7 Haziran 2019
Genç adam her zamanki enerjikliğiyle kantine giriş yapıp , ortaokuldan beri ayrılmadığı arkadaşlarının yanına koştu. "Evet saygı değer arkadaşlarım. Bu akşama özel olan bütün planlarınızı iptal ediyorsunuz. Çünkü bu grup İstanbul gecelerini kasıp ka-vu-ra-cak!" dedi kollarını açarak. Ekibin diğer üyeleri ise Mert'in bu enerjik hallerine gülüyorlardı tabii bir kişi hariç. O göz deviren tek kişi ise Aslı'dan başkası olamazdı. Oldu olası Mert ile muhalefet olmuşlardı birbirlerine ama fikirleri her ne kadar tezat düşse de yan yana geldiklerinde gözle görülebilir bir kimyaları da yok değildi. Fakat birbirlerine olan inatlarını bir türlü kırıp, açılamıyorlardı. Grup beş kişiden oluşuyordu ; Neva, Sonat,Mert, Aslı ve Ulaş... orta okuldan bu yana ayrılmamışlardı. Sonat onlardan bir yaş büyüktü aslına bakılırsa fakat okula bir sene geç yazdırıldığından ötürü aynı döneme denk gelmişlerdi.
"Canım benim , senin bahsettiğin türden bir geceyi yaşayabilmek için senin bir şeyin eksik" dedi ukalaca Aslı.
"Neymiş o eksik olan? Para mı? Tatlım bilmiyormuş gibi konuşuyorsun durumumuzu" diyerek Aslı'ya aynı ukalalıkla cevabını vermekte gecikmedi Mert. Laf soktuğunu zannediyordu fakat Aslı'nın bunun altında kalmayacağını bilecek kadar tanımıştı Aslı'yı.
"Elbette biliyorum durumunuzu. Eksik olan para değil, senin yaşın. Malumunuz en son gecelere 'akmaya' çalıştığımızda aramızdaki bir kişi yüzünden giremedik. Yanlış hatırlıyorsam düzelt o da sendin" dediğinde ekipten bir kıkırtı elbette ki yükselmekte gecikmedi. Son defa gittiklerinde aralarından bir tek Mert'in yaşı tutmadığından mekandan içeri alınmamışlardı ve hala o durumun dalgası dönüyordu aralarında
Grupta bunun makarası dönerken genç kadın daha çok yaslandı sevdiğine ve gülüşünü bir saniye dahi kaçırmamak için omzuna koyduğu başını sevdiğine çevirdi. Ne de çok seviyordu bu adamı. Dünyada milyonlarca insanın durmadan aradığı ve nadiren bulduğu diğer yarısıyla çok erken yaşta tanıştığı ve ona sahip olduğu için kendini çok şanslı hissediyordu Neva.
Sonat da genç kadının ona olan bakışlarını farkedip daha sıkı sardı sevdiği kızı ve her bir teline aşık olduğu turuncu saçlara daldırdı bir elini sevdiği kızın yüzünü daha net görebilmek için tek tek özenle çekti yüzüne düşen tutamları.
"Ohoo! Sizin sürekli şu ortamdan soyutlanmalarınızdan gına geldi abiciğim. Olan var olmayan var." Dedi Ulaş gülerek. Oysa en yakından o biliyor ve destekliyordu bu ilişkiyi. Onları mutlu görmek onu da mutlu ediyordu ama makara yapmak ve onlara takılmak hoşuna gidiyordu.
Neva masada bulunan kalemi Ulaş'a attı ve elbette ki isabet ettiremedi. "Kıskanma canım. Kazanovalığı bırakırsan senin de olur" dedi bilmiş bilmiş. O esnada Mert yine dikkat çekmek istercesine.
"Ee ne diyorsunuz gidiyor muyuz bu akşam?" Dedi.
"Oğlum geçen sefer almadılar içeri, harbiden nasıl girmeyi planlıyorsun acaba?" Diye cevap vermekte gecikmedi Ulaş.
"Siz orasını bana bırakın. Şimdi söyleyin gidiyor muyuz?" Dediğinde karar çoktan verilmişti bile.
"Ne dersin Neva? Fuşya mı yoksa mavi mi?" Diye heyecanla soran Aslı yüzünden Neva artık kriz geçirecek gibi olmuştu. Genç kızın bu gece için neden bu kadar çok özendiğini çok iyi biliyordu ama Aslı kabul etmemek konusunda oldukça inatçıydı.
"Aslıcığım, daha önce de söylediğim gibi mavi olan. Elli kere sordun ya hani" dedi oflayarak. Aslı arkadaşının bu haline gücenmişti ama onu da anlayabiliyordu. Ne yapabilirdi ki? Bu gece gerçekten güzel görünmek istemesi onun suçu değildi .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayrılık Mısraları -Alarçin'in Ay Işığı Sonat'ı-
RomanceHayatı yalanlar üzerine kurulmuş bir adam , Paramparça olmuş bir kız , Yarım kalmış bir aşk Ve zalimce oynanmış bir oyun... Isimleri bile uyumluydu onların. Iki kişi için yazılmış tek bir şarkıda ahenkle dans eden iki bedendi onlar. Ta ki iki sene...