Sabah erken kalkmış, sınav saatine kadar çalışmış ama yeterli olmamıştı.Sınavı kötü geçmişti ne diyecekti ailesine. Büyük Ailesi çok tutucuydu, onlara göre kızlar okumazdı. İlkokulu bitirdimi evde oturur iş öğrenir yada çalışırdı.Kısmeti gelincede evlenir giderdi.Ama Su'nun babası bütün ailenin sözlerine kulak tıkamıştı.Su üniversiteyi kazandığı zaman karşısına alıp konuşmuştu. "Sana güveniyorum,başımı öne eğecek bişey yapma.Derslerine çalış biran önce bitir gel" demişti.
" Bi sonraki sınava hallederim.Şu ödevi yapayım belki hoca biraz tolerans tanır" diyerek kafenin yolunu tuttu.
Garip takıntıları vardı, hep aynı cafeye takılır ve gittiği zaman hep aynı masaya otururdu. Gitti ve bir bilgisayarın başına oturdu ama bi tuhaflık vardı.Mert yoktu bugün.Diğer garsonlara sordu izinliydi.Yardımcı olmuşlar bilgisayarı açmışlardı.
"Ana bilgisayarda dosya var buraya atarımısınız"dedi.
Gelen garson nasıl yapıldığı bilmiyordu.Su, Mert'ten öğrenmişti nasıl yapıldığını.
"Tamam ben yaparım"dedi ve gidip ana bilgisayara oturdu.
Hayatının dönüm noktasına geldiğinin farkında değildi.Dosyayı ararken ona yöneltilen bir soruyla başını bilgisayardan kaldırdı.
"Ne yapıyorsunuz?"
Bir çift açık kahve rengi gözle buluştu gözleri.Sanki bişey olmuş o bakışlara kilitlenmişti.Zaman durmuştu sanki...Genç adam kapının kenarına yaslanmış,kollarını kenetlemiş, alaycı bir şekilde gülümsüyordu.
Çizgili bir kazak,buz mavisi bir kot vardı üzerinde.Uzun boylu,zayıf,buğday tenli.Saçlarına aklar düşmeye başlamıştı.Hafif kirli sakalı kızıl renkliydi.Genç kızın gözleri dudaklarına doğru kaydı.Alt dudağı biraz daha kalındı ve genç adama seksi bir görünüş veriyordu.
"Allah'ım ne kadar tatlı gülüyor. " diye geçti aklından.Kalbi hızla çarpmaya başladı.Yanakları alev alev yanıyordu.Esmer olmanın bi avantajını yaşıyor,yanakların yandığı görülmüyordu.
"Hiii.. hiiççç" dedi ve bakışlarını zorda olsa ayırdı.
"Buraya oturmanız yasak hanımefendi!"
Bir hışımla başını kaldırıp tekrar adama baktı.
"Yemedik bilgisayarını,işim bitsin kalkicam!" Adam hala gülümsüyor dikkatle Su ya bakıyordu. "Ne kadar ukala bi adam,yeni galiba" diye geçirdi aklına.
İşini biran önce bitirip yerine gitmek istiyor bu adamla muhattap olmak istemiyordu.Hem ne diye gülüp duruyordu komik olan ne vardı ortada.
Genç kız okadar vasat görünüyorduki aslında.Sınav haftası diye çıkan kaşlarını aldırmaya vakti yoktu.Saçı başı dağılımıştı.Mavi bogazlı bir kazak ve siyah kadife bir pantolon vardi üzerinde.
Kalktı kendi bilgisayarına geçti ve yazmaya başladı.Aradan bir süre geçti
"Nasıl gidiyor? "
Başını kaldırdı "Allah ım yine o gözler, ve yine o gülümseme.Sakin ol kızım "dedi kendi kendine. Gayet soğuk bir tavırla "iyi" dedi.
"Adın ne senin?"
Su sinirlenmeye başlamıştı.Ne zannediyordu kendini,bu ne samimiyetti.Ukala ne olacak..!
"Çok mu önemli ?"dedi gözlüklerinin üstünden bakarken.
"Tanışalım mı ? Ben bugün başladım adım Akın siz bilgisayara oturdugunuz zaman yemek molasina çıkmıştım.Ve patron orda oturdugunuzu görünce fırça yedim"
Su çok mahçup olduğunu hissetti.Hayatta en sevmediği şey başkasını zor durumda bırakmak ve başkası yüzünden zor durumda kalmaktı.Kahretsin yumuşamaya başlamıştı.
"Kusura bakmayın sizi zor duruma sokmak istemedim.Ben Su" dedi elini uzatarak.
"Ben de Akın" dedi elini uzatarak gülümsedi.Ne kadar çok gülümsüyordu.
"Bak sana ne diyeceğim."
"Dinliyorum! "
"Senin yüzünden yemeğimi yarım bıraktım.Bana bi yemek borçlusun"
"Yaaaaa" dedi tek kaşı havaya kalkmıştı ve yüzünde çarpık bir gülümsemeyle. Akın bunun tehlike işareti olduğunu henüz bilmiyordu.Başına geleceklerden habersiz cevap bekliyordu.
"Ne zannediyorsun sen kendini?Her isteyenle yemek yeseydim ohooooo..."
Çok hassas bir kızdı aslında,sakindi ,az konuşup genelde etrafındakileri dinlerdi.Bu çıkışına kendide şaşırmıştı ama erkekleri okadar iyi tanıyordu ki yüz vermeye gelmezlerdi.Hepsi gönül eğlendirecek birini arıyorlardı.
Akın ise umursamaz, dik başlı bir çocuktu.Hiç beklemediği bir tepki almıştı ama vazgeçmeye hiç niyeti yoktu.Su'yu ilk gördüğünde etkilenmiş ve ona yasak olmasına rağmen bu.kızla arkadaş olmayı kafasına koymuştu.Şimdiye kadar kafasına koyduğu herşeyi yapmış kimse vazgeçirememisti. Akın, Su'nun onu terslemesiyle arkasını dönüp gitmiş ve yeni bişeyler düşünmeye başlamıştı.Su yeniden bilgisayara dönmüş hiç durmadan yazıyordu.
Çok yorulmuş arkasına yaslanmis bilgisayarda yazdıklarını inceliyordu..Akın yine tepesine dikilmişti.Ne diyecekti yine?
"Çay içermisin?"
"Bu çocuktan kurtuluş yokmuydu?" Başından savmak için; "Çaya verecek param yok,ısmarlarsan içerim" dedi.Bu cevap aslında Akın için bir fırsat olmuştu ve genç kızın bundan haberi yoktu.
"Tamam" dedi ve arkasını dönüp gitti.Elinde bir fincan dumanı üstünde tüten çayla geri gelmişti. Su kaçış olmadığını anladı ve çayı aldı.Zaten okadar yorgunduki çok iyi gelmişti."Teşekkür ederim" dedi gözlüklerinin üzerinden bakarak.Biraz sonra işin bitirdi,toparlandı ve Akın'ın yanına gitti.
"Çay için tekrar teşekkür ederim,ödevimi yeniden kaydedermisin.Yarın gelip devam edicem " dedi. Hesabı ödedi ve son minübüse yetişmek için koşarcasina cafeden çıktı. Akın arkasından uzun uzun bakmıştı. İlk defa gördüğü kızdan çok etkilenmiş yarın tekrar geleceğini öğrediğinde içi tuhaf bi sevinçle dolmuştu.Ne oluyordu yüreğine?Kimdi bu kız ilk görüşte nasılda etkilenmişti.
Eve geldi çok yorgundu,ekrana bakmaktan gözleri ağırıyordu.Gözlüklerini çıkarıp masanın üzerine koydu.Yatağa uzandı ve bütün gün olanları düşündü.Kimdi?ilk görüşte nasılda küçük kalbi kuş gibi çırpınmıştı...
"AKIIIN..." dedi ve yaramaz bir çocuk edasıyla gülümsedi...
"Çok bilmiş ukala ne olacak.Neymiş yemek ısmarlayacakmışım.Daha çok bekler..."Açık kahverengi gözlerini,sonra küçük seksi dudakları hatırladı nasılda içini ısıtmıştı.Kalbi yine çırpınıyordu."Bu şehirden adam çıkmaz" dedi ve uykunun tatlı kollarına bıraktı kendini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERHAMET
RomanceNeydi sevda herşeyi göze alıp onunla gitmek mi ? Yoksa onun mutluluğu için, deli gibi severken vazgecebilmek mi? Su bunun cevabını ömür boyu düşündü.Aklı veya yüreği hangisi kazanacaktı ? Genç adam hayatında ilk defa böyle bir sevdaya tutulmuşt...