Son derste bitmişti. Neredeyse herkes sınıftan çıkmıştı.
Ahsen : Daha sonra eve birlikte yürüyelim olur mu ?
Koşarak çıkmıştı sınıftan. Acelesi olduğu olduğu çok belli idi. Benim aklım hâlâ o küçük öpücükteydi. Çok ani olmuştu ama iyi hissettiriyordu. Bu günlük okul bitmişti. Şimdi cehennem başlıyordu. Babaannesi onu yeniden unutacak mıydı ? Bu acı daha ne kadar sürecekti ? Geçen sefer ki gibi dışarıda kalmak zorunda kalırsa. Eve hiç gitmek istemiyordu. Yavaş adımlarla evine doğru yola koyuldu. Selim neredeydi ? Okulda hiç görmedi. Hasta mıydı ?
Çoktan eve gelmişti. Oturdukları binalarının önündeydi. Hayır eve gitmeyecekti. Bacağına bir kedi dolandı. Rengi sarıydı. Acıkmış olmalıydı. Kaldırıma oturdu. Yeşil çantasını açtı. İçinden ekmek parçası çıkardı. birazını kediye verdi. Kedi ekmeği aldığı gibi Açelya'nın yanından uzaklaştı.
İstemeye istemeye eve girdi. Yine aynı şeyler. Kovuldu evden. Hava soğumaya başlamıştı. Çok fazla rüzgar esiyordu. Elini montunun cebine soktu. Bacakları üşüyordu.
Biri koşuyordu. Çok hızlı. Belki Ahsen'di. O hep böyle zamanlarda ortaya çıkıyordu. Ne zaman yardıma ihtiyacı olsa o hep oradaydı.
Hayır Ahsen değildi. O olsaydı daha iyi olurdu. Belki de bu kadar acıya katlanmak zorunda değildi. Sadece gözlerini kapatması gerekiyordu. Ölse daha iyi olurdu. Değer bir insanın değersiz günleri.
Sadece ölmesi gerekiyordu.
Ne kadar zor olabilirdi ki ?
Daha ne kadar canı yanabilir ki ?
Yüksek bir bina bulması gerekiyordu. Çantasını oturduğu yere bıraktı. Ne de olsa artık bir daha okula gitmeyecekti. Oturduğu yerden kalktı son defa baktı oturduğu yere. Artık kimse umurunda değildi. Ailesi öldüğünde o hastaneye gitmişti şimdi ise kendi ölecekti. Hastane girdi. Kötü anılar gözünün önünde canlanıyordu. Babaannesini ağlayışı kendi ağlayışı nerdeyse kulak zarını yırtıyordu. Ondan başka kimse duymuyordu ya da görmüyordu. Gözleri ağrıyordu. Hastane sıcaktı. Azda olsa ısındı.
1. KAT
2. KAT
3.KAT
...
Sonunda son kata varmıştı. Kimsecikler yoktu. Son defa merdivenleri çıkıyordu. Çatı katına çıktı.
Yavaş yavaş çatı katını dolaştı. Aşağıya baktı çok yüksekteydi. Rüzgar çok hızlı esiyordu. Ölecek miydi ? Bugün vardı yarın yoktu.
*
Sonunda onu görebilecekti. Açelya'nın evinin yolunu tuttu. Oturdukları binalarının yanına geldi. Kaldırımda yeşil bir çanta vardı. O çanta Açelya'ya aitti. Niye orta yere bırakmıştı ki ? Eşyalarını orta yere bırakan biri değildi. Oldukça düzenli biriydi. Bir daha ihtiyacı olmayacaksa.
Hayır.
İntihar etmeye kalkışmamalıydı. O dünyada en çok sevdiği kişiydi o ölürse ne yapardı ? Nereye gitmiş olabilirdi. Evinde değildi. Nerede ? Bir daha onu göremezse suç onun muydu ? Onu kurtarmalıydı, ya da birlikte ölmeliydiler. Nereye gitmeliydi ? Ne yapmalıydı ? Nerede olabilirdi ?
Büyük ihtimalle yüksek bir yerden atlayacak. Neresi ? Buraya en yakın yüksek bir yer ama neresi ?
Hastanenin çatı katı tabi ki orası... Hastaneye doğru koştu. Zaman çok çabuk geçiyordu. Ya şimdiden atladıysa.
Hayır olamaz.
Olamaz.
Hastanenin girişindeydi. İçeri girdi. Son sürat katları çıkmaya başladı.
1. KAT
2. KAT
3. KAT
4. KAT
5. KAT
...
Çatı katına varmıştı. Demir kapıyı açtı. Açelya...
Göz yaşlarına hakim olamıyordu. Güvenlik tellerinin ardındaydı. Atlamak üzereydi. Siyah saçları rüzgarla dans ediyordu.
Ahsen : Açelya
Açelya kafasını çevirdi. Gülümsüyordu ama gözleri gerçeği yansıtıyordu. Ağlıyordu.
Ahsen : Lütfen atlama !
Lütfen !
" LÜTFEN "
Ahsen : Sen ölürsen ben ne yaparım ? Seni o kadar seviyorum ki...
Açelya : Üzgünüm. Bu acıya daha fazla katlamam. O kadar fazla canım yanıyor ki...
Ahsen : Sen atlarsan bende atlarım.
Açelya : Hayır ! Neden ?
Ahsen : Çünkü sana aşığım neden anlamıyorsun. Senin için o kadar fazla şey yaptım ki...
Açelya : Ne yaptın ? Ne yapmış olabilirsin ki. Sadece beni vazgeçirmeye çalışıyorsun. Beni neden biri sevsin ki?
Ahsen : Senin saçının bir teline bile kıyamıyorum ben. Neden öyle diyorsun ? Söyle o zaman Selim nerede ?
Açelya : Ne bileyim ben !
Ahsen : O gün sana çok fazla bağırdı. Kolunu da acıttı değil mi ? Hadi inkar et. O seni sevmiyordu bile ama sen ondan vazgeçemiyordun. Neden ?
Açelya : Çünkü en kötü zamanımda o yanımdaydı sen değil.
İşte bundan korkuyordum. Gerçekleri yüzüme vurması...
Ahsen : O zaman şuan nerede ? Bilemezsin tabi...
Ahsen yavaş yavaş Açelya'ya doğru yaklaştı. Sadece mutlu olmak istiyordu. Onunla mutluluğunu bozabilecek herkesi ortandan kaldırmıştı. Bütün bunları hak etmiş miydi ?
Açelya : Eğer biraz daha yaklaşırsan kendimi atarım ! Lütfen yaklaşma beni zamanla unutursun gerçekten.
Ahsen : Seni seviyorum. Sadece elimi tut seni mutlu edebilirim. Tüm yaşadıklarını zamanla unuttura bilirim.
Ahsen'de güvenlik tellerini geçmişti. Çok yüksekteydiler.
Ahsen elini uzattı.
Ahsen : Bana güvenebilirsin.
Yüzünde buruk bir gülümseme vardı. Tellere çok sıkı tuttun muştu.
Ahsen : Lütfen. Hani hatırlıyor musun ? Ben konferans salonunda keman çalıyordum sende dinlemiştin. Arkasına da kendi bestelediğim bir şarkı vardı hatırladın mı ? Onu tamamladım. Lütfen benimle gel.
Açelya ağzını bile açmadı sadece aşağı doğru bakıyordu.
Ahsen : Sadece elimi tut ve gidelim buradan. Unutalım hiç olmamış gibi davranalım.
İkisi de ağlıyordular. İstemsizce.
Ahsen'in eli havadaydı. Açelya Ahsen'in elini tuttu. Çok küçük bir çıkıntıda duruyordular. Açelya Ahsen'in elini tutmasıyla...
Dengeleri bozuldu. İkisi de düşüyordu.
Ahsen alttaydı.
Ahsen o kadar sıkı sarıldı ki...
Hiç bırakmayacakmış gibi...
![](https://img.wattpad.com/cover/258637034-288-k421279.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olasılık Dünyası {GxG}
General FictionBeyaz bir bankın üstünde oturuyordu. Ama bir şeyler eksikti... Arkadaş gibi, sohbet edeceği biri... Sonsuza kadar sevdikleriyle mutlu yaşayacağını zannediyordu ya da o aptal filimler gibi olacağını. Kimi kandırıyordu ? Asla öyle o...