Açelya elini mavi kutunun içinde ki kap keklere uzattı. İçlerinden pasta süsleriyle süslenmiş olanı aldı. Boyutu normalden küçüktü o yüzden direk ağzına attı.
Çiğnemeye başladı.
Yutkundu.
Açelya : Cidden tadı çok güzel.
Yedek kutu ! Her olasılığı düşünmüştü. Onu zehirleyecek kadar aptal değildi. Çantasında iki kutu vardı. Biri zehirli kap kekler için biri normal kekler için. İki kutu arasında ton farkı vardı. Biri zehirli olanları görse bile zehirsiz olanlardan ikram edebilirdi.
Ahsen : Teşekkür ederim. Sen iste daha çok yaparım.
Açelya'nın yüzünde hafif bir gülümseme vardı. Benim yanımda daha mutluydu.
Neredeyse herkes sınıfa gelmişti. Dersin başlamasına çok az kalmıştı. Öğretmen sınıfa girdi. Kafasını Ahsen'e doğru çevirdi. Yüzünde hafif bir gülümseme. Öğretmene doğru bakıyordu.
Edebiyat Ö. : Arkadaşlar size üzücü bir haberim var. Bizim sınıfımızdan olan Hasan ve Batuhan vefat etti.
Öğretmen yavaşça yerine oturdu. Sınıfta bir sessizlik vardı. Ölüm sessizliği gibi. Herkesin suratında hüzün, şaşkınlık ve uykusuzluk vardı. Bir nevi şok içerisindeydiler. Onların yeri boş kalmıştı.
Ahsen Açelya'ya baktı. Şaşırmıştı. Açelya ile dalga geçmeselerdi şu anda yaşıyorlardı. Bu okula geldiğim ilk gün Açelya ile dalga geçen andavallar. Neymiş evinde internet yok diye fakirmiş, açlıktan ağzı kokuyormuş. Aç gözlü aptallar. İkram ettiğim kap keklerden çok fazla yemişlerdi. Komik. Demek C-14 daha geç öldürüyordu.
Sınıftan biri : Hocam neden ölmüşler ?
Edebiyat Ö. : Bilmiyorum.
Nasıl bilmiyorsun ? Aptal karı kimi kandırıyorsun sen ? Desene kan kusa kusa öldü. Son zamanlarında su bile içemedi. Hadi söylesene.
Açelya'ya baktı. Ne ! Üzgün müydü ? Nasıl ? Onunla dalga geçen kimse kalmadı. Neden ?
Ahsen (Sessizce) : O kadar üzülme ölen kişiler önemsiz kişilerdi.
Açelya (Sessizce) : Öyle deme. Herkes önemlidir.
Ahsen (Sessizce) : Değildir. Onlar seninle dalga geçiyordular.
Açelya (Sessizce) : Biliyorum. Öylede olsa kimse ölmeyi hak etmiyor hem annesi hem babası tüm yakıları ne kadar üzülmüştür.
Ahsen (Sessizce) : Farklı bir bakış açısı.
Nasıl bu kadar vicdanlı olabiliyor ? Ev de pirana beslediğimi bilse acaba ne düşünürdü ?
Sınıfa orta yaşlarında biri girdi. Bu müdürdü.
Müdür : Ahsen Xxxx burada mı ?
Edebiyat Ö. : Evet hocam burada.
Ahsen ağır adımlarla müdürün yanına gitti. Sınıftan çıktılar. Neden gitmişti ? Ne zaman gelirdi ?
Selim'i kayıp etmemek için çıkma teklifini kabul etmişti. Çünkü onun için tek değerli insan oydu. Şimdi düşünce Ahsen ona göre bin kat daha iyiydi, ve güzel. Onu gerçekten seviyordu ama arkadaş olarak değil. Hiçte Selim'in anlattığı gibi biri değil. Her şeyde mükemmel. Onu kayıp etmek acı verirdi. Hem de çok fazla...
Teneffüs zili çalmıştı. Ahsen daha gelmemişti. Muhtemelen müdürün odasındaydılar. Açelya müdürün odasına doğru yürümeye başladı. Ahsen çoktan çıkmıştı.
Açelya : Çoktan çıkmışsın bile şey senin yanına geliyordum.
Ahsen : Tuvalete gidip gelecektim.
İkisi birden tuvalete girdiler. Kimse yoktu. Ahsen yüzünü yıkadı. Tuvaletin kapısını kapattı.
Ahsen : Bana hâlâ bir cevap vermedin. Aslında ne cevap verdiğin umurumda değil. Sadece seni zorlamak istemiyorum.
Açelya : Şuan Selim'le çıkıyorum.
Ahsen : Ayrıl şu piçten seni sadece kullanıyor. Bak seni ileride sadece cinsel arzuları için kullanacak. Lütfen dinle beni. Senin için ne yapabileceğimi bir bilsen.
Tuvalete bir arkadaş grubu girdi. Teneffüs zili çalana kadar orada kaldılar. Çoktan zil çalmıştı. Sınıfına dönmeleri gerekiyordu. Tuvaletten çıktılar. Sınıfa doğru giden koridorda Ahsen Açelya'yı durdurdu. Kendine çekti. Yanağına küçük bir buse kondurdu.
Buda neydi ! Aniden utandırıcıydı, ama çok iyi hissettirmişti. Midesinde kelebeklerin uçuşmasına neden olmuştu.
Sınıfın kapısı araladı. Öğretmen daha gelmemişti. Sıralarına oturdular.
![](https://img.wattpad.com/cover/258637034-288-k421279.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olasılık Dünyası {GxG}
General FictionBeyaz bir bankın üstünde oturuyordu. Ama bir şeyler eksikti... Arkadaş gibi, sohbet edeceği biri... Sonsuza kadar sevdikleriyle mutlu yaşayacağını zannediyordu ya da o aptal filimler gibi olacağını. Kimi kandırıyordu ? Asla öyle o...