İyi okumalar🌸Sonat Dinçer
Yatağımda uzanıp, tavana bakarken bir yandan da bugünü düşünüyordum. Hayatta böyle tesadüfler olabiliyor muydu sahiden?
Bir kız hayatına bomba misali düşmüştü. Üstelik o kızı rüyalarında gördüğü kız olduğuna da emin olmuştu. Saç rengini ve modelini değiştirmişti. O Alarçin idi. Fakat o kızla ilgili en ilginç olan şey arkadaşlarını uzun süredir tanımasıydı. Peki biz de önceden tanışıyor olabilir miydik? Tanışıyorsak neden kazadan sonra hiç denk gelmemiştik? Yoksa gördüğü rüyalar , yaşamış oldukları anlardan görüntüler miydi?
Her şeyden öte bugün uzun süredir hissetmediğim bir şeyi hissetmiştim. Tamamlanmış... İlk kez bu kadar tamamlanmış hissetmiştim. Burçin Hoca da uyumumuzun farkına varmış olmalı ki bizi yarışma için partner olarak seçmişti. Bu yarışma oldukça önemliydi. Öyle önemliydi ki ülkemizi temsil etmeye kadar uzanıyordu. Önce İstanbul arasında bir eleme oluyordu. Ardından bölge elemeleri, sonra ise turu geçenlerle Türkiye genelinde bir yarışma oluyor ve en sonunda Türkiye'den iki grup ülkemizi temsil etmek üzere Amerika'ya gidiyordu. Geçen sene İstanbul elemelerini geçsek dahi bölge elemelerinde tıkanmıştık. Burçin Hoca'yı çok hırslandırmıştı bu durum. Şimdi Alarçin ile çok daha ileriye gidebileceğimize inanıyordum .
Beynimde dönen düşüncelere artık bir dur demek için yanımda olan yastığı alıp yüzüme bastırdım. Kendime bir yerde 'dur' demem gerekiyordu. Kontrol benim için her şeydi ve ben daha ilk andan onu kaybediyordum.
Neva Yıldırım
Sabah erkenden uyanmış ve hazırlanmıştım. Bugün kendimi oldukça enerjik hissediyordum . İçime beyaz bir crop ve onun da üstüne ceket niteliğinde beyaz olup, mavi renkte karesel çizgileri olan kısa bir gömlek giyindim. Altıma ise beyaz,orta bel ,bilekte biten dar bir jean giyinmiştim. Kahküllerime şekil verdim. Saçlarımı gece ördüğümden dalgalı haliyle salıvermiştim. Küpe ve kolyelerimi taktım. Makyaj olarak da rimel ve parlatıcıyla geçiştirmiştim. Fazlasından hoşlanmıyordum. Aynada kendime baktığımda görüntüden memnun bir şekilde odadan ayrılıp aşağı merdivenlerden adeta atlayarak indim.
"Günaydın Leyloşum." Dedim ve teyzemin yanaklarına öpücük kondurdum.
"Günaydın kuşum. Bugün pek bir neşeliyiz." Dediğinde gülümseyip hazırladığı kahvaltı masasına salça oldum. Bir dilim salatalığı ağzıma attım.
"Durgunluk nereye kadar yahu. Hayat devam ediyor." Dedim . Teyzem ise alaycı ve muzur bir şekilde baktı.
"Hıhı. Hayat o aldığın haberle devam etmeye başlamış olmasın. Anlat bakalım neler oluyor." İştahla tabağımı doldururken tabaktan kafamı kaldırıp teyzeme baktım.
"Evren benden yana sanırım. Müzik kulübünde yarışmada okulu temsil etmek üzere partner seçildik." Dedim. Teyzem şaşırmıştı.
"Neva bu çok güzel bir haber. Bir nevi dejavu gibi. Hem de seni özel olarak tanıması için de kaçırılmaz bir fırsat." Öyleydi sahi. Kız arkadaşı olması ve onu sevme ihtimali beni korkutuyordu evet. Fakat ekstra bir şey yapmaya niyetim yoktu. Savaşmam gerekirse savaşırdım elbette ama bunun için Sonat da bana bir sebep vermeliydi.
"Sen neler yapıyorsun? İşler nasıl?" Dediğimde teyzemin surat ifadesindeki değişimi gördüm.
"Çalıştığım şirketin İstanbul ayağında idari kısmında benimle beraber görevli olan kişi gerçekten katlanılmaz biri Neva. Bir de bir ukala görsen." Diyerek yakındığında tek kaşımı analiz etmek istercesine kaldırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayrılık Mısraları -Alarçin'in Ay Işığı Sonat'ı-
RomanceHayatı yalanlar üzerine kurulmuş bir adam , Paramparça olmuş bir kız , Yarım kalmış bir aşk Ve zalimce oynanmış bir oyun... Isimleri bile uyumluydu onların. Iki kişi için yazılmış tek bir şarkıda ahenkle dans eden iki bedendi onlar. Ta ki iki sene...