yedinci bölüm: o zamanlar hiçbiri bilmiyordu
- iki yıl önce -
san ve yeosang arkadaş olalı neredeyse bir yıl olmuştu. bu süre zarfında birbirlerini yakından tanımışlar ve aslında kafalarının uyuştuğunu görmüşlerdi. birbirlerini seviyorlardı. yeosang'ın birçok arkadaşı olsa da san onun için çok daha özeldi. san ise yeosang ile arkadaş olduktan sonra biraz değişmişti fakat bu değişim iyi yönde bir değişimdi çünkü artık sesi daha çok çıkıyor, kendini ezdirmiyordu. etrafında olan şeyleri daha az umursar olmuştu ve bu san'ın çok hoşuna gidiyordu. üstelik daha mutlu biri olmuştu. fakat bir huyu vardı ki hiç değişmemiş, birisinden hoşlanma konusundaki çekimserliğini hâlâ yenememişti. neyse ki bu çok da umrunda değildi, henüz karşısına sevebileceği biri çıkmamıştı nasılsa.
ailesi sandaki bu değişimi fark etmişti tabii ki. oğullarını bu denli değiştiren sevgili yeosang ve ailesiyle tanımışlar, onları çok sevmişlerdi. minnet duyuyorlardı onlara karşı çünkü oğullarını ilk defa hayattan bu kadar zevk alırken görüyorlardı.
san sabah kalkıp güzel bir duş aldı. pencereleri açıp odasına temiz havanın girmesine izin verirken yaz havasını içine çekti. bugün kendini çok iyi hissediyordu. o sırada çalan telefonuyla yatağına baktı. yeosang arıyordu. birkaç koşar adımla yatağının üstündeki telefonu aldı ve kulağına götürdü.
"günaydın beyefendi. sabah sabah hangi dağda kurt öldü onu söyleyecektiniz herhalde?"
"aga boşu kes boşu kes. çok önemli bir şey oldu."
san yeosang'ın panikli sesiyle biraz ciddileşti.
"ne oldu?"
"akşam bizimkiler parti veriyor ve dolapta giyecek hiçbir şey yok, alışverişe saat kaçta çıkarız? parti demişken sen de net geliyorsun bu arada, beni yalnız bırakamazsın."
san gözlerini devirdi. yeosang'ın endişeli sesini duyunca önemli bir şey oldu sanmıştı.
"bu muydu yani yeosang? hay allahım... çıkarız birazdan. hayrola ne partisi bu nereden çıktı bir anda? iş falan mı?" dedi san dolapta kendine alışverişe çıkmak için giyecek bir şeyler bakınırken.
"yok... iş falan olsa katılmam bile. abimin geri dönüşünü kutlayacaklar. temelli olarak ülkeye dönüyor bu akşam."
san duraksadı. en iyi arkadaşının bir abisi vardı ve onun bundan haberi yoktu. harika.
"senin abin mi var amına koyayım?" dedi şaşırmış sesiyle.
yeosang düz bir sesle, "evet." dedi.
"benim neden haberim yok bundan?"
"çocuk liseden beri amerikadaydı. koskoca on yılın ardından ancak şimdi geri dönüyor. düşün bak on dört yaşından yirmi dört yaşına kadar başka bir yerdeydi. dönmese ben bile varlığını unutacaktım. şaka. unutmazdım aslında. kardeş sonuçta"
ardından ahizeden bir gülme sesi duyuldu. yeosang kendi dediklerine kendisi gülüyordu. saçmalaması san'ı da gülümsetti.
"iyi tamam, anladım. madem öyle birazdan seni alırım, tamam mı?" dedi san dolaptan bir tişört çıkartırken.
"sen bir tanesin. hazırlanmaya gidiyorum şimdi, görüşürüz!" deyip telefonu yüzüne kapattı yeosang.
kapalı telefona bakıp, "görüşürüz..." dedi san iç çekerek.
birkaç saat sonra çoktan buluşmuşlar ve alışverişlerini bitirmişlerdi. üzerlerini kıyafetleri aldıkları yerde değiştirip arabaya bindiler. san lacivert bir gömlek giyip kollarını dirseklerine kadar katlamış, gömleğinin üstten birkaç düğmesini açıp siyah dizleri yırtıklı pantolonunun içine sokmuştu. yeosang ise onun aksine daha açık renkler giyinmiş ve daha spor takılmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/263711732-288-k936157.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
still with you - woosan
Fiksi Penggemar[tamamlandı] "bir şeyler var. kafamı kurcalayan ne olduğunu bilemediğim bir şey. durduk yere huzursuz hissediyorum bazen kendimi. bir yere gitmem birini görmem gerekiyormuş gibi hissediyorum. bir şeyler var biliyorum... ama çözemiyorum."