30 ~ {Part one}

1.5K 155 737
                                    

Selamlar. Sizleri baya beklettim biliyorum. Bu bölümü çevirirken biraz zor bir süreç geçirmiştim diye 3-4 gün bilgisayarı açmadığım oldu. Yoksa dediğim gibi 15 güne bitirecektim. Neyse ki, sonunda atabiliyorum. Konuşmaların ve Louis'nin hislerinin ön planda olduğu bir bölüm bu. Son bölüme nazaran çok durgun. Önereceğim şarkılar size biraz bölümle alakasız gele bilir ama bence güzel ve ya kararsızım. 

Yazım ve ya çeviri hatalarım varsa şimdiden özür dilerim...

Lana Del Rey - Old Money 

Arctic Monkeys - Do I Wanna Know?

Arctic Monkeys - 505 

Lana Del Rey - Yosemite.


Keyifli okumalar.


Louis, dönen bir banyo tavanıyla ve yüzünde dalgalanan bir bardak suyla uyanmıştı. 

"Hey, sen iyi misin?" Niall'ın tedirgin sesi sessizlikte çınlarken, elini Louis'nin omuzuna yerleştirdi.

Ve o nereden gelmişti? Hava neydi ? İnsanlar neydi? Hatta o yaşıyor muydu? 

Louis kabuklanmış gözlerini ovuşturdu, birden banyodaki soğuk kiremitin eklemlerine çarptığını fark etti. Boynu tutulmuştu ve gömleği kusmuk kokuyordu ve evet, banyo hala dönüyordu. 

"Nnguh" Niall'a körü körüne uzanırken sesler çıkarıyordu, uzuvları ağırlaşmıştı ve her şey soğuk bir ölüm gibi hissettiriyordu.

Niall, dikkatlice, güçlü ve destekleyici bir şekilde kavrayıp, oturmasına yardım ederken, kaygıyla kaşlarını çatmıştı.  Mucizevi bir şekilde, Louis daha fazla kusmadı.

"İyi olacak mısın?" 

"Kesinlikle hayır," dedi Louis kulak tırmalar gibi, gözleri kanlanmıştı, hala Niall'ın elinde tuttuğu bardağı alıp suyu yudumlarken, kenarlardan suyu döktüğünü ve çenesine, oradan da boynuna akıttığını hissediyordu. Ama şu anda hiç umursamadı çünkü boğazı yanıyordu ve vücudu çıtır çıtır, buruşmuş bir kabuk gibi hissettiriyordu. Bu konuda ruhu da böyleydi. 

"Dün gece biraz fazla mı çarptı?" diye sordu Niall, sürekli ona bakarak. Telefonunu elinde tutuyordu, kapüşonlu ve pantolonunun içinde sabırla diz çökmüştü. Çok temiz ve sağlıklı görünüyordu. 

Louis bu yüzden ondan nefret ediyordu. 

"Öyle de diyebilirsin."

Dürüst olmak gerekirse, Louis dün gece hakkında nasıl düşünmeye başlayacağını bile bilmiyordu -aynı zamanda hayatının en iyi ve en kötü gecesiydi. Çoğunlukla en kötü. 

Sonra karanlıkta fısıldayan Harry'nin sesinin yankısını duydu. Onun dudaklarının vücudunu hayata döndürdüğünü hissedebiliyordu. Her şeyi ateşe veren mükemmel, yumuşak dudakları. Yanındaki ağırlığının sıcaklığını ve -ah, tanrım- elini nasıl öptüğünü hissedebiliyordu. Ve-

Hayır, hepsinin üstünü çiz. Kesinlikle hayatının en güzel gecesiydi. 

Ve Louis çok aşıktı. (eriyorum)

Ve şimdi bir kez daha ağlamak istiyordu. 

Niall, onun iç kargaşasını toparlamak zorunda hissediyor olmalıydı, çünkü birdenbire daha da yaklaşarak, Louis'nin yüzünü inceledi ve omzundaki tutuşunu  daha da güçlendirdi. 

Y&BHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin