Xiao Yan, Jean'ın eline vurdu ve ona dik dik baktı.
"Albay Wallace, bu şaka hiç komik değil."
"Kızdın mı?" Jean yanından kalkarken gözlerini ondan ayırmadı.
"Anlaşılan burada sizinle araştırmaya devam etmek mümkün olmayacak." Xiao Yan'ın ifadesi soğuktu.
Araştırma verilerini dosyalayıp terminali kapattı ve araştırma odasından çıktı.
"Akşam yemeğine nereye gidiyoruz?"
Nerede yediğim önemli değil, sen yine de orada olacaksın. İşte sorun bu.
Xiao Yan, Jean'e cevap vermek için uğraşmadı ama içten içe bağırıyordu.
Neden bu adam? Neden uyudum?
Neden böyle erotik bir rüya gördüm?
Neden uyandığımda Jean Wallace bunu görmek zorundaydı?
Ah, başından beri muhtemelen odadaydı. Gülmekten kasları ağrımıştır.
Diğer laboratuvarların önünden geçerken Xiao Yan adımlarını hızlandırdı, çabasının boşa olduğunu bilse de onu arkasında bırakmak istiyordu.
Ah... Unut gitsin. Onu görmezden geleyim yeter.
Bir başka araştırma laboratuvarının önünden geçerken alarm sesi her yerde çınlandı.
Xiao Yan duyduğu sesle aniden gerildi, bu alarmı çok iyi biliyordu ve son yaşadıkları zihninde tekrar oynamaya başlamıştı. İstemsizce elini direkt karnının üzerine götürdü, vücudunu bir anda buz kesmişti.
Araştırmacıların çoğu geçide çıktı, bazıları çığlık atıyordu.
"Çabuk olun ve kapatın şunu! Ne yaptınız siz? Dozu nasıl yanlış verebilirsiniz!"
Bu ne demek?
"Tanrım! Bittik hepimiz!"
Xiao Yan donmuştu, yürümeyi unutmuş gibiydi. Önüne başka bir beden geçerek onu arkasına aldı.
"Yanımdan ayrılma."
Jean Wallace.
Sesi her zamanki alaycı tonundan çok daha farklıydı. Şu an ciddiydi ve saldırı pozisyonuna geçmişti.
"Ne oldu?" Jean koşan bir araştırmacının kolunu tuttu. Üniformasını gören araştırmacı derin bir nefes verdi.
"9 numaralı laboratuvardaki zombilerden biri zincirini kırdı!"
"Ne?"
O sırada panik sesleri geçitten aşağı doğru yankılandı ve birkaç araştırmacı köşeyi dönerek koşmaya başladı. Laboratuvardan kaçan zombinin çenesi kısmen kopmuştu, koşarken sallanıyordu ve kan çanağı gözleri etrafını tarıyordu. Kollarını sağa sola sallıyordu.
"Yardım edin, yardım edin!"
"Ne yapıyorsunuz siz?" Jean kaşlarını çattı, Xiao Yan'ı çekip boş bir laboratuvara girerek kapıyı kilitledi.
Diğer araştırmacılar kapıyı vurdular ve içeri girmek için ağlamaya başladılar.
"Kapıyı aç! Zombiler geliyor! Kapıyı aç!" Xiao Yan, Jean'ın kollarına vurdu ama o sadece sırıttı, gözlerinde acımasız ve ürkütücü bir ifade vardı.
Xiao Yan ondan uzaklaştı.
"Ne yapıyorsun! Bırak içeri girsinler!"
"Neden? Bu zombi kendi hataları yüzünden laboratuvardan kaçtı, hepsi bu işin sorumluluğunu almalı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thrive in Catastrophe
General FictionÇin BL noveli Thrive in Catastrophe (Felaketin Gelişi) çevirisidir. Sakin hayatları bir virüs ile değişen, çeşitli katiller ve zombilerle yüzleşmeye zorlanan, her zaman ölüm eşiğinde olup, hayatını riske atan ve sonunda herkes tarafından alkışlanan...