"Gidersem patlamaların seni korkutacağından endişelendim."
"Salak..."
Gordon yüzünü onları ayıran büyük enkaz üzerine bastırdı, sesi kısık ve ciddiydi. "Bana nasıl olduğunu söyle?"
"Şey... Kötü haber şu ki, boynumdan aşağısında hiçbir şey hissetmiyorum." Ervel'in sesi zayıftı, yakında kan kaybının onu bilinçsiz hale getireceği açıktı.
Gordon titriyordu. "Sorun değil. Konuş benimle. Benimle kal... Sakın uykuya dalma."
"Ama iyi haber şu ki... Hiç acı hissetmiyorum."
"Tamam... Seni dışarı çıkarana kadar bekle... Xiao Yan'ın sana X-2 yapmasını sağlayabiliriz. İyi olacaksın."
"Gordon... Sence doğru olanı mı yaptık? Casey'e inanarak... Jean'e inanarak..."
"Casey veya Jean'e asla inanmadım, ben sadece sana inandım."
____
Silahlı Kuvvetler hızla harekete geçti. Kasaba meydanındaki anıtın üzerine büyük miktarlarda yoğunlaştırıcı madde püskürtüldü. En güçlü destek kolonu neredeyse parçalanıyor olsa da, madde onu stabilize etmişti.
Charles, şehrin üçte birini çoktan kaybetmişti... Askerler, mahsur kalan vatandaşlar için arama kurtarma yapıyor ve şehir çevresindeki yapı noktalarını onarmaya çalışıyorlardı. Evsiz kalanlar Charles'ın orta kesiminde toplanmıştı, hava rahatsız edici sessizlikle korku dolu çığlıkların bir karışımıydı.
Başkan derin bir nefes verirken pencereye yaslandı.
"Bunca zaman şanslıydık."
"Başkanım?" General Sharif ona şaşkın bir ifadeyle baktı.
"Charles, kendimizi aldatmak için kullandığımız bir kafesten başka bir şey değil. Valentin bu illüzyonu paramparça etti ve gerçeği yeniden tanıttı." Başkan başını eğdi ve sesi kısıldı. "Kim ne derse desin, Valentin'i yakalamalıydım. Ama siyasete ve hırsa kapılmıştım... Artık hepimiz bu yanılsamadan uyanmalıyız."
_____
Xiao Yan'ın bulunduğu uçak güneşe doğru yükseldi, gökyüzünde pas ve kan tozları yayıldı.
Kabini ağır bir sessizlik doldurmuştu.
Sessiz atmosfer, ışığın son filizleri ufukta kaybolana ve mürekkepli gece uçağın içini doldurana kadar sürdü. Artık sessizliğe dayanamayan Lauren sonunda konuştu. "Charles'tan kurtulan bir tek biz miyiz sence?"
"Tabii ki değiliz." Xiao'nun sesi inançla doluydu.
Xiao Yan, kubbeyi çökertmek için gereken parçacık bombalarını gizlice hesapladı. Hepsini uçakla taşımak imkansızdı. Valentin'in amacı basitçe korku ve umutsuzluk yaymaktı. Charles artık yaşamak için huzurlu ve güvenli bir yer değildi. Sharon virüsü zombi sorununu Charles'ın kubbesi olmadan çözebilse bile, Valentin gücünü göstermekte daha da acımasız olacaktı.
Uçak üsse güvenle girdi ve her zamanki gibi geçidin sonunda Shen Bing'i onları beklerken gördüler. Bu sefer ifadesi daha da sertti ve alnının üstündeki kırışıklıklar, ezici bir ağırlık taşıyor gibiydi.
Xiao Yan kabinden çıktı ve onu selamladı. "Albay Shen Bing."
"Üssüme güvenle ulaşmanıza çok sevindim."
Charles dışında, bu üs en güçlü askeri güce sahipti.
Tüm araştırmacılar uçaktan çıktı ve Loch endişeyle sorular sormaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thrive in Catastrophe
General FictionÇin BL noveli Thrive in Catastrophe (Felaketin Gelişi) çevirisidir. Sakin hayatları bir virüs ile değişen, çeşitli katiller ve zombilerle yüzleşmeye zorlanan, her zaman ölüm eşiğinde olup, hayatını riske atan ve sonunda herkes tarafından alkışlanan...