Doğan'ın yüzüne bakarken kalbimin atışı hızlı değildi. Gözümden yanaklarıma bir kaç damla göz yaşda düşmüştü. Yalandan...
Yavaş yavaş adımlarını bana yaklaştırırken ben hâlâ olduğum yerde şok geçiriyordum. İki cümle ile buraya kadar gelmesi beni şaşırttı.
4 Sene...
1460 Gün sonra karşılaşmak... beni çok şaşırtmıştı.
Ah Doğan'ım... Bir yalancının yalanına kapılmak üzeresin...
Aramızdaki mesafe kapandığında ben hâlâ ona bakıyordum ama o yavaş bir hareket ile bana sarıldı.
Ben ise kollarım düz bir şekilde hâlâ duruyordum. Sarılmaya başladım..
Ve ağlamaya başladım...
Yalandan...
"Dina" dedi kulağıma doğru. İnsanlar etrafımızdan geçiyorlardı. Biz ise yolun ortasında durmuş birbirimize sarılıyorduk.
"Doğan, nasıl buldun?" Diyerek Doğan'a merak ettiğim soruyu yönelttim.
"Snapchatden seni ekledim ama kendi ismimle değil. Sende salak gibi kabul ettin. Konumun da açıkmış mal. Oradan buldum. Evinin önüne geliyordum. Karşılaştık işte."
Dediği şeyler ile sırıtmaya başladım. Kimse için kılını kıpırdamadan bir şeyler yapardı. Benim için uğraşmıştı. Sevincim dışarıdan vardı, içimden değil.
"Neden gelicektin ki?"
"Nereye gidiyordun?"
İkimizde aynı anda soru yöneltince ikimizde sırıtmıştık. Sırıtışını hissediyordum. Sorduğum soruya cevap vermeyince ben konuştum.
"Kahvaltı yapmak için bir yere gidiyordum."
"Birlikte gidelim, hadi"
Sarılmamız bittiğinde yanıma gelip yan yana yürümeye başladık.
"Ben yolu bilmiyorum, kaptan sensin." Dedi. Galiba yüzümü gülümsetmek için...
İstediğim yere geldiğimiz hemen içeri geçip iki kişilik bir masaya oturduk.
Ben onun yüzüne bakamasam da o benim yüzümü inceliyordu.
"Çok değişmemişsin. Hâlâ saçların kısa, gözlerin yine aynı bakıyor. Tek sorun güzelleşmişsin. Tabi bu da sorun değil."
Gülümseyerek ve başım eğik bir şekilde konuşmaya başladım.
"Aslında güzelleşmedim. Sadece gözüne güzel gözükmeye başladım. Çünkü dediğin gibi, hâlâ aynıyım ben Doğan."
'Doğan' dediğim zaman başımı kaldırıp ona baktım. O, bana bakmadığı için sinir ile ona baktım. Yüzündeki sırıtış somurtmaya dönmüştü ve bu sefer yüzüme bakamayan oydu.
"Her neyse ya kafanı takma, ne yiyelim?"
Dediğim şey ile kafasını kaldırıp gülümseyerek bana baktı.
O gülümseme gidecekti...
"Benim bildiğim güzel bir kahvaltı çeşidi var aslında..." dedi ve siparişi vermek için ayağa kalktı.
Ben ise sahte bir şekilde gülümseyerek arkasından bakıyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İncir Ağacım-𝐲𝐚𝐫𝛊 𝐭𝐞𝐱𝐭𝐢𝐧𝐠
Novela Juvenil[Tamamlandı] İncir ağaçları'nın hiçbir zaman çiçek açmadığı... İşte o gün, O öğrendiğim akşam... Ondan nefret ettim... Tanrı'ya yalvardım... Onu birdaha sevmiyim diye... Ve Tanrı dileğimi gerçekleştirdi... ~•~ #2 GxB [28 Mart 2021] #2 calling [5 Nis...