Arabadan inip takımın olduğu yere koştum. Bir ve dört numaranın ateş ettiği yere baktığımda iki kişi görmüştüm.
Dürbünü açıp net olarak baktım ve iki saniyelik sabit kalan düşmanı vurdum. Vurmamla adamı bayılmıştım.
"Helal!"
Bir numarada diğer düşmanı öldürdükten sonra haneme 1 leş yazılmıştı. Tabi ben bi havalara girdim. E-sporcuymuş gibi koşmalar, havaya zıplayıp yumruk atmalar falan..
Oyun başladıktan beri öldürmedik düşman bırakmayan bir numaranın yerinde olsam hava atmaktan bozuk egzoz borusu gibi olurdum herhalde.
"Hadi alana gidelim. Arabaya binin." Bir numara resmen bizi yönetiyordu. Bu durum için aklımda tilkiler geziyordu. Birinin dediğini uzun zaman yapamam ben. Yapı gereği dik başlıyımdır.
Arabayla oyun alanına vardıktan sonra çatışma sesleri duyduk ve arabadan indik. Adamların tam arkalarında olduğumuzdan onları kolayca öldürmüştük. Bu sefer iki kişi vurmuştum. Benim için büyük bir başarıydı.
Yavaş yavaş sona yaklaşıyorduk. Oyunda 20 kişi kalmıştı, biz dışında 17 kişi.
"Ne zaman öldü bu adamlar? Oyunda hile mi var acaba?"
"Olabilir abi. Hemen ölmüş adamlar."
"Bakalım nerde bu adamlar? Arabaya binin." Onlar arabaya binerken benim öyle bir niyetim yoktu.
"3 numara gelsene!" Neden bu veletler her halta burnunu sokuyor? Gelmeyeceğim kardeşim Allah Allah!
"Hayır siz gidin." Onu yanıtladığımda çimlerin arasına yatıp konum almıştım.
"Abi o gelmezse gelmesin. Hadi biz gidelim." Abisi siz gidin! Gerizekalı yemin ederim! Yılışık velet!
"Kübra gelsene. Neden binmiyorsun? Ölürsün tek başına."
"Ölmem." Deyip hızlıca tekrar kapattım mikrofonu.
"Peki." Oyun alanının ortalarına ilerlemeye başlamışlardı. Çember küçük olduğundan olduğum yerden onları görebiliyordum.
"Arkamızdan araba geçiyor. Sık adamlara 4." Aniden, sesleri heyacanlı çıkmıştı.
"Abi bunlar dört kişi."
"Taşın arkasına geç. Alırız adamları, ölme sakın!" Benim takım büyük kayanın arkasında düşmanlarda tam benim olduğum hizada pozisyonlanmışlardı. Düşmanları arkalayabilirdim. Yattığım yerden kalkıp yavaşca düşmanlara ilerledim.
"Hay ben senin...Kadir abi bayıldım."
"Bekle kımıldama!" Görebildiğim kadarıyla Kadir abisi adamların ikisini bayıltmıştı. Ben düşmanlara daha da yaklaştığım sırada Kadir abisi de bayıldı. İş bana kalmıştı.
"Kübra öldürebilirsin, adamlarını kaldırıyorlar."
"Öff öldük ya! Öldüremez bu kız."
Sırf bu veletin inadına oyuna daha konsantre oldum. Takım arkadaşlarını kurtaran adamlara sıkmaya başladım. Ve galibiyet. İkisini de öldürebilmiştim.
"Aferin kız, gel bizi kurtar." Bir numara ölmediği için sevinirken dört numaranın sesi çıkmıyordu. Dört numara is mort!
Onların yanına koşarken yanımdan başka araba geçti. Korkudan elim titrerken ölmemek için yere yattım.
"Koş gel bize. Onlar ileride durdular ama bizi göremezler." Ayağa kalkıp kayanın arkasına geçtiğim anda dört numara öldü. Sinsice gülümserken bir numarayı kurtarıyordum.
"Ben can basarken sende adamları oyala." Adamlar kayaya sıkıyorlardı. Kulağıma gelen ateş sesleri ürkütüyordu.
Büyük bir şansla bulduğum M24'ü elime alıp adamlara baktım. Ağacın arkasından kafasını çıkardığı anda başından vurdum ve bayılttım.
"Helal. Kaç kişiler?" Bana sorduğunu biliyordum ama mikrofonu açmaya üşendim belki biraz da utamdım. Neden utandığımı bilmiyordum ama adamın sesi bayağı etkileyici çıkıyordu. Tövbe tövbe.
Cevap vermeyeceğimi anlayıp adamların olduğu tarafa sıkmaya başladı. Adamlar iki kişilerdi ve birisi ölmek üzereydi.
Aniden bir numara yanımda bayıldı.
"Ohaa! Oha! Hile arkadaş buymuş. Uzi ile tek atmazsın ulan! Şerefsiz p*ç kurusu!"
Onu kurtarırken ettiği küfürler için benden özür diledi. Ama benim aklım haneme yazılan dördüncü leşteydi. Bayılttığım adam ölmüştü.
"Bu adam kalmış geriye. Adam haritayı öldürüp gelmiş." Cümlesini bitirdiğinde kalan kişi sayısına baktım. Dediği gibi üç kişi kalmıştı. Biz ve karşımızdaki adam.
"Dikkatli ol çünkü hile." Dediği anda bayılmıştım. Şom ağızlı mıdır nedir?
"İyi ki dikkatli ol dedim." Adamın gülüşü bile karizmatik çıkıyordu. Acaba gerçekte de sesi böyle miydi?
Yanımızda beliren bombanın patlamasıyla ikimizde öldük.
"Çüşş! Haritanın öbür ucundan bomba attı pezevenk! Bittin oğlum sen!" Maçı ikincilikle bitirip lobiye döndüm.
Yeni bir maça başlamadan önce gelen arkadaşlık isteklerine baktım. Yayıncı abimiz ve diğer veletler arkadaşlık isteği atmıştı. Veletlerin isteğini saniyesinde reddederken yayıncının isteğine şaşırmıştım. Normalde yayıncılar kimsenin isteğini kabul etmez ve az sayıda arkadaşlara sahip olurlardı. Demek ki dediğim gibi küçük çaplı bir yayıncı.
İsteği yanıtlamadan önce Kadir abimizin profiline girdim. Fotoğrafına tıklayıp açtığımda Kadir abimizin neredeyse benimle yaşıt olduğunu fark ettim. En fazla 20 yaşında gözüküyordu.
Fotoğraftan çıkıp oyuncu karakterine baktım. Yüksek sayıda beğeni sayısı ve yüksek sayıda popülerliği vardı. Daha fazla merak etmeyip oyundan çıktım ve Youtube'ye "Neden × Vurdun" yazdım.
Karşıma videolar ve bir kanal çıktı. Kanala tıkladığımda abonelik sayısıyla ağzım "O" şeklini aldı.
1,8 milyon abone?
Ben daha önce nasıl görmedim bu çocuğu? Videoları aşağı doğru kaydırdığımda başlıklardan anladığıma göre arkadaş e-sporcu idi.
Genel bir arama yaptıktan sonra Kadir abimize abone oldum. Başka uygulamalarda da kanalı varmış ama onları takip etmedim. Gerek yok a be. Youtube'de abone olup destek olmak yeterli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAMER | E-SPOR
Teen Fiction"O kadar Pubg, CS:Go, Zula oynadım ama bu kadar güzel vurulmadım." Utancımdan sadece gülümseyebildim. "Ne diyeceğimi bilemedim. Bakma öyle." Gözlerinin içi parlıyordu ve bakışları beni alıp götürüyordu. "Benim Aykız'ım sultanım." #4- aşk 19.05.21 #1...