i love u Suna Rintarō

1.5K 187 243
                                    

"Suna, Samu'yla neler yapıyorsunuz?" Atsumu'nun imalı şekilde sorduğu şey bacağına bir tekme yemesine yol açmıştı. Canı acısa da sesini çıkarmadı ve sırıtmaya devam etti.

"Sana ne Tsumu?"

"E merak ediyorum! Eve geldiğin yok anasını satayım!" Tepkisine gülmüştü Suna. Gerçekten Osamu sürekli onunlaydı, ama bundan kesinlikle şikayetçi değildi tabii.

"Pek bir şey yapmıyoruz aslında." diye yanıtladı çocuğu.

"İnandım say."

"Tsumu!" Kardeşinin kızmasıyla daha da eğlenmişti Atsumu. Her ne kadar dalga geçiyor olsa da onların birlikte olmaları onu da mutlu ediyordu.

.

"Osamu, şuna bakar mısın?" derken önündeki kağıdı çocuğa uzatmıştı. İkisinin de ödevi olduğundan ve yapacak başka bir şey bulamadıklarından dolayı masaya oturmuş, sessizce ödevlerini yapıyorlardı.

"Bu mu?"

"Evet."

Osamu birkaç saniye soruya baktıktan sonra sandalyesini biraz çocuğa yanaştırıp "bak şimdi." diyerek anlatmaya başladı ama Suna onu izliyor olduğu için odaklanamamıştı.

Yakından daha yakışıklı olduğu bir gerçekti. Suna onun gibi birinin neden kendisiyle ilgilendiğine anlam veremiyordu doğrusu.

"Anladın mı?" Çocuğun sorusuyla kendine geldiğinde "ha, evet anladım. Teşekkür ederim." diye yanıtladı onu ama anladığı en ufak bir yer bile yoktu aslında. Yine de omuz silkip diğer soruya geçti.

Osamu daha önce bitirmişti ödevini. Dirseğini masaya koyup başını da avcunun içine yaslayarak Suna'yı izlemeye başlamıştı. Bunu yaparken dikkat çekmeme ihtiyacı da duymadığına göre utangaçlığı gittikçe azalıyordu.

"Osamu! Bakma öyle!" Utanmıştı tabii o öyle bakınca. Osamu gülümseyip "elimde değil." diye yanıtladı çocuğu. O kadar güzeldi ki, o varken başka bir şeye bakası gelmiyordu.

"En azından bitti." dediğinde Osamu oflamıştı. "İyiydi ama böyle."

"Tabii, beni utandırmak eğlenceli bayağı."

"Utanmış hâlini izlemek güzel." Suna yine kaçırdı gözlerini. Cidden aşırı utanıyordu şu an.

"Hey." Elini çocuğun çenesine koyup kendisine bakmasını sağladı. "Utanınca daha da güzel oluyorsun." diye mırıldandığında Suna dudaklarına bakmaktan alıkoyamadı kendini.

Yavaş yavaş yaklaştılar birbirlerine fark etmeden. Osamu çocuğun dudaklarını hissettiğinde nefesini tuttu, o kadar uzun zamandır bekliyordu ki bunu...

Hareketsiz kalmışlardı birkaç saniye. Sonra Suna kendini geri çekti ve gülümseyerek "beni utandırdığın için bu kadar." diye mırıldandı utanmasına rağmen. Osamu dudak büzüp başını eğmişti.

"Ben bunu hak etmedim."

"Hı hı, eğlenirken iyiydi." Sandalyesinden kalkıp kitabını eline aldı. "Odaya gidiyorum." Bu 'peşimden gel' demek oluyordu.

Odaya gittiklerinde Suna duvarları boyarken kullandığı kalemi alıp Osamu'ya uzatmıştı. Osamu şaşkınca baktı çocuğun yüzüne. "Ne yapacağım bununla?"

"Duvara bir şey çiz, ya da yaz. Sen bilirsin."

"Çizmeyi beceremem ki."

"O zaman bir şey yaz. Senin varlığını hissettirir belki bana." diye mırıldandı çocuk. Osamu varken her şey güzeldi ama o gittiğinde öyle olmuyordu maalesef.

"Şey, peki." Ne yazacağını düşünüyordu çünkü saçmalamak istemiyordu. Ayrıca yazdığı şey hep bu duvarda kalacağı için anlamlı bir şey olmalıydı.

"Suna, bence bunu yaptırma bana. Yazacak hiçbir şey bulamadım." diyerek isyan etti birkaç dakikadır sabırla onu izleyen çocuğa.

"Yazdığın şeyin ne olduğunun hiçbir önemi yok."

"Ama saçma bir şey olsun istemiyorum."

"Osamu..yazdığın hiçbir şeyi saçma bulmayacağımı biliyorsun."

"Yazabileceğim en güzel şey bu. Keşke biraz daha yaratıcı olabilseydim.." diye mırıldanırken kalemi duvara sürmeye başlamıştı bile. Yazdığı yerin tam önünde durduğu için göremiyordu Suna.

Seni seviyorum Suna Rintarō.

Suna'nın görmesi için izin vermezken yazdığı şeyi tekrardan okudu ve eliyle yüzünü kapattı. "Tanrım, ben bir gerizekalıyım!" Homurdanmasına karşın Suna çocuğun yanına ilerleyip yazmış olduğu dört kelimeyi okudu.

"Keşke biraz daha yaratıcı olabilseydim.." diye mırıldanıp başını eğdi ceza almış bir çocuk gibi.  Suna ise o an duvara karşı gülümsüyordu.

"Saçmalama. Bu çok güzel."

"Çok klişe-"

"Ne önemi var? Bunu her gördüğümde beni iyi hissettirecek ve seninle olabildiğim için ne kadar şanslı olduğumu hatırlayacağım." demesiyle Osamu başını kaldırıp gülümsedi. "Cidden iyi hissettirecek mi seni?"

"Kesinlikle. O yüzden yazdığın şeye laf etmeyi bırak." Birkaç saniye daha baktı yazıya. "Ayrıca, ben de seni seviyorum." Arkasını döndüğü anda Osamu'nun dudaklarıyla buluşmuştu dudakları. Hafifçe gülümserken elini çocuğun yanağına koyup parmağıyla yavaşça okşadı.

Çocuğun az önce demiş olduğu şeye itfahen "Asıl şanslı olan benim." diye fısıldadıktan sonra kısa bir öpücük daha bıraktı dudaklarına. Gözlerini ayırmadılar birbirlerinden. Sonsuza kadar böyle kalmayı öyle çok istiyorlardı ki..

NOT ME CRYING HERE😭✋🏻

bruises || SunaOsaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin