Yeni bir hafta başlamıştı. Okula gitmeden kahvaltı yapmak için mutfağa ilerledim. Ablam bir köşede tıkınırken bende diğer bir köşeye geçip mısır gevreğini tabağa koydum. Hızlıca karnımı doyurup tabağı bulaşık makinesine koydum ve odama döndüm. Giyinip şalımı yaptıktan sonra çantamı omuzladım. Odanın kapısını açtığım anda karşımda gördüğüm manzarayla şok geçirdim.
Annem, babam ve elinde mumla dolu pasta tutan ablamın gülen yüzleri vardı.
"İyi ki doğdun Kübra!"
"Doğum günün kutlu olsun yavrum." Annem ve babamla sarılırken nasıl tarihe bakmadığımı sorguluyordum.
"Ne oldu unutmuş muydun?" Ablama da sarılıp onu yanıtladım.
"Valla unutmuşum. Akıl falan kalmamış."
"Güzel kızım benim. Herkesten önce biz kutladığımıza göre okula gidebilirsin. Akşam yeriz pastayı." Babamla gülerken annem babamı dürtüyordu.
"Aklın fikrin midende senin!"
"Belki birazcık. Neyse hadi otobüsü kaçırma kızım." Babam alnıma küçük bir öpücük kondurduktan sonra bıraktığım çantamı alıp kapıya ilerledim. Bizimkilere el sallayıp ablamla asansöre bindik. Ablam benden beş yaş büyük olduğu için okulunu bitirmiş ve işe başlamıştı.
Ben farklı otobüse o farklı otobüse bindi. Aslında bir araba almak istiyordu ama babam ehliyet almadan almam diyordu. Babam mesleğinden dolayı disiplinli ve kuralcıydı. Ama dış görünüşünün altında, annem ablam ve ben üçlüsünün yanında kedi gibiydi. Mesleği olan subaylığın getirileri dişilerin yanında pek işe yaramıyordu ve bu çok güzel bir şeydi. Bende herkes gibi eşimin dışarda aslan içerde kedi olmasını istiyordum.
O değilde ben artık 18 yaşındaydım. 18 özgürlük müydü ne? Popi kızlar gibi kutlamalar yapıp evden kaçma planları yapmayacaktım. Her yaşın güzelliği vardı bana göre. Allah'tan hayırlı bir ömür dilerdim her sene. Bu yılda öncekiler gibi olacaktı. Ama her sene doğum günüm ders gününe denk geliyordu. Bu bir şans gibiydi benim için ehehe!
Geleceğimi düşünerek okula gelmiştim. Sessizliğin hakim olduğu sınıfa girip Yasemin'in yanına oturdum.
"Günaydın." Seslenmemle bakışlarını bana çevirdi.
"Günaydın." Tekrar önündeki sorulara odaklanırken bende ceketimi çıkarıp askıya astım.
Yasemin doğum günümü unutmuş olamazdı. Geçen seneki gibi unutmuş gibi yapıyordu. Dershanedeki bebelerimde kesin bu yüzden morali bozukmuş gibi davranmışlardı. Nasıl da anlamamıştım?
Hoca sınıfa geldikten sonra bir şey değişmemişti. Herkes kısık sesle soru çözüyordu. 12. sınıfın nerdeyse her günü böyle geçiyordu.
Okul saati bittiğinde yavaş yavaş durağa ilerledik. Yasemin bu saate kadar hiç bir şey söylememişti. Artık unuttuğunu düşünmeye başlamıştım.
"Kanka burdan eve gidebileceğini düşünmüyorsun değil mi?" Yoldan geçen arabaları izlerken Yasemin'in sesiyle irkildim. Ona döndüğümde gülümsüyordu.
"Anlamadım?"
"Gel buraya doğum günü bebesi! Çen büyüdün mü çen?! İyi ki doğdun bidenem!" Boynuma kollarını sarmasıyla bende ona sarıldım. İstemsizce gözlerim dolarken ağlamaya çalıştım. Böyle anlarda duygusallaşıyordum.
"Unutmadığını biliyordum ama bir ara pes etmiştim."
"Ben ve usta rol yeteneğim." Hava ile saçını savururken tebessüm ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAMER | E-SPOR
Teen Fiction"O kadar Pubg, CS:Go, Zula oynadım ama bu kadar güzel vurulmadım." Utancımdan sadece gülümseyebildim. "Ne diyeceğimi bilemedim. Bakma öyle." Gözlerinin içi parlıyordu ve bakışları beni alıp götürüyordu. "Benim Aykız'ım sultanım." #4- aşk 19.05.21 #1...