birinci bölüm: yürüyemeyen zayıf çocukchoi san bugün kendini diğer günlere kıyasla daha mutlu daha enerjik hissediyordu kırmızı spor arabasından inip arkadaşının evine yürürken. beyaz villanın geniş ve kahverengi kapısının yanındaki zili çaldı birkaç kere. kapının açılmasını beklerken ayaklarına bakıyordu.
kapıyı bir kadın açtı. burada çalışan herhangi birisiydi.
"hoş geldiniz san bey. yeosang bey odasında, daha uyanmadı." dedi gülümseyerek. san da kadına nazik bir gülümseme sergiledi ve merdivenleri çıkmaya başladı hızla. arkadaşının odasına geldiğinde pat diye kapıyı açıp içeriye girdi.
"kalk, kalk, kalk! sabah oldu uyan artık."
neye uğradığını şaşıran yeosang uykusundan öyle bir uyandı ki gözünü yerde açtı. san onun bu haline kahkahalarla gülerken yeosang kendi kendine mırıldanıyordu.
"ne oluyor sabah sabah amına koyayım ya..." dedi gözlerini avuştururken. kafasını kaldırıp karşısında gördüğü kişiyle kendine gelmiş uykusu birden açılmıştı. şaşkınlıkla konuştu.
"san? senin ne işin var burada?"
"seni özledim geldim. ayrıca sabah mı? uyku düzenini seveyim yeosang. saat öğlen iki."
"oldu mu o kadar ya. neyse ben hazırlanayım da çıkalım." dedi yeosang ayağa kalkarken.
"acelemiz yok, yavaş ol biraz. bu arada bu odayı havalandırmak hiç aklına gelmiş miydi?" dedi alayla san. pencereye yönelip perdeyi çekti ve camı açtı. temiz hava odaya dolarken yeosang biraz soluklanmak için yatağına oturdu. her sabah böyle uyanmıyordu, şimdiden yorulmuştu. san ise pencere pervazına pervasızca dayanmış gökyüzüne bakıyordu. bugün onun için özel bir gün değildi fakat özel bir gün olsaydı ancak bu kadar iyi hissedebilirdi kendini. gülümseyerek geri çekilecekken bahçede oturan birisini görmesiyle duraksadı. bahçede tekerlekli sandalyede oturan bir çocuk vardı. siyah saçları dağınıktı, bacaklarına örttüğü örtünün üzerinde bir kitap vardı fakat kitap okumuyordu, karşısına bakıyordu çocuk. manzarayı seyrediyordu sadece.
"yeosang." dedi san.
yeosang dinlendiriği gözlerini açmadan "hm?" diye cevap verdi.
"bu kim?"
yeosang aniden gözlerini açıp ayağa kalktı.
"kim kim?"
"bahçenizde biri var." dedi san gözlerini çocuktan çekmeden.
yeosang iki adımda pencereden aşağı bakıp geri çekildi. uzun bir sessizlikten sonra konuştu.
"abim." dedi sessizce.
san şokla üç yıldır tanıdığı arkadaşına döndü.
"senin abin mi var?" dedi şaşkınlıkla.
yeosang arkadaşının yüzüne baktı önce. sonra gülümsedi. mutsuz bir gülüştü bu, gülüş bile denemezdi.
"evet."
"benim neden haberim yok? üç yıldan beri en yakın arkadaşın olan ben?"
"on yıldır yurt dışındaydı çünkü."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
still with you - woosan
Fanfiction[tamamlandı] "bir şeyler var. kafamı kurcalayan ne olduğunu bilemediğim bir şey. durduk yere huzursuz hissediyorum bazen kendimi. bir yere gitmem birini görmem gerekiyormuş gibi hissediyorum. bir şeyler var biliyorum... ama çözemiyorum."