"Heine... sen... iyisin. Hâlâ hayattasın..."
Heine Burton'ın her ayrıntısına açgözlülükle bakan Xiao'nun gözleri büyüdü.
Heine hemen yanına koştu, ellerini göğsündeki yaraya bastırdı.
Gözlerini kapatıp derin bir nefes alırken bir anda kontrolünü kaybetti.
Avuç içi Xiao'nun yanakları ve ağzını zorlayarak açtı, Heine dudaklarını ona bastırırken, dilini ağzına itti. Sanki vücudundaki her hücre patlamak üzereymiş gibi hissediyordu.
Heine'nin öpücüğü açlıkla doluydu.
Kolları Xiao'yu o kadar acımasızca tutuyordu ki, omuz kemikleri çatladı. Heine onu ensesinden kavradı ve onu vücuduna bastırdı, biraz daha zorlarsa Xiao'nun kafatasını ezecekti.
Öpüşürlerken zaman kavramını kaybetmiş gibilerdi. Uçak hâlâ üstlerinde duruyordu.
Mark başını dışarı uzattı ve aşağıya baktı. "Oh... Onlar gerçekten--"
Reeve, Mark'ı içeri çekti. "Gözlerin oyulsun istiyorsun herhalde?!"
_____
Sheldon uzaktaki bir ağaç gövdesine çivilenmişti, sonunda vücudu yere düştü. Yüzü kirle kaplıydı. Sol eli ağaca tutunmuş durumdaydı ve yarasından kan akıyordu.
"Patron! Gitmeliyiz!"
Mark bağırdı.
Heine, Xiao Yan'ı aldı ve Sheldon'ın kılıcını kaptı daha sonra gözünü kırpmadan kafasını kesti.
_____
Xiao, Heine'nin nefesini teninde hissediyordu.
Bu gerçek mi? Heine beni gerçekten buldu mu?
Heine ile kabine girerken, Mark ve Reeve kapıya uzanıp Xiao'yu heyecanla içeri çektiler.
"Eve hoş geldin Xiao Yan'ımız!"
"Ah, acemi. Seni gece gündüz aradık be!"
"Acemii! Geri dönmek güzel mi?" Mark, Xiao'nun omzuna elini attı ama Xiao Yan kemiklerim kırılacak mı diye endişelenmiyordu.
"Rüya gibi... Bunlar gerçek mi? Gerçekten döndüm mü?"
"Tabii ki gerçek!" Reeve ona göz kırptı. "Albay'ın sana bir öpücük daha vermesine gerek var mı?"
Xiao Yan, Heine'nin yüzüne baktı, kapıyı kapatırken altın rengi saçları rüzgarla dağılmıştı. Yüzündeki her noktaya bakan Xiao Yan'ın gözleri doldu.
"Seni bulmak için kaç yere gittiğimiz hakkında hiçbir fikrin yok! Her günümüzü uçakta geçirdik. Ahhhh... Sonunda Charles'a geri dönüp güzelce dinlenebilirim!"
"Önce ikmal için en yakın üsse gidiyoruz." Heine, emrini verirken sesi soğuktu.
"Üs mü... eh... gökyüzünde takılmaktan daha iyidir..." Mark burnunu kırıştırdı.
Her şey çok hızlı gelişmişti, Xiao Yan şu an yaşananlara inanamayarak bakıyordu. Heine Burton'ın etrafında toplanan soğuk havayı hissediyordu.
Heine daha kaç kez hayatını kurtaracaktı?
Tüm bu yaşananlar Xiao Yan'ı yorgun düşürmüştü ama Heine'nin baskı yayan aurası, onu huzursuz ediyordu.
Mark ve Reeve sessiz kaldılar, durumun ciddiyetini biliyorlardı.
"Xiao Yan... Tides'tan kaçan ilk araştırmacısın. O yüzden... Charles'a geri döndüğünde, senin için sorun olabilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thrive in Catastrophe
General FictionÇin BL noveli Thrive in Catastrophe (Felaketin Gelişi) çevirisidir. Sakin hayatları bir virüs ile değişen, çeşitli katiller ve zombilerle yüzleşmeye zorlanan, her zaman ölüm eşiğinde olup, hayatını riske atan ve sonunda herkes tarafından alkışlanan...