"i guess u like it"

1.2K 176 70
                                    

"Yemek yemek yemek yemek yemek!" Osamu'nun heyecanlı sesiyle gülerek mutfağa ilerledi Suna. Çok aç olduğunu biliyordu, karnının guruldamasını bile duymuştu yolda.

"Evet bugün hangi hazır ve tatsız şeyi yemek istersin?" diye sorunca çocuk mutfağa girmiş, "tabii ki fark etmez." diye yanıtlamıştı onu. "Yerken seni izleyince tadı da garip bir şekilde güzelleşiyor."

Utandığından dolayı yüzünü gizlemek için dolabın içine eğildi Suna. Aynı zamanda yiyecek şeylere bakıyordu.

"Canının istediği bir şey var mı?"

"Yemek." dediğinde yine gülmesine engel olamamıştı. Onun bu çocuksu hâllerini seviyordu. Onun her hâlini seviyordu.

"Madem çok açsın, çabuk olacak bir şey olsun." diyerek pizzalara uzandı. Aslında patates ve köfte yapmayı düşünmüştü ama Osamu'nun midesi onların olmasını bekleyemezdi kesin.

"Meyve suyu var mı?"

"Evet, seviyorsun diye aldım geçen gün."

"Tanrım, ben böyle bir çocuğu hak ediyor muyum gerçekten?" diye sorarken hızlıca sevgilisinin yanına gidip yanağında bir öpücük kondurmuştu.

"Asıl ben seni hak ediyor muyum?"

"Benden daha iyilerini hak ediyorsun da..."

"Senden daha iyisi yok ki." Arkasını dönüp dudaklarını çocuğunkilere bastırdı. "Olsaydı bile, ben seni isterdim yine." Osamu gülerek ellerini çocuğun yanaklarına koyup tekrardan birleştirdi dudaklarını.

Yemeği falan unutmuş, birbirlerine odaklanmışlardı sadece. Suna'nın elleri Osamu'nun tişörtünün içine girmiş, sıcak bedenine dokunuyordu. Osamu'nun elleri ise hâlâ çocuğun yanaklarındaydı.

Nefes nefese kalmış olmalarına rağmen birkaç saniye daha sürdürmüşlerdi dudaklarını hissetmeyi. Sonunda dayanamayıp kendini geri çekti Suna.

"Sanırım ölene kadar öpüşmemeliyiz, nefes almak da önemli." dediğinde Osamu kahkahasını tutamamıştı.

"Öpüşürken ölmek de fena fikir değilmiş." diye dalga geçtiğinde Suna koluna hafifçe vurmuştu gülümseyip.

"Pizzaları ısıtayım, mideni dolduralım biraz."

"Cidden, yoksa açlıktan bayılacağım."

Suna pizzaları tabağa koyup mikrodalgaya attıktan sonra sandalyede oturan sevgilisine baktı. Gözlerini mikrodalgaya dikmişti ve pizzası için sabırsızlandığı belliydi.

Normalde yaparken utanacağı bir şeyi şu an utanmadan yapmış, Osamu'nun kucağına yerleşip dudaklarını birleştirmişti. Çocuk bunu beklemediği için donup kalmıştı yaptığı harekete.

"Böyle devam edersek işin ucu iyi yerlere gitmeyecek." diye mırıldanan sevgilisine gülerek elini ensesine atıp kendine çekti onu.

"Sana aşığım." diye fısıldadı dudaklarını omzuna bastırırken.  Osamu ise çocuğun kokusuyla öyle sarhoştu ki, tepki bile verememişti.

Mikrodalganın durduğuna dair ses gelince Suna dudaklarını çocuğun omzundan ayırıp "pizza hazır." diye mırıldandı. Osamu'nun buna bile tepki vermediğini görünce ona olan etkisini daha da fark etmişti.

"Hey! İyi misin?" Gülmemek için zor tutuyordu kendini.

"Ha, evet iyiyim." dedikten sonra çocuğun eğlendiğini fark etmişti. "Hayatımda ilk kez biri kucağıma oturuyor da." Bunu onu utandırmak için söylemişti, işe yaramıştı da.

"Hoşuna gitti galiba." Osamu hafifçe gülümsedi. "Evet gitti. Sık sık yapmalısın bunu." Şimdi daha da utandırmıştı karşısındaki çocuğu. Utanmasını seviyordu çünkü o zaman daha bir güzel oluyordu gerçekten de.

bruises || SunaOsaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin