Sabahın ilk ışıkları odayı aydınlatırken ikiside hala uyuyordu.Kadın yavaşça gözlerini araladı inanması zordu ama yanında uyuyordu.İri cüsseli adamı süzdü başını göğsüne koydu.Bacağını kucağına doğru uzatarak bütün vücudunu sarmaladı.Kokusunu içine çekti.Adam da uyanmış sadece kadının ne yaptığını sessizce izliyordu.Saçlarını oksamaya başladı kısa bir süre bakıştılar.Akın kadının burnuna bir öpücük bıraktı.
"Günaydın prenses"dedi.
"Sana da günaydın bebeğim" dedi.
Kapıları tıklatıldı.
"Uyanın artık kahvaltı hazır.Murat'ta geldi.Açlıktan öldük."
"Tamam siz başlayın biz geliyoruz."
Akın kalkmaya hazırlanıyordu,Su çıplak dar sıkı kalçalarını süzdü adamın sonra içinden gelen refleksle eğilip ısırdı.Akın neye uğradığını şaşırdı.Yatağa oturdu Su'ya baktı muzipçe.
"Hayırdır sen dün gece yorulmadin galiba "dedi.
"Ne oldu sen yoruldun galiba dedi " kıkırdamaya başladı.
Akın uzandı ve genç kızı kollarına alıp sımsıkı sardı bedenine, gozlerinin içine baktı. Bedeni yine hareketlenmeye başlamıştı bu kıza ne zaman sarılsa kendini kontrol edemiyordu ama şimdi hiç sırası değildi.Ne yapmıştıda böyle başına buyruk olmuştu vücudu bilmiyordu.
Kulaklarında birden "Benimle evlenirmisin ?" sözcükleri yankılandı.Doğru mu duymuştu yoksa hayalmi görüyordu.
"Anlamadım"dedi genç kızın gözlerine bakarken.
"Anlayamayacak bişey yok benimle evlenirmisin dedim? Hayatım boyunca evlenmek istedigim adama bu soruyu ben sormak istedim ve şimdi de sana soruyorum.BENİMLE EVLENİRMİSİN?"
Genç adam ne diyeceğini bilemedi şaşkınlıktan.Hayatı boyunca böyle birşeyle karşılaşmamıştı.Ama herşeye rağmen bu kadını istiyordu.Hem hayatında hem yatağında.
"Evet seninle sonsuza kadar beraber yaşlanmayı kabul ediyorum.Çünkü seni çok seviyorum" dedi.
Soluksuz kalana kadar öpüştüler. Hazırlandılar ve sevdiği kadını kollarına aldı ve kahvaltı sofrasına kadar taşıdı.Kahvaltı ettiler neşe içinde sonra dışarı çıktılar.Biraz çarşıda dolaştıktan sonra pikniğe gitmeye karar verdiler ve köy otobüsüne bindiler.Su ilk defa gidiyordu çok anlatıyorlardı ama hiç görmemişti.Bi dağın tepesinden sular akıyordu kışın dondugunu söylerlerdi. Öyle güzel akıyorduki seyretmekten kendini alamadı. Birlikte dağın tepesine doğru tırmanmaya başladılar.Zirveye ulaştıklarında ikiside nefes nefese kalmıştı.Aşağıdaki insanlar karınca gibiydi.Etrafta bir sürü ağaçlar çimenlerin yesilligi göz alacak kadar güzeldi.Cennettemi düşünmüşlerdi acaba.Su dereden akiyor tepeden aşağı döküldüğünde bütün ihtişamıyla yayılıyordu dağın heryerine. Çimenlerin üstüne uzandılar bulutları izlemeye başladılar.Onları şekilden şekile sokuyor çok egleniyorlardi.Hiç bukadar mutlu olmamışlardı. Gelecekle ilgili plan yaptılar evleri nasıl olacak hayal kurdular. Açıkmışlardı artık yavaş yavaş aşağı indiler.Otobüslerin kalktığı yerde bir restoran vardı.Oraya doğru yürürken Akın tuttuğu eli bıraktı ve Su dan uzaklaştı.Su bu olanlara anlam veremiyordu.Ne olmustu?
"Akın nereye?diye seslendi oysa Akın sanki onu duymuyordu.Cevap bile vermedi ve gidip biraz ileride durdu.Su ona yaklaştıkça o aradaki mesafeyi koruyordu.Sonra Akın bir kadınla konuşmaya başladı.Su yüreğinde bi acı hissetmisti.Akın onula görünmekten mi utanmıştı. Aklından bir sürü fikir geçti.Konuşma bitmiş ama Akın onun yanına gelmemişti.Su orada duramayacağını fark etti ve arabaya doğru yürüdü.Gözyaşlarını tutamıyordu artık.İnsanların bakışlarına aldırmadan elinin tersiyle göz yaşlarını sildi ve ardına bakmadan arabaya bindi.
Akın çevresini kontrol ettikten sonra hızlıca otobüse yetisti.Su ağlıyordu gidip yanına oturdu.Ona sarılmak için elini omuzuna doğru uzattığı sırada Su elini itti ve başka koltuğa geçti.Akın kalkıp yanına gitti.
"Git diye haykırdı etraftaki meraklı gözlere aldırmadan.Dokunma bana, seni görmek bile istemiyorum."
"Su lütfen yapma bak açıklayabilirim olanları."
"Neyi açıklayacaksın,herşey gayet ortada,şimdi kalk yanımdan yoksa rahatsız ediyor diye bağırırım."
"Tamam eve gidince konuşuruz beni dinlemek zorundasın ,şimdilik susuyorum ama yanından kalkmayacağım."
Su başını cama doğru çevirdi ve yol boyunca göz yaşları sessizce yanaklarından aktı.Eve kadar konuşmadılar.
Eve bir hışım girdiler kimseler yoktu.Kavga etmek için uygun ortam yeterince mevcuttu.Hiç bu kadar kırıldığını hissetmemişti.Yüreği acıyordu ve aklına geldikçe goz yaşlarına hakim olamıyordu.
Kara gözlerden kıvılcım çıkıyordu kendi yanmışsa oda yanacaktı.
"Seni dinliyorum ne diyeceksen söyle ve git bu evden. Seni görmek istemiyorum."
"Ne olduğunu açıklamama izin ver."
" Neyi açıklayacaksın? Benimle görünmekten nasıl utandığını mı?Ne ifade ediyorum senin için canın istediğinde koynuna aldığın istemediginde yüzüne dahi bakmadığın biri olduğumu."
"O kadar basit olduğunu düşünüyorsun yani aferin sana."
"Ne düşünmeliyim söyler misin?Bu sabah koynunda uyandigim evlenmeyi düşündüğüm adam , bugün beni biri gördü diye tek basima ortada bıraktı.Daha ilk andan mı ortada kaldığıma mı yanayım yoksa sana nasıl gözü kapalı inandığıma mı? Sen olsan ne düşünürdün?"
"Ben olsam yargısız infaz yapmaz önce dinlemeyi denerdim.Şimdi beni bölme ve dinle sadece.O gördüğün kadın en yakın arkadaşımın karısı.Ayşe nin burdaki en yakın arkadaşı.Seninle olduğumu Ayşe'ye söylerse herşeyi başa almak zorunda kalırız.Az kaldı sık dişini.Öyle hissetmene neden olduğum için gerçekten özür dilerim.Ama o an açıklayacak vaktim yoktu.Burdan dönünce boşanma davasını açıcam.Sen benim herseyimsin üzülme artık lütfen" dedi.
Kadını kollarına aldı,başını göğsüne bastırdı.Saçlarını oksamaya başladı.Su ne düşüneceğini bilmiyordu.Bu adama inanmak istiyordu.Kafası karmakarışıktı şimdilik başka seçeneği kalmamıştı. Biraz daha sabredecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERHAMET
RomanceNeydi sevda herşeyi göze alıp onunla gitmek mi ? Yoksa onun mutluluğu için, deli gibi severken vazgecebilmek mi? Su bunun cevabını ömür boyu düşündü.Aklı veya yüreği hangisi kazanacaktı ? Genç adam hayatında ilk defa böyle bir sevdaya tutulmuşt...