31~{Part two}

1K 135 281
                                    

Selamlar. Ben geldim. Neredeyse bir ay sonra. 

Bu kadar çok bekletip, böyle kısa bölüm attığım için özür dilerim. Ama telafi etmeyi umuyorum. Kendimi düzeltmeye çalışıyorum. Umarım beni anlayışla karşılarsınız. Bu bölüm daha bitmedi. Bir part daha olacak. Yazım ve ya çeviri hatası varsa şimdiden özür dilerim. 

 Lana Del Rey - Ultraviolence dinleyerek çevirdim genelde. Belki sizin de hoşunuza gider.

Kısa da olsa keyifli okumalar. 



Gözleri hala açık değildi ama Louis şimdi daha müteşekkirdi çünkü öyle olsaydı dayana bileceğini düşünmüyordu. Bu sadece... çok fazlaydı. Çok fazla ve çok beklenmedik. Çok hızlı.

Ama Harry'nin alnı hala Louis'nin karşısındaydı ve Louis Harry'nin adını mırıldanmaya devam ederken- yalvararak, sorgulayarak, rahatlıkla- yüzleri birlikte eriyormuş gibi görünüyordu. Onlar sadece usulca birbirlerine doğru sürükleniyordular, ılık nefesine karşı ılık nefesi, burnuna karşı burnu ve siktir siktir siktir, Louis aniden öksürmek veya gülmek veya hıçkırmak gibi dürtüler hissetmeye başlamıştı çünkü bunların hepsi çok narin ve beklenmedik ve dehşet vericiydi ve neler oluyordu?? 

Harry'nin gözleri hala kapalıydı, ama stres çizgileri artık rahatlamıştı. Onlar daha fazla sıkıca tutunmuyordu, ama Louis'nin burnu onun yanağına çarparken yumuşaklıkla rahatlamıştılar ve o gerçekten emin değildi ama onlar burunlarını sürtüyor olabilir ve ya olmayabilirlerdi? Ayı yavruları gibi? Bu öyle miydi? Daha önce kimseye böyle sokulmamıştı -lanet olsun asla- ama olan buydu ve hasta olmak istemesine neden olabilirdi çünkü bu kadar tamamen rastgele ve basit bir şeyin bu kadar şiirsel ve anıtsal olmasını hiç beklemiyordu.

Ve sonra, herhangi bir uyarı ve niyet olmaksızın, dudakları birbirine sürtünmüştü, tüy kadar yumuşak ve muhtemelen kazara, çünkü Harry kendi içinde o kadar kaybolmuş ve o kadar sarhoş olmuştu ki, ve Louis sadece dik kalmaya çalışıyordu (bu yaşanmasını beklediği şekilde değildi) ama sadece bir saniye sürmüştü. Dudaklarının ılık ve kuru bir şekilde birbirine dokunduğu bir saniye, Louis'nin eli Harry'nin  saçlarına gömülmüş şekilde kafasının diğer tarafındaydı, Harry'nin elleri ise Louis'nin midesine yakın bir yerde süveterinin kumaşına gömülmüştü ve donup kaldılar. İkisi de donup kaldılar ve Louis'nin şoka uğramış zihni ona bağırıyordu, ürkmüştü ve paniklemişti çünkü Harry şu anda sarhoştu. 

Ama endişelenmesine gerek yoktu, onu uzaklaştırmasına gerek yoktu, çünkü Harry şimşek çarpmış gibi geri atılmıştı ve sonra Harry kırmızı, parlak ve üzgün gözlerini açmıştı. Louis'nin kalbi nefes almaya çalışırken boğazında çarpıyordu, gerçekliğe tutunmaya çalışıyordu. Ellerini Harry'nin saçlarından çekti, Harry de yumruklarını onun süveterinden çekmişti. 

Harry yerinde sallanırken ona bakıyordu, gözlerine dökülmemiş yaşlar yerleşmişti. 

Louis tüm vücudu elektrike kapılırken geri ona bakıyordu. 

"O çok sinirli." diye geveledi Harry. 

Louis gözlerini kırpıştırdı. Ne?

"Kim sinirli?" Louis şaşırarak sordu ve Harry başını eğerek yüzünü ellerinin arasına gömdü. 

"Babam." diye mırıldandı, topuklarının üzerine oturmaya çalışırken neredeyse geriye devriliyordu.

Louis onu sabitledi.

Siktir.

"Neden sana sinirli?" sormayı düşüne bildiği tek şey bu olmuştu. 

"O daha iyi değil. Neden daha iyi değil?" Harry soruyordu, belki Louis'ni bile duymuyordu. Sadece kayıp, üzgün ve çaresizdi. Ve çok sarhoştu. "Şarkı. Şarkının onu daha iyi yapacağını düşünmüştüm. Daha mutlu. Bazen işe yarıyordu, bu yüzden yazmaya devam ediyordum. Onun için, hepsi onun içindi."

Y&BHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin