11.BÖLÜM: "DUVAR"

975 130 452
                                    

Red:Hymn For The Missing

Godsmack:Under Your Scars

Dead by April:Replace You

KÖREBE

11.BÖLÜM: "DUVAR"

Birine güvenmenin bedeli, güvendiğin insanın seni yerle bir etmesi miydi?

Gördüklerime inanmamayı, şeytanın da bir meleğin gözlerine sahip olduğunu fark ettiğimde anlamıştım. O günden sonra ne gördüklerime ne duyduklarıma inanmıştım. İnsanın bir şeye inanmadan hayatını devam ettirmesinin ne kadar zor olduğunu çok önceleri öğrenmeye başlamıştım.

İnanmak, insanın cesaretiydi. Ben kendi cesaretimi kazanmaya ant içtiğimde henüz çocuktum. Oysa şimdi genç bir kadındım, bundan sonra da yetişkin bir birey olma yolunda ilerlemeye devam edecektim.

Yeterince cesur muydum? İşte bu soruya verecek sağlam bir yanıtım yoktu. İnsanın cesareti inancından geliyorsa, benim bugün duyduklarımın benden çaldığı inanç, cesaretimin kaybı mıydı?

Benden cesaretimi değil, inancımı çalan adamdan soracak bir hesabım vardı ama bunun için yeterince güçlü hissetmiyordum. Oturduğum koltuğa tamamen sinmiş halde öylece yerdeki halıyı izliyordum. Dağın başındaki evden ayrılalı yalnızca birkaç saat oluyordu. Bu süre zarfında sesimi çıkarmamış, sadece gitmek istediğimi belirtmiştim. İsteğim üzerine yola çıkmış, Korkut'un evine dönmüştük. Cebime sıkıştırdığım fotoğraflarımdan henüz haberi yoktu. Ona yönelteceğim sorulardan habersizdi. Ben bile ona ne soracağımı tam olarak bilmiyor ve kestiremiyordum. Dilin kemiği yoktu, bu gerçeği onunla konuşurken törpülemeye çalışsam da bunun artık imkânsız bir durum olduğunu biliyordum.

İçimde ona karşı verdiğim bir savaş vardı. Ona inanmak için kendimle savaşıyordum.

İnsan birine inanmayı bu kadar çok ister miydi? Ben Korkut'a inanmayı çok istiyordum. Bunun için kendimden vazgeçecek kadar gözüm karaydı ancak beni durduran bir şey vardı. Bu, kendime duyduğum saygıydı. Kendime olan saygım, ona adım atmamı engelliyor ve beni durduruyordu.

Bir gün onu affetsem bile, onu affetmek için nelerle savaşmak zorunda kaldığımı unutmayacaktım.

İnsan unutamadığı bir geçmişle yaşayabilir miydi? Herkesin geleceğe adım atmasının sebebi geçmişinden kurtulmakken, ben, unutamadığım geçmişle nasıl geleceğe ilerleyecektim?

Korkut, geçmişimi unutmamı engelleyen insan olarak nasıl geleceğimde bir yer edinecekti?

"Sana soracak onlarca sorum var," dediğimde pencerenin dışında dolaşan bakışları bana dönmedi. Halıdan kaldırdığım bakışlarımı ona çevirdiğimde, sırtının kasıldığını görebilmiştim. Cümlem, aramızda saatlerdir devam eden sessizliği ikiye ayırmıştı. Sessizliğin yırtılırken çıkardığı gürültü, ikimizi de kendimize getirmişti. "ama hangi soruyu, nasıl ve ne şekilde soracağımı bilmiyorum. Benden soracağım tüm soruları bile çaldın Korkut, sana artık hangi cümleyi kurmam gerektiğini bile bilmiyorum. Bunun ne demek olduğunun farkında mısın? Kendini, içimde ne hale getirdiğini görebiliyor musun?"

Sıkıntıyla iç geçirdiğinde aldığı nefesin sesi odanın içine dağıldı.

"Biliyorum," dedi. Sesi o kadar cansızdı ki, bir an için bir şey söyleyip söylemediğini bile anlayamadım. "Seni ateşin içine atmamak için yanarım, küle döndüğümde her şey son bulur ve sen her şeyden kurtulursun sandım ama başaramadım. Ben o ateşin içinde yanarken seni de yanıma çektim. İşin kötüsü yan yana yanarız sanıyordum ama söylediğim yalanlar ayrı ayrı yanmamıza sebep oldu. Yine berbat ettim her şeyi."

KÖREBEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin