Herkese merhaba! Başlangıç bölüm için değerli insanlardan aldığım yorumlar bana "devam et kızım," dedirtti. O yüzden yavaşça devam edelim...
Saat: 11.56
Keyifli okumalar dilerim.
⚖
Aynaya baktığımda gördüğüm gözlerden korkmuyordum, yaşayacaklarımdan ve yaşatacaklarımdan da öyle fakat şu hayatta korktuğum bir şey vardı ki; onun için savaşıyordum. Masum veya değil, birinin hak etmediği şeyler yaşamak zorunda kalması ve bu yaşadıklarından kaçamayacak durumda olması beni korkutuyordu. Hayır, aslında bunlar da değildi tam olarak korkum. Ben bu riyakar duruma gözlerimi kapatamıyordum, hatta öyle çok kapatamıyor ve bakıyordum ki tüm o kötülükleri ben yaşıyordum. Elimi uzatamamaktan, elimi uzatsam bile yardım etmek için geç kalmış olmaktan korkuyordum.
Her yeni yola adım attığımda ise gözlerime bu korku yerleşiyordu, tıpkı şu an kalbimi sıkıştıran bu duygunun yeniden gözlerime yapışması gibi...
Geç kalmış mıydık?
Ammar, alt dudağını ağzının içine yuvarlayıp tek tek hepimizin yüzüne baktı ve en son bana döndü; bir kehribar gözüyle ne kadar gerilebilirsem o kadar gerildim. Diğer gözündeki siyah bant bana her zaman ona bakmak için kolaylık sağlıyormuş gibi gelirdi çünkü Ammar'ın gözlerine bakmak cesaret istiyordu, yine de her karşılaşmamızda o bantın da beni rahatsız ettiğini tekrardan fark etmiştim. Yavaşça dudakları yukarı kıvrıldı ve o tuhaf gülümseme tekrardan yüzüne oturdu, beklediğim soruyu soracaktı anlaşılan.
"Nasılsın İzgi?" dedi soğuk bir sesle. Kısık sesini herkesin duyduğunu biliyordum, o da biliyordu ve daha büyük bir etki yaratması için sesini kısık tutmaya özen gösteriyordu. Agah'ın nasıl bir durumda olduğunu görmesem bile gerginliğini hissedebiliyordum, istemsizce bende tedirginlikle omuzlarımı hareket ettirip gülümsemeye çalıştım. Onun gibi...
"Teşekkürler," diyerek onu görmezden geldim, kaşları havaya kalkarken derin bir nefes bıraktı ve tebessümüyle diğer grup üyelerine döndü. Anında dudakları düz bir çizgi halini alırken kehribar gözü önüne kocaman bir set çekmişti, yutkunarak gözlerimi direkt Agah'a çevirdim ve tahmin ettiğim gibi bakışlarımız anında birbirini buldu. Kaşları hafifçe çatılmış, dağınık nemli saçlarının altındaki mavileri huzursuzca kısılmıştı. Hafifçe tebessüm edip onu rahatlatmaya çalıştım fakat o sabit bir suratla bana bakmaya devam etti.
"Ammar, ne güzel sürprizler bunlar," dedi Balamir iğneleyici bir sesle, kaşları hafifçe çatılmıştı ve elindeki telefonu çoktan cebine yerleştirmişti. Ammar'ın omuzları dikleşti ve alayla güldüğünü işittim, gözlerimi ona çevirdiğimde Gizlim'i büyük bir dikkatle izlediğini gördüm. Hareketleri o kadar ezberdendi ki...
"Kahvaltıya geçelim bence," diye mırıldanırken tedirgince Gizlim'in elindeki ekmeğe çikolata sürüşünü izliyordum, aslında bir yandan da gülmek istiyordum onun bu rahatlığına fakat biraz sonra duyacağım o lanet haber şimdiden mideme oturmuştu.
"Olmaz, bu koca adam bize 'nasıl olduğumuzu' sormadı. Kahvaltı sofrasına birbirimizin nasıl olduğunu öğrenmeden oturamayız İzgi. Kural bu." Balamir asla durmuyor ve laflarını ortaya koymaktan çekinmiyordu, her seferinde Ammar'ın bana sorduğu bu soruyu iğneliyordu. Ammar masadaki baş köşeye doğru ilerlerken Balamir'in yüzüne kaşlarımı çatarak baktım, Balamir ise beni umursamayıp sandalyesine yerleşti.
"İzgi iyiyse siz de iyisinizdir," dedi Ammar, sandalyesine oturup rahatça arkasına yaslandı. Parmak uçları masada kısa bir ritim tutarken rahat bir tavırla alayla gülümsedi ve bana baktı, "Görüyorum ki İzgi oldukça iyi, değil mi?" Sorusu banaydı fakat ona cevap vermeyip Agah'ın yanına doğru ilerledim, kendisi baş köşedeki Ammar'ın sol tarafında oturuyordu ve gözleri bir kez olsun ona dönmemişti. Sandalyemi çekip yerime yerleşirken gözlerim Ammar'ın bir diğer yanında oturan umursamaz Gizlim'in üzerindeydi. Çatalıyla bir zeytin daha alırken aynı zamanda çayını yudumluyordu, siyah saçları Ammar'ın olduğu taraftan sarkıp yüzünü kapladığı için kendini şanslı hissettiğine emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOPARILMIŞ TERAZİ
Teen FictionSaklandım. Geçmişimle karşı karşıyayım. Tırnak izleriyle kaplıyım. Kehribar gözlere kandım. Kehribar gözlerle kabusa kapıldım. Cenaze ağıtıyla uyandım. Duymak istemedim, dinledim. Susmak istemedim, kelimelere veda ettim. Saklanmaya çalıştım. G...