Keyifli okumalar...Her zaman ki gibi sabah kahvaltı etmiş erkekleri işe yollamıştık. Bugün değişiklik yapıp Gülnihal ve Aybüke ile çarşıya gidecektik.
Hazırlanmak için odama çıkmıştım. Valizimin önünde durdum buradan çıkarmak zor oluyordu ama yakın zamanda gideceğim için dolaba yerleştirmiyordum kıyafetlerimi.
Kıyafetlerimden mavi kareli bir elbise seçmiştim. Hızlıca giyinip saçlarımın bir tutamını örmüş allta kalan kısımlarını açık bırakmıştım. Buraya geldiğimden beri saçlarım daha hızlı uzamaya başlamıştı yaklaşık yirmi gündür burdaydım geldiğimde küt olan saçlarım şimdi omuzlarımdan aşağıya dökülüyordu.
Daha fazla oyalanmadan aşağıya indim yanıma bir miktar para da almıştım beğendiğim bir şey olursa alacaktım kendime.
Kızların da hazır olduğunu görünce çıkmak için kapıya ilerledim.
"Dikkat edin kendinize geç olmadan gelin Aybüke halan sana emanet çocuğum." Dedi Halime hanım.
"Anne ayıp ediyorsun ama." Onların bu hallerine gülmüştük.
Daha sonra ayakkabılarımızı giyip evden çıktık. Bahçeden de çıktığımızda tamamen özgürdük.
Alptuğ'un dediğine göre askerler beni bulamadığı için bir kısmı geri dönmüş küçük bir kısmı da ne olur ne olmaz diye bir handa konaklıyorlarmış.
Bende gidip onlara teslim olacaktım.
Gülnihal bir koluma Aybüke diğer koluma girmiş yürüyorduk.
"Abimlerin dükkanına da uğrarız çıkmışken." Dedi Gülnihal gülerek.
Heyecanlanmıştım.
On beş dakika kadar yürüdükten sonra kalabalık bir yere gelmiştik.
"İşte burası bizim harika çarşımız." Dedi Gülnihal gözleri parlıyordu.
Bende beğenmiştim güzel şeyler vardı gibi görünüyordu.
İlk önce takı mücevher satan bir tezgahın önünde durduk. Harika küpeler vardı.
Elimi uzatıp yeşil bir taştan yapılma sade ama çok güzel bir küpeyi aldım.
"Çok iyi seçim o en özel küpelerimden el yapımı yapıldığı taş insanın huzursuzluğunu gideriyor." Diye açıklama yaptı satıcı.
Kafamla onaylayıp satın almak istediğimi belirttim.
"Hakkaten güzelmiş kız." Dedi beğeni dolu sesle Gülnihal.
Küpeleri satın alıp başka bir tezgaha geçtik. Burda da defter satılıyordu. Kapakları ciltli o kadar güzel defterler vardı ki kendimi onlardan da alırken bulmuştum. Koyu yeşil cilti deriden yapılma kalın bir defter almıştım. Aybüke de ince bir tane almıştı.
Daha sonra kıyafet satılan bir yerin önünde durduk. Rengarenk elbiseler vardı. Ordanda bir kaç parça elbise almıştım her şey o kadar güzeldi ki kaç saat dolaştık hiç farkına varamadım.
"Hala hadi geç oldu daha amcamın yanına gideceğiz" Diye söylenen Aybüke ile gerçek hayata döndük.
Aybükeyi onaylayıp toparlandık zaten başka bir şey kalmamıştı her yeri gezmiştik.
Çarşıdan çıkıp bir kaç sokak ilerledik. Alptuğ'un dükkanının önüne geldik. İlk tanıştığımız yer bu dükkan, eğer burda olmasaydı belki de hiç karşılaşamayacaktık onunla.
Daha fazla kapıda beklemeden içeri girdik. Alptuğ arkası dönük bir şeylerle uğraşıyordu.
"Selamın aleyküm abiciğim biz geldik." Diyerek girdi içeri Gülnihal.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKTAKİ KIZIL
Historical FictionO sıradan bir leydi iken bir gecede hayatı nasıl bu kadar değişebilirdi ki? Sofia... Kızıl leydi, camia onu böyle tanır ve kıskanır. Onunsa tek isteği kitapları ve atıyla mutlu bir yaşam. Ama kader ona beklenmedik bir oyun oynar ve hiç tahmin etmed...