlarım gördüğüm suretle kafama binlerce kez  balyoz yemiş gibi hissetmiştim

Bu oydu.

Dağhan'dı.

Dağhan Barlas.

Gözlerimi  bir kez daha kapattım ve kabus gördüğümü düşünüp kendimi avuttum. Salak mısın? Oydu işte.

İki saniye gibi kısa bir süre içinde kolumun çekilmesiyle çığlığı basacakken kemikli elleri beni susturdu. Neredeyse yüzümün tamamını kaplıyordu.

Boğuk,pürüzsüz sesiyle" Farkında mısın? Az önce bana dirsek attın."
Bu daha çok çekeceği şeyin sebebi gibiydi.

Korkudan hiçbir şey diyemezken,Dağhan uyarır nitelikte konuş
"Ağzını açacağım ve bağırmayacaksın! Erkenden evlenmek istemezsin benimle." O kadar emredici bir tonla konuşuyordu ki korkmak az kalırdı yanında.

"Ne istiyorsun benden " Elleri hala  dudaklarımda  olduğu için ,her kelimenin ardında değiyordu dudaklarım elinin ayasına. Bu durumu fark ederken ,ağırlığını biraz daha genç kızın üzerine vermişti bile.

"Sence?"

Ne yani Dağhan Barlas beni mi seviyordu?diye geçirmeden edemedim içimden.

Tamam,kabul iyice saçmalamıştım.Ama gecenin bu saatinde ne işi vardı odasında?

"Beni neden takip ediyorsun sapık mısın?" Korkudan ne dediğimin farkında bile değildim. Sapık mısın diye sormak herhalde saçmalığın boyutunu gösteriyordu. Çünkü tek kişilik yatağında böyle konuşmak epey saçmaydı zaten

Sır veriyormuş gibi konuştu

"Sapık olsam daha farklı pozisyonlarda olurduk değil mi?"

Onu kendimden uzaklaştırıken,
" Defol git buradan."

"Daha yeni gelmiştim. Hiç Mardinli gibi davranmıyorsun."
Dalga mı geçiyorsun demek istesemde ciddî yüzü hiç dalga geçiyor gibi değildi. Sanki her zaman geldiği bir yerdi.

"Hah! Kusura bakma ya beni üç yıldır sapık gibi takip eden adama misafirperver olacaktım..." Balkonu sert bir ifadeyle gösterip "...siktir git. "Küfür dudaklarından istemsizce çıkarken biraz daha yatağa sindim.

Gözlerinin önüne gelen kara perdeyle Dağhan'ı bir canavar olarak görüyordum, bu görüntüyle sert bir şekilde yutkundum. Dağhan Barlas'a küfretmek mi? Az bile. Ağa diye susacak değiliz. Ağa ama sapık. Dik duruşumu ve asiliğimi bozmadan baktım. Korkusuzca.

Bileklerini başının yanında birleştirip tıslamaya benzer bir sesle konuştu "Bana bir daha küfredersen.." Sakinleşmek için derin bir nefesi içine çekti"...sana neden küfretmemen gerektiğini uygulamalı zevkle anlatırım. "Pislik herif.

Sözlerine daha fazla dayanamazken bacaklarımı hareket ettirdim. Nafile bir çaba olduğunu bir beş dakika sonra anlamıştım.

"Bırak beni."

Adam bu sefer zorlamdan bıraktı ve kulağıma şu sözleri fısıldadı.

"Son değildi. "

Tam ağzını açıp cevap verecekken balkon kapısının kapanması bir oldu.

Nolmuştu Allah aşkına az önce?

Korkudan gözlerimi sıkıca kapattım. Dağhan Barlas. Acıması olmayan adamın az önceki eğlenen yüzü aklından silinmiyordu bir türlü. Nasıl silinebilirdi ki? Peki kendisinden ne istiyordu? Yoksa bana aşık mı olmuştu diye geçiriyordu içinden. Bu düşünce bile ağır geliyordu ona.

Sabahı zor etmiş uykulu gözlerle sofrayı çalışanlarla birlikte kuruyordum. Dün gece ki sahneler aklına takılıp tekrar tekrar oynatıyordu. Korkuyor muydu?

Kesinlikle evet.

Bugün okulum olduğu için seri hareketlerle kahvaltımı yapmıştım. Taş oymalı odama geldiğimde havanın nasıl olduğuna baktım ona göre giyinecektim. Sonbaharın son günleriydi. Mavi kot pantolon ,üzerine bordo kazağını giydim,deri ceketini de üzerime geçirince hazırdım. Makyaj yapmak istiyordum lakin yapmasını bilmiyordum. Hiçbir zaman makyaj yapmıyorum diye havalara giren tiplerden değildim.  Ben yapamıyordum.

Dersler hızla bitmiş okulun kapısında bekleyen arabaya gidecekken üst sınıflardan Mert'in bana  seslenmesiyle adımlarım durdu.

"Berze bir bakar mısın?"

Ne var dercesine çocuğa baktım. Tamam üniversite olabilir ama burası Mardin'di bir erkek konuşması edepsizlikti. Saçma.

Etrafına hızlıca baktı ve umarım ne istiyorsa hemen söyler diye geçirdim içimden.

"Efendim?"

"Akşam arkadaşlarla toplanıyoruz sen de gelsen?"
Kaşlarımı  çatmış anlamaya çalışıyordum. Bir kere bile bu çocukla aynı ortama girmemiştim . Aslında hiçbir ortama girmemiştim.

"Gelemem. İyi günler." Arkasını dönüp gidecekken Mert denilen çocuk kolumu  tuttu ve kendine döndürdü. Ne cürretle. Gözlerimden alevler taşarken onun sert sesini duydum.

"O elini götüne sokmamı istemiyorsan çek elini. "Karşıda sinirle gerilmiş bir Dağhan sapığını beklemiyordum. Aman ne güzel(!)

Mert'in korkuyla fısıldamasını sadece ben duydum.

"Dağhan Barlas!" Ya evet o. Ne güzel.

Ellerini yavaşça çekti ve araya bir adımlık mesafe koydu.

Benim gözlerim ona kayınca azraili onun gözlerinde görür gibi olmuştum. Ağzım dilim  kururken, Mert'in aksine ona korkusuzca baktım.

25|04|21

KARARTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin