31~{Part one}

1.4K 157 514
                                    

Selamlar ben geldim luvs.

Bölümü tekrardan okuyup düzenlemeye pek vaktim yok doğrusu. İkinci kısmı attıktan sonra kontrol edebilirim belki. Bölüm şarkısı bile ekleyemeyeceğim, sizin öneriniz varsa alırım. 

Yazım ve ya çeviri hatası varsa özür dilerim. Diğerlerine nazaran kısa bir bölüm bu.

Keyifli okumalar herkese. 


Louis ertesi sabah ders için uyandığında telefonunda bir bildirim vardı. 4:03'te Harry'den bir cevapsız arama. 

Bu, bir çok farklı nedenden dolayı rahatsız ediciydi çünkü Louis dün gece Harry'e defalarca mesaj atmıştı ve sıfır yanıt almıştı. Zamanının çoğunu Niall'ın yatağında, aşk ve farkındalıktan  söz ederek geçirdiği göz önüne alındığında, pek farkına varmamıştı. Niall onu öldürmek istiyordu. 

"Ve nereye gittiğini sanıyorsun?" Niall yataktan yuvarlanmaya başladığında Louis neredeyse çığlık atmıştı, Nike'ları daha önce dışarı çıkma niyetinden giydiği zamandan beri hala ayağındaydı.

Louis agresif bir şekilde onu geri yanına çekerken, Niall uzun ve ıstıraplı bir şekilde içini çekip, elleriyle yüzünü ovaladı.

"Dışarı çıkmak istiyorum." 

"Bitirmedim."

"Sen asla bitirecek orana gelmeyeceksin. Neredeyse sabahın üçü." 

"Kesinlikle! Artık dışarı çıkmak için çok geç. O yüzden, sadece sıkı tutun ve duygularımı ifade etmeme izin ver." 

"Ama çok fazla siktiğim duygun var," diye inledi Niall, yatağa yığıldı ve yüzünü yastığa gömdü. "Sen herife aşıksın -kocaman lanet olası anladım! Hepimiz bunun geldiğini görüyorduk. Dürüst olmak gerekirse, ikinizin zaten seviştiğini sanıyordum -ah!" Niall kolunu ovuşturarak, Louis tarafa bir bakış attı. Keskin bir şekilde ona geri bakıyordu. 

"Kes şunu." Louis iç geçirip, geri çekildi, gözleri tavana doğru yönelmişti. "Bu zor. Seni soğuk kalpli herif. Anlayamazsın. Lanet derecede korkunç bu. Aşık olmak ve bu hepsi falan mı? Sanki... Bu tuhaf sessiz bir şey gibi. Sanki çok güçlü ama aynı zamanda çok sessiz. Ve sanırım her zaman nasıl hissettiğimi biliyordum, bu yüzden sisteme tam bir şok olmadı, ama. Bilmiyorum. Asla, asla hissetmeme izin vermedim. Ama şimdi kendime itiraf ettiğime göre onu düşünmeden edemiyorum  Niall. Ve ben sadece ona sarılmak ve onunla konuşmak ve her şeyin yolunda olduğundan ve sorunlarını ve babasını -çözdüğünden emin olmak istiyorum. Babası nasıl?"

Niall omuzlarını silkti. "Hala kötü. Canlı performans gösteremediği için tonlarca televizyon gösterisini iptal ettiler. Sanırım sadece evinde kilitli falan. Lanet olası kaçık." 

Louis, kalbindeki sessiz bıçakları hissederek gözlerini kapattı. Çünkü Harry. Des Harry'nin evinde kilitliydi. Louis'nin uzun zaman önce ziyaret ettiği o malikanenin soğuk, karanlık ve süslü sınırlarında kilitliydi...

"Bu şeyler. Bilmek istediğim şeyler bunlar. Çok endişeleniyorum Niall, çok fazla. Dürüst olursam, istediğimden daha da fazla. Ama yapabileceğim hiçbir şey yok! Bir de bu mesele var. Bir şey söyleyebilir miyim? Ona aşık olduğumu söylemeli miyim? Yoksa onu korkutur muyum? Çünkü bence o... benden hoşlanabileceğini düşünüyorum. En azından birazcık." 

"Elbette senden hoşlanıyor." 

"Hayır, yani gerçekten benden hoşlanması." Louis, hala krem renkli tavanının, düz yüzeyinde gölgeler oynuyormuş gibi izlerken dudağını ısırdı. "Bu sabah Charles'e söylediği şeyler... umursaya bileceğini düşünüyorum."

Y&BHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin